BIR ÜLKE DÜŞÜNÜN!
Bir ülke düşünün…
Toprakları üzerindeki egemenliğin bir kısmını silahlı teröristlere devretmiş.
*
Bir ülke düşünün…
Devletin hâkimiyet, bağımsızlık ve şerefini temsil eden “ay yıldızlı al bayrağı” teröristler tarafından direkten indirilip yerlerde sürüklenirken iktidarı “çıt” bile çıkaramıyormuş.
*
Bir ülke düşünün…
Bağımsızlığı kanla ilan edilmiş toprakları üzerinde silahlı teröristler dilediği gibi yol kesip, kimlik kontrolü yapabiliyormuş.
*
Bir ülke düşünün…
Eşkıya dağdan önce düz ovaya, sonra da kent merkezlerine inip, petrolden pay istemekle kalmayıp, mahkemeler kurup, kaymakam atayıp kendi vergisini kendisi toplayabiliyormuş.
*
Bir ülke düşünün…
Devletin ve milletin güvenliğini sağlayacak olan “karakolların” nereye yapılıp, nereye yapılmayacağına silahlı teröristler karar veriyormuş.
*
Bir ülke düşünün…
Ülkenin Başbakan’ı dağa kaçırılan çocukları kurtarmak için teröristlerin siyasal uzantısı HDP’den yardım istiyor.
*
Bir ülke düşünün…
Şırnak’ta devletin Valisi Hasan İpek, terörist başı Öcalan için; “Takdirle karşılıyorum” diyerek methiyeler yağdırıyor.
*
Bir ülke düşünün…
Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi PKK’ya şirin gözükmek için Devletin Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, “Öcalan’la aynı fikirdeyiz” diyerek bebek katili ile aynı fikri paylaştığını söyleyebiliyor.
*
Bir ülke düşünün…
Teröristler artık gece karanlığında değil, gündüz aydınlığında da Asker, Polis, Milletvekili, İşçi, Çocuk, Doktor, Öğretmen kaçırabiliyor.
*
Bir ülke düşünün…
“Analar ağlamıyor” diyerek, “açılım, çözüm, barış” gibi süslü sözcüklerle göz boyayan hükümet; Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya’da teröristlerin otobüs yakıp memleketin “anasını ağlatmalarına” seyirci kalıyor.
*
Bir ülke düşünün…
Aldatmayı meslek edinmiş fikir DNA’ları bozuk âlim müsveddeleri, binlerce ocağa ateş düşürmüş, on binlerce insanın ölüm emrini vermiş terörist başını “Nobel Barış Ödülüne” aday gösterebiliyor.
*
Özetle;
Bir ülke düşünün…
Terör örgütünün her geçen gün biraz daha mevzi kazanarak güçlendiği bir dönemde, yıllardır “çözüm” diyenlerin bile artık inancını yitirdiği günümüzde ülkemiz her gün biraza daha “çözümsüzlüğe” saplanıyor.