Dolar 34,2544
Euro 37,5981
Altın 2.883,62
BİST 8.947,75
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 25°C
Çok Bulutlu
İstanbul
25°C
Çok Bulutlu
Per 27°C
Cum 23°C
Cts 21°C
Paz 21°C

Andımızın geri gelmesi birilerini rahatsız etti..? Kim bunlar…?

Andımızın geri gelmesi birilerini rahatsız etti..? Kim bunlar…?
19/10/2018 15:35 | Son Güncellenme: 19/10/2018 15:56
A+
A-

Andımızın geri gelmesi birilerini rahatsız etti.. Kim bunlar…

İlk tepki Bozdağ’dan

Twitter hesabından açıklama yapan Bozdağ, şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye, hukuk devletidir. ‘İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez. Öğrenci andı kararı ile Danıştay 8. Dairesi; hukuka uygunluk denetiminin sınırlarını aşmış, kendisini yürütmenin yerine koymuş, yürütmenin takdir hakkını yok saymış dahası yürütmenin takdir yetkisini bizzat kullanmıştır. Kısaca; anayasa ve yasayı alenen çiğnemiştir.”

TBMM Başkanvekili Mustafa Şentop da Danıştay’ın kararına tepki gösterenler arasında yer aldı.

Şentop, “Danıştay eski “ideolojik” korumacılık günlerine mi dönüyor? Karar kadar gerekçesini de çok ilginç buldum. Danıştay kararının vahim tarafı şu: Hükümetin yıllar önceki bir eğitim politikası kararını (idari işlemi) değiştiremeyeceğini kabul etmek yıllardır tasfiyesi için mücadele ettiğimiz “vesayet”e teslim olmaktır” dedi.

ANDIMIZ

Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türküm diyene!

ikinci tepki Eğitim-Bir-Sen’den

Eğitim-Bir-Sen, Danıştay 8. Dairesi’nin, Öğrenci Andı’nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmesi kararına, 81 ilde basın açıklaması yaparak tepki gösterdi.

Genel Başkan Ali Yalçın, Genel Merkez’de düzenlenen basın toplantısında, 2013 yılında toplumun büyük çoğunluğunun beklentileri üzerine hukuk devleti olmanın ve demokratikleşmenin bir gereği olarak Öğrenci Andı’nın kaldırıldığını ve sivilleşme adına önemli bir kazanım elde edildiğini hatırlatarak, “Gerici, baskıcı, militarist, totaliter zihniyetin ürünü olan Öğrenci Andı’nın kaldırılmasına, toplumsal barışın ve uzlaşmanın sağlanması, demokratik bir Türkiye’nin inşası adına Eğitim-Bir-Sen olarak biz de destek vermiştik. Ancak Danıştay 8. Dairesi, idarenin takdir hakkını hiçe sayarak, hukuki denetimin dışına çıkıp hiçbir pedagojik ve bilimsel veriye dayanma ihtiyacı duymadan ilköğretim okullarında Öğrenci Andı’nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmiştir. Pedagojik veya hukuki hiçbir dayanak göremediğimiz gerekçeli kararda, ülke gerçekliği ve toplumsal mutabakat bir yana, uluslararası hukuk ve anayasa dahi görmezden gelinmiştir” şeklinde konuştu.

Kararda, temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı, darbe dönemi anayasalarıyla şekillenen eski Türkiye’nin ezberlerinin gerekçe olarak sunulduğunu, hukukun evrensel ilkelerinin göz ardı edilerek toplumsal birliğe ağır bir darbe vurulduğunu kaydeden Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dayatmacı, ayırımcı, dışlayıcı, Türkiye’nin taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere, birçok uluslararası sözleşmeye ve doğal hukuka aykırı, eski Türkiye’nin en önemli vasfı olan toplum mühendisliğinin tezahürü, farklılıkları yok sayan hatta zor kullanarak değiştiren, tek tipleştirme politikasının esas alındığı, militarist toplum kurma özleminin ürünü olan Öğrenci Andı’nın tekrar hortlatılması sonucunu doğuracak bu kararı kabul etmediğimizi dile getiriyor; itiraz merciinin adaleti ve hukuku tesis edeceğine olan inancımızı koruyoruz. Bu karar, ülkemizde son on beş yıldır insan hakları ve demokrasi alanında gerçekleştirilen atılımların ve kazanımların idarenin hukuki denetimini yapmakla yükümlü yargı mensuplarınca halen benimsenemediği ve içselleştirilemediğini göstermektedir. Ne yazık ki, yargıyı, askeri darbelerle şekillendirilen müesses nizamın temsilcisi konumuna indirgeyen eski Türkiye alışkanlıklarının halen devam ettiği görülmektedir.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakan olduğu dönemde andın kaldırılması sürecinde sarf ettiği, “Andımız olarak bilinen metnin yazarı son derece tartışmalı isim olan Reşit Galip’tir. Reşit Galip, Türkçe ezan zulmünün mimarlarındandır. Aynı Reşit Galip, insanları kafataslarına göre sınıflandıran sözüm ona bir bilim insanıydı. Ant uygulamasının cumhuriyetimizle uzaktan yakından ilgisi yoktur. 30’larda Hitler ve Stalin gibi toplumu formatlamak için bu tür uygulamalar yapılıyordu. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde çocukların içtimaya dizildiği, ırkçı sloganlar okunan metinler göremezsiniz” şeklindeki ifadelerine atıfta bulunan Yalçın, “Andın arka planında hiçbir bilimsel ve pedagojik gerekçe bulunmadığını, 1930’lu yılların totaliter rejimlerine öykünmenin çirkin bir tezahürü olduğunu ortaya koyan bu tespit, bugün dahi geçerliliğini ve canlılığını korumaktadır. Mahkemeye göre Milli Eğitim Bakanlığı Öğrenci Andı’nı kaldırırken bilimsel bir gerekçeye dayanmamıştır. Ancak aynı mahkeme, andın kaldırılmasının eğitime etkileri ya da gerekliliği konusunda hiçbir bilimsel gerekçe öne sürememiş, kararını hiçbir bilimsel veriye veya araştırmaya dayandıramamıştır. Yine kararda, Öğrenci Andı’nın kaldırılmasındaki eğitim biliminin gerekleri ve pedagojik formasyon ilkeleri bakımından araştırma, inceleme ve tespit yapılmadığı ileri sürülmektedir. Oysa kararın dayanağı kılınan Milli Eğitim Temel Kanunu ve uzun süredir uygulanmakta oluşunun arkasında eğitim biliminin hangi gereklerinin ve hangi pedagojik formasyon ilkelerinin durduğu mahkemece göz ardı edilmektedir” diye konuştu.

Kararda, andın “Türk Devletini ve milletini ebediyete kadar yaşatacak, çağdaş uygarlığın ve medeniyetin ortağı ve öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlayacak yeni nesillerin yetiştirilmesi olan milli eğitim sistemimizin temel amaçlarını gerçekleştirmesini içeriği itibarıyla sağlamaya yardımcı olabilecek nitelikte” olduğu gibi kerameti kendinden menkul bir gerekçeye yer verildiğini, ancak bunun neye dayanarak tespit edildiğinin koca bir soru işareti olarak durduğunu vurgulayan Ali Yalçın, sözlerini şöyle tamamladı: “Milli Eğitim Bakanlığı’nın savunmasında, Danıştay 8. Dairesi’nin söz konusu kararına adeta mesnet oluşturacak bir tarzda andın okunmasının fiziki zorlukları dile getirileceğine, uygulamanın kaldırılmasının haklı gerekçeleri nitelikli bir şekilde yer alabilirdi. Kanaatimizce, uygulamanın kaldırılması kararıyla ilgili olarak o dönem zarfında ortaya konulan gerekçeler, andın uluslararası hukuka aykırılığı, kaldırılması sonrası toplumsal barışa yapmış olduğu katkı, totaliter dönemlerin bir uygulaması olarak bugünün dünyası ve Türkiyesi’ne uygun olmadığı gibi gerekçeler ve de yasal gerekçeler çok detaylı bir şekilde savunmada bir manifesto gibi yer almalıydı. Buradan Sayın Cumhurbaşkanı’na ve Milli Eğitim Bakanlığı’na, 2013’te verdikleri bu kararın arkasında durma çağrısı yapıyoruz. Bu konuda sorumluluk siyasi iradenindir. Danıştay’ın söz konusu dairesinin aldığı ideolojik nitelikteki bu karar, öncelikle toplumsal barışa ve siyasi iradeye yönelik bir girişimdir. Bu antidemokratik ve evrensel hukuka aykırı karara tepkisiz kalınmamalı, andın kaldırılması kararının arkasında durulmalı, insan hakları ve demokrasi alanında elde edilen toplumsal kazanımlar kararlıkla korunmalıdır.”

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Adana Şube Başkanı Mehmet Sezer,

Danıştay 8. Dairesi’nin, ilköğretim okullarında uygulanan “Öğrenci Andı”nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmesine tepki gösterirken, kararın eski Türkiye’nin hortlatılma çabası olduğunu ifade etti.
Başkan Sezer, yaptığı basın açıklamasında, Danıştay 8. Dairesi’nin, idarenin takdir hakkını hiçe sayarak, hukuki denetimin dışına çıkıp kararı iptal ettiğini söyledi.
Gerekçeli kararın pedagojik veya hukuki hiçbir dayanağının olmadığını ifade eden Sezer, “Danıştay vermiş olduğu kararda, eski Türkiye’nin ezberlerini gerekçe olarak sunmuş, hukukun evrensel ilkelerini göz ardı ederek toplumsal birliğe ağır bir darbe vurmuştur. Tektipleştirme politikasının esas alındığı, militarist toplum kurma özleminin ürünü olan andımızın tekrar hortlatılması sonucunu doğuracak bu kararı kabul etmediğimizi dile getiriyor; itiraz merciinin adaleti ve hukuku tesis edeceğine olan inancımızı koruyoruz” dedi.
5 yıl önce öğrenci andının kaldırılmasına kendilerinin de destek verdiğini hatırlatan Mehmet Sezer, verilen iptal kararının siyasi iradeye müdahale anlamına geldiğini belirtti. Sezer, “Mahkemeye göre Millî Eğitim Bakanlığı andımızı kaldırırken bilimsel bir gerekçeye dayanmamıştır. Ancak aynı Mahkeme, andımızın kaldırılmasının eğitime etkileri ya da andımızın gerekliliği konusunda hiçbir bilimsel gerekçe öne sürememiş, kararını hiçbir bilimsel veriye veya araştırmaya dayandıramamıştır” diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığının savunmasında da yanlışlıklar yapıldığını ifade eden Sezer, “Öğrenci andının, uluslararası hukuka aykırılığı, kaldırılması sonrası toplumsal barışa yapmış olduğu katkı, totaliter dönemlerin bir uygulaması olarak bugünün dünyası ve Türkiye’sine uygun olmadığı gibi gerekçeler ve de yasal gerekçeler çok detaylı bir şekilde savunmada bir manifesto gibi yer almalıydı” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve Milli Eğitim Bakanlığı’na 2013’te verdikleri bu kararın arkasında durma çağrısı yapan Mehmet Sezer, insan hakları ve demokrasi alanında elde edilen toplumsal kazanımların kararlıkla korunması gerektiğini de sözlerine ekledi.

ANDIMIZ

Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türküm diyene!

Üçüncü tepki AKP’li Adalet bakanından geldi

Adalet Bakanı Gül’den Danıştay’ın “Öğrenci Andı” kararına ilişkin Tepki açıklama

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Danıştay’ın “Öğrenci Andı”yla ilgili kararına ilişkin Twıtter hesabından yaptığı açıklamada, “Yargı kararları ihtilaf çıkarmaz, ihtilafları giderir. Bunun yolu Anayasaya sadakatten, her organın kendi meşru sınırları içinde kalmasından geçer. Anayasamıza göre Danıştay, yerindelik denetimi yapamaz, idarenin yerine geçerek karar veremez. Bir yürütme tasarrufunun bilimsel temelini sorgulamak da yargının anayasal konumunu, kabiliyetini aşar. Adeta idarenin yerine geçerek işlem tesis eden Danıştay 8. Dairesi’nin öğrenci andına ilişkin kararı, maalesef bu ölçüleri karşılamaktan uzak kalmıştır” dedi.

ANDIMIZ

Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türküm diyene!

Dördüncü teki hüda par

HÜDA PAR’dan Danıştay’ın “Andımız” kararına tepki

Danıştay 8’inci Dairesi’nin, ilköğretim okullarında uygulanan “Öğrenci Andı”nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmesine, HÜDA PAR yetkililerinden eleştiri geldi.

HÜDA PAR Genel İdare Kurulu (GİK) Üyeleri, Danıştay 8’inci Dairesinin ilköğretim okullarında uygulanan “Öğrenci Andı”nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etme kararına sosyal medya hesaplarından tepki gösterdi.

Türk Eğitim-Sen, 8 Ekim 2013’te kaldırılan “Öğrenci Andı”nın yeniden yürürlüğe girmesi için Danıştay’da dava açtı. Danıştay 8. Dairesi Türk Eğitim-Sen’in “Öğrenci Andı” ile ilgili açtığı davayı görüştü ve “Öğrenci Andı”nı kaldıran işlemi hukuka aykırı buldu.

Irkçılık ve ayrımcılık kokan bir metnin öğrencilere okutulmasının ne İslami ne de insani olduğunu söyleyen HÜDA PAR Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Mehmet Yavuz, bu metnin tartışılmaya açılmasının dahi mahkûm edilmesi gerektiğini ifade etti.

Milletini sözde değil özde seven herkesin bu karara karşı çıkması gerektiğinin altını çizen Yavuz, “İçeriği şoven/ırkçılık ve ayrımcılık kokan bir metni öğrencilere ant olarak okutma ilkelliğine geri dönülmesi, ne İslami ne de insanîdir. Milletini/memleketini sözde değil, özde seven herkes ve her kesim buna karşı çıkmalı, bu ucubenin tartışmaya açılmasını dâhi mahkûm etmelidir.” dedi.

“Danıştay, geçmiş Kemalist/ideolojik kararlarına geri döndü”

Danıştay’ın boşalmış tüfeğinin barutunu hükümetin doldurduğunu söyleyen HÜDA PAR Dış İlişkiler Başkanı Sait Şahin ise, “Danıştay, geçmiş Kemalist/ideolojik kararlarına geri döndü. Ancak Danıştay’ın boşalmış tüfeğinin barutunu hükümet doldurdu. Çünkü boşalan devlet kademelerini milliyetçi/ulusalcı Kemalistlerle hükümet tekrardan doldurdu.” ifadelerine yer verdi.

“Irk üstünlüğü ve ideoloji dayatması ile ilgili her ne varsa çıkarın”

Anayasa referandumundan önce hükümet yetkililerini uyardıklarını söyleyen HÜDA PAR AR-GE Başkanı Abdurahman Cens, “Hükümet cenahından hiç kimsenin, Danıştay’ın “Ant” inadını eleştirmeye hakkı yok! Burunlarının dikine gittiler, kimseyi dinlemediler! Anayasa referandumundan önce bağıra bağıra söyledik: ırk üstünlüğü ve ideoloji dayatması ile ilgili her ne varsa çıkarın diye.” ifadelerini kullandı.

“Danıştay bu ortaklıktan cesaret almıştır”

HÜDA PAR Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Emin Güneş de, “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu, Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer’den onu” diyerek iktidara gelip sonra kurt ile ortak olacaklarını düşünemedik. Danıştay bu ortaklıktan cesaret almıştır. Aldatıldık mı? Hayır! Hüsnü zannımızı koruduk.” dedi

ANDIMIZ

Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türküm diyene!