Dolar 32,3374
Euro 34,8108
Altın 2.390,60
BİST 10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 16°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
16°C
Hafif Yağmurlu
Cts 18°C
Paz 20°C
Pts 21°C
Sal 24°C

AKP’NIN AKIBETI VE MISIR

AKP’NIN AKIBETI VE MISIR
06/07/2013 13:52
A+
A-

Mısır’da gerçekleşen darbeye ABD ve AB ülkelerinin gösterdiği tavır, uluslar arası ilişkilerde tek geçerli kuralın menfaat olduğunu bir defa belgelemiştir. Demokrasi, insan hakları, hukuk eğer menfaatle paralel gidiyorsa değerli ve önemlidir. Aksi halde kağıt üzerinde kalmaktan ileri gidemez. Özellikle Ortadoğu bölgesi için bu hepten böyledir ki, BOP’un aslının ne olduğu, BOP’e hizmet edenlerin neye hizmet ettikleri ibret verecek biçimde bir defa daha ortaya çıkmıştır. Bu zalim düzene eşbaşkanlık edenlerin, şimdi ucuz kahramanlığa soyunmasının bir sonucu olmadığı gibi, alay konusu edildiğini içimiz sızlayarak izliyoruz.

AKP vicdanına soru

Bu acı gerçek karşısında AKP’nin argümanı, “kimin ne yaptığı, kimin nerede durduğu bizi ilgilendirmez, biz demokrasiden yanayız” gibi görünüyor. Ucuz kahramanlık dediğimiz tam da budur. Demokrasinin yanında olmak, çok güzel de, özel hesapları ve istismarı nereye koyacağız? Buradan AKP vicdanına bir soru soruyorum: Mübarek’in devrilmesinden sonra yapılan seçimlerde, AKP’nin zihniyet yakınlığı olan Müslüman Kardeşlerin adayı Mursi değil de, muhalefetten bir partinin adayı Cumhurbaşkanı olsaydı, acaba tavır aynı olur muydu? Bu sorunun tersinden cevabını ABD ve AB ile birlikte İslam dünyasının diğer ülkeleri çok net biçimde vermişlerdir. Mısır’ı seçim yoluyla da olsa Müslüman Kardeşlere teslim etmek yerine, darbeyi daha makul bulmuşlardır.

Seçimle gelen seçimle gitmeli

Bizim anlayışımız, bizim vicdanımız, bizim beklentimiz, seçimle gelenlerin yine aynı yolla gitmesidir. Birilerinin demokrasiyi asıl hedeflerine ulaşmanın aracı olarak da görse de bu düşüncemiz değişmez. Bu Mısır için de, Türkiye için de böyledir. Yaşadığı tecrübelerden ve ödediği ağır bedellerden sonra Türk milletinin genel kanaatinin de bu yönde olduğundan eminiz. İşte tam da bu nokta AKP için ayrı bir istismar malzemesi üretiyor. AKP’nin Mısır’ı göstererek, milletin bu genel tavrından bir mağduriyet oluşturmaya çalıştığını ibretle gördük. Sanki Türkiye’nin Mısır olması isteniyormuş gibi bir tiyatro oynamaya uğraştılar. Neyse ki özellikle siyasi partiler bunun önünü çok çabuk kesti. Hiçbir liderden darbeyi ima eden tek kelime duyulmadı. Ancak, bu durum Mısır’da yaşananların AKP’nin oluşturduğu korku düzeninin altını boşalttığı gerçeğini değiştirmiyor.

Türkiye’de dip dalgası var

Türk milleti demokrasinin önemini ve değerini bir defa daha test etmiş ve AKP’yi sandıkta değiştirmeye olan inancını daha da arttırmıştır. AKP’yi asıl ürküten ve mağduriyet tiyatroları oynaya iten asıl sebep tam da budur. Türkiye’de yaşananları Tahrir meydanı ile kıyaslamak hiçbir açıdan mümkün değildir. Tahrir her türlü etkiye açıktır ve BOP senaryoları ile şekil almaktadır. Bunu Mübarek’in devrilmesi sırasında da, Musri’nin indirilmesi sırasında da bütün dünya gördü. Oysa Türkiye’de yaşanan dip dalgasıdır. Ölçü Taksim meydanı değil, MHP mitingleridir. Dolayısı ile sonuç da sandıkta alınacaktır ve bunun başka bir yolu da yoktur.

PKK ortaklığı

Bu gerçeği AKP’nin de görmüş olması doğaldır. Doğal olmayan yaklaşan akıbetini değiştirmek için millet üzerinden hesaplar yapmasıdır. İktidarda kalabilmek uğruna kendi saflarını sıkı tutmak adına toplumu germesi ve gerçek gündemden uzaklaştırmasıdır. Mısır üzerinden bir darbe mağduriyeti oluşturma gayretlerinin geri tepmesi vazgeçecekleri anlamına gelmez. Şeytanın aklına gelmeyeni düşünmekte çok mahir olduklarını daha önce gördük. Mısır en azından, ülkenin ihanet gündemini değiştirmek için bile olsa, AKP için çok hayati bir malzemedir. Nitekim Haziran ayını Gezi ve Taksim tiyatroları ile geçirdiler. Ama bu Türkiye’nin bir yıkım yaşadığı gerçeğini de, milletin bunu görmesi ve itiraz etmesini de engellemedi. Son bir haftada PKK ile kurulan ortaklığın ağır sonuçlarına şahitlik ettik. İplerin bölücü ihanete nasıl teslim edildiğini yaşadık. Şimdi de Mısır’ın arkasına saklanarak bu ihaneti unutturmayı deniyorlar. Ancak, güneşi balçıkla sıvamak mümkün olmadığı gibi, AKP’nin çırpınışları da PKK ortaklığı ile birlikte BOP bataklığını bu milletin daha iyi anlamasından başka bir sonuç doğurmayacaktır.

Bahçeli’den hayati uyarılar

İçerdeki tiyatroları biliyoruz ve bunu nasıl aşacağımızı biliyoruz. Sandık gelir, AKP gider. Ancak, dışarıda söz konusu olan Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarıdır. İşte bu konuda MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli çok hayati uyarılarda bulunmuştur. Bu uyarıların bazı bölümlerini hatırlatarak bitirelim:

“Mısır’daki yaşanan olumsuz gelişmelerin ve maliyeti oldukça fazla olan tecrübelerin bilhassa AKP hükümeti tarafından iyi okunması, dersler çıkarılması ve yorumlanması çok mühimdir. Zira bu ülkedeki yeni ve vahim demokrasi dışı manzaranın Ortadoğu’ya ve ülkemize tesirleri az ya da çok muhakkak ki görülecektir. AKP hükümetinin bundan sonra Mısır’daki darbeci yönetimle temas ve diyalog kurma konusunda ihtiyatlı davranması, gelişmelere karşı demokrasinin yanında saf tutarak bu ülkenin iç işlerine direk karışmayacak temennilerde bulunması doğal ve doğru bir tutum olacaktır. Bu ülkenin denge ve düzene acilen gelmesi, halkın hislerine, şikayetlerine ve yakınmalarına önem verilmesi, başkaları tarafından yazılan kaos senaryosunun yırtılıp atılması bölgesel esenlik ve istikrar için de tartışmasız gerekliliktir. Ayrıca iç çatışmaya düşmeden, olabilecek en yakın zamanda seçimler yapılarak Mısır’ın makul ve meşru araçlarla yönetiminin belirlenmesi hem bölgemiz hem de ülkemiz bakımından sürüncemede bırakılamayacak bir ihtiyaçtır.”

ORHAN KARATAŞ/ ORTADOĞU

ETİKETLER: , ,