Dolar 32,2225
Euro 34,7738
Altın 2.420,45
BİST 10.055,98
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Az Bulutlu
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Sal 19°C
Çar 18°C
Per 21°C
Cum 23°C

AKP Provoke mi etti, Yoksa Halk Gerçekten Ayaklandı mı?

AKP Provoke mi etti, Yoksa Halk Gerçekten Ayaklandı mı?
13/06/2013 22:05
A+
A-

Bir ülke düşünün, onbir seneden beri aynı iktidar yönetiyor ve yönettiği süreç içerisinde yapmadığı bir şey kalmıyor; vatandaştan tepki yok.

Dokuz kişilik PKK’nın siyasi uzantılarına yeniden yargı yolunu açarak önce serbest kalmalarını sağlayan AKP iktidarı, kanun düzenlemesiyle bir kez daha meclise girmelerini sağladı. Terörle mücadelede yeniden kanun düzenlenirken, cezaevleri boşaltıldı, dağlardaki teröristler indirildi, birçoğuna maaş bağlanarak batı illerinde iş imkânı verilip terörün Ege, Marmara ve İç Anadolu’ya taşınmasını sağladı; vatandaşta tepki yok.

Dernekler ve vakıflar kanunlarında yapılan düzenlemeyle Türk adı taşıyan derneklerin açılmasının önüne geçilirken diğer yandan aynı düzenlemede yabancı dernekler ve gayri Müslimler için özel düzenlemeler yapılarak büyük haklar verildi; vatandaştan tepki yok.

Müslüman bir ülkede domuz kesimlik hayvan sınıfına girerken diğer yandan misyonerlik hükümet eliyle desteklendi; vatandaştan tık yok. Ülkede satılmayan kamu malı kalmazken toprak kanunuyla yabancıların mülk edinirken toprağı temelden satın alınma imkânı sağlandı; vatandaştan tepki yok.

Türk ordusunda operasyon yapılarak paşaları cezaevlerine doldurup yasa dışı örgüt oluşturmak suçundan yargılanırken Habur’da teröristler davul zurnayla karşılanıyor; vatandaştan tepki yok.

Hükümet adına Oslo’da görüşmeler başlıyor; hükümet yetkilileri, Başbakan dâhil, „biz görüşmüyoruz görüşen ve ispatlamayan şerefsiz“ diyor ve bir ay sonra „biz görüştük“ diyor ve sonrasında Kürt Açılımı adı altında teröristlerle müzakerelere başlıyor. Terörist başını muhatap alarak sözde onun yol haritasını açılım olarak yüce Türk milletine kabul ettirmeye çalışırken „sindire sindire, yavaş, yavaş bu iş olacak“ diyor; vatandaştan tepki yok.

İşte bam teli MHP, ülke ve millet bütünlüğünü göz önünde bulundurarak hükümete yaptığı yanlışı hatırlatıp yanlıştan dönmesi için mitingler başlatıyor. Hükümet yetkilileri ilk Bursa mitingini değerlendirirken basitçe yaklaşımlarla geçiştirmeye çalışıyorlar. İzmir ve Adana mitinglerini gördükten sonra tedirgin olmaya başlıyor. MHP’nin çıkışını bir şekilde engellemek gerekiyor.

Peki, bu engelleme nasıl olacak? Her dönem kendilerine farklı maskeler bularak Türk milletinin zekâsıyla dalga geçen dünün Marksistleri bugünün ulusalcıları, zaten uzun süreden beri hazırlanıyordu ve zaman zamanda ortaya atılarak kamuoyunda kısmen de olsa tanıtılıyordu.
CHP ise Y-CHP olduktan sonra muhalefet yeteneğini yitirmiş, hükümet politikalarını sessiz şekilde destekler hale gelmiştir. Her şey hazır olmasa da yükselişte olan MHP’nin önüne bir şekilde geçilmesi gerekiyordu ve harekete geçildi.

BDP, CHP, Ulusalcılar ve sözde bazı sivil toplum örgütleri Milliyetçi muhafazakâr, Ülkücü görünen (teşkilat ile bağlantısı olmayan) insanları sosyal medyada organize edip Taksim Meydanını bahane ederek sözde hükümeti protesto ediyor görüntüsüyle güvenlik güçleriyle çatışmalara başladırlar.
Hükümet olayları yatıştırma yerine, açıklamalarıyla kontrolsüz sokağa inmiş insanları daha çok tahrik edici açıklamalar yaparak olayların uzamasını sağlamıştır. Olayları kontrolünde bulunduran BDP, CHP, Ulusalcılar ve sözde sivil toplum örgütleri, Türk bayrağı ve terörist başının resimlerini yan yana taşımıştır. Aslında bunu yapmak, meydanda olanlara baktığımızda, onlar için dün neyse bugünde o. Yani sadece filme ara vermişlerdi.

AKP’deki MHP korkusuyla açılımın hedefine ulaşması için böyle bir şey şarttı. Sosyal medyada MHP gücünü asgariye indirmek mümkünse tamamen engellemek için kuklalar görevlerini gerçekleştirmek üzere meydanlara inmiştir.

İktidar partisinin bu senaryosu da tutmadı, çünkü Ülkücüler meydanlara inmek için tek emri liderinden alır. Lider Devlet Bahçeli ise gerekli açıklamayı yaparak Ülkücülerin bu olaylarda olmadığını ve olmayacağını açıklamıştır.

İktidar partisinin ‘’bölücülerle Ülkücüleri bir karede gösterme çabaları boşa çıkmış’’, bir başka senaryoda Ülkücüleri yine oyunlar içine çekme çalışmaları belki de şimdiden başlamıştır.

Diyeceksiniz ki bu yazı bir senaryo. Evet, bu yazı bir senaryo, çünkü hükümetin politikaları ve BDP’li Sırrı Süreyya Önder’in „Direnişi biz başlattık. CHP ambulans arkasında giden fırsatçı taksi gibi konmak istedi. Yemezler gözüm” sözü, benim de böyle bir senaryo yazmamı gerektirdi.

Sonuç AKP iktidarı ‘’açılıma ve mağdur edebiyatına’’ devam etmesi için sözde muhalefet ve sivil toplum örgütleri tüm gayret ve desteği vermiş hatta ellerinden gelenin fazlasını yapmıştır.

Erdoğan Aktaş

benguturk