Dolar 34,5709
Euro 36,3523
Altın 2.918,85
BİST 9.659,96
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 11°C
Az Bulutlu
İstanbul
11°C
Az Bulutlu
Sal 11°C
Çar 13°C
Per 14°C
Cum 15°C

DURUMA GÖRE VAZIYETIN İFŞASI

DURUMA GÖRE VAZIYETIN İFŞASI
27/11/2013 15:37
A+
A-

Türkiye bir seçim atmosferine girdi. AKP’nin 12 yıllık büyük yıkımı ve ülkenin bölünmenin eşiğine getirilmiş olması, arka arkaya yapılacak üç seçimi Cumhuriyet tarihinin en önemli virajı haline getirdi. Bu seçimlerden çıkacak sonuç hayati önemdedir. Zaten bir yol ayrımına getirilmiş ülkenin ya felaketi, ya kurtuluşu olacaktır.

HER YOLU DENEYECEKLER

Seçimlerin önemi ve anlamının bu kadar büyük olması, sonuç almak için devlet imkanlarından tutun da sindirilmiş ve ele geçirilmiş medya aracılığıyla yalan ve iftiranın her türlüsüne, baskı ve tehdidin en acımasızına, hatta tarihi gerçekleri tersine çevirmeye kadar akla gelebilecek her yola başvurulacağını gösteriyor. Nitekim, daha şimdiden bunu başlatmışlardır. Diyarbakır’da ihanetin başlarıyla kucaklaşmakta bir sakınca görülmemiş, aradan saatler geçtikten sonra Trabzon’da milliyetçilik nutukları atılarak duruma göre vaziyet almanın ibret veren örnekleri sergilenmiştir. Bırakın iktidarda kalmayı, sadece bir tanesi bile sebep olanları tarih sahnesinden silmeye fazlasıyla yetecek yanlışlar yapılıyor. Ancak, yanaşma ve beslemeleriyle birlikte öyle bir düzen kurdular ki, en ağır ihanetleri, en büyük yalanları, bütün dünyanın hayretle izlediği talanları bile bu millete iyi ve güzel şeylermiş gibi yutturmayı başarıyorlar. Her ne olursa olsun, yılmadan, yorulmadan bu ihaneti Türk milletine anlatmak, uyarmak ve bu oyunu bozmak insaf ve vicdan sahibi herkesin asli görevidir.

MHP YALANI İFŞA EDİYOR

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli grup konuşmasında siyasi gelişmeleri değerlendirirken, AKP tutarsızlığının ülkeyi dışarıda nasıl zor durumlara düşürdüğünü, Türkiye’den ümit ve çare bekleyenleri nasıl hayal kırıklığına uğrattığını, içeride ihanetin hangi boyutlara ulaştığını ayrıntılarıyla ortaya koydu. Her zaman olduğu gibi konuşmanın tamamını haber sayfalarımızda bulacaksınız. Biz bazı ayrıntıları hatırlatmakla yetineceğiz:

SAYGINLIK İKİ PARALIK OLDU

Başbakan’ın son Rusya ziyareti esnasında kameralar kayıttayken Türkiye’yi Şanghay Örgütü’ne alması konusunda Putin’e adeta yalvar yakar olması ülkemizin saygınlığını iki paralık etmiştir. Uçuk ve temelsiz hegemonya düşleri, model ve örnek olduk ezberleri, herkes bizi konuşuyor hezeyanları hem Türkiye’yi hem de hükümeti uluslararası ölçekte darboğaza sokmakla kalmamış, aynı derecede mahcup etmiştir.

MURSİ’DEN ÖNCE MEHMET

Zannedersiniz ki Başbakan Mursi’nin mirasçısı, yediemini, kayyumu ve emanetçisidir. Sembollerle Mısır’ın iç meselesini Türkiye’ye taşıyan ve sürekli gündemde tutan Başbakan ülkemizin çıkarlarını ve bölgesel gücünü fütursuzca tartışmaya açmaktadır. Mısır halkının yararını düşündüğünü, yanında olduğunu ve Adeviyye Meydanı’nda olanları desteklediğini her fırsatta tekrarlayan Başbakan kurusıkı atmayı bırakmalı ve asıl Türk milletinin yanında duracak feraseti göstermelidir. Başbakan Erdoğan kendi çalıp kendi oynayan traji-komik kişilikten bir an önce ve aklı varsa arınmalıdır. Mursi’den önce Mehmet’i, Esma’dan önce Fatma’yı, Kahire’den önce Ankara’yı, Adeviyye’nin dördünden önce Türk milletinin bir ve tekliğini hedeflemelidir.

TÜRKMENLERİN SUÇU

Şu işe bakınız ki, Türkmenleri ölüm tüneline sokan, paramiliter unsurlarıyla kurşunlayan, arkası arkasına bombalayan peşmerge Başbakan Erdoğan’ın şeref misafiri olarak Türkiye’de ağırlanmaktadır. Başbakan Erdoğan ömrü hayatında Türkmenlere ciğeri yanmış mıdır? Anlaşılıyor ki, Türkmenlerin suçu İhvan’ın mensubu olmamak, Mursi’nin yanında yer almamaktadır. Başbakan’ın kardeşim, dostum diyerek bağrına bastığı iblis, Türkmenlerden intikam almakta, Türkmenlerin kanını içmektedir. Türk milletine bu kadar yabancı kalan, Türklüğe bu denli şaşı bakan birisinin Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ı olması hepimiz için ibretlik ve şok edicidir.

DÖRT PARÇALI TÜRKMENİSTAN

Suriye’nin kuzeyi PYD-PKK’nın eline geçerken, Türkmenlerin terörist örgütlerin ve Şam yönetiminin keyfine teslim edilmesi Başbakan’ın niyetini ve sakat dış politikasını tüm yönleriyle deşifre etmektedir. Dört parçalı Kürdistan peşinde koşanlar, acaba dört parçalı Türkmenistan fikrini ve hazırlığını engelleyebilecekler midir? Bütün yollar denendikten, bütün seçenekler tükendikten sonra, eğer bu ülkelerde bölünme kaçınılmaz olursa; Türkmenlerin eli kolu bağlı vaziyette duracağını, onun bunun kulu, kölesi olarak şartlara boyun eğeceğini kimse düşünmemelidir. Gerekirse tüm Türkmenlerin toplanıp bir araya gelerek haklarını ve bağımsızlıklarını savunmaları imkânsız görülmemelidir. Kürdistan’ı tanıma ve meşrulaştırma hevesinde olan Başbakan Erdoğan Türkmenleri basite almamalıdır.

DOĞUDA BAŞKA BATIDA BAŞKA

Başbakan’a ne olmuştur da, birden bire Türklük ve soydaşlarımız demeye başlamıştır? Başına taş mı düşmüş, balık kavağa mı çıkmış; yoksa yeni bir aldatma serüveni için Trabzon’lu kardeşlerimi alet etmeye mi karar vermiştir? Doğuda başka batıda başka, güneyde başka kuzeyde bambaşka konuşan birisine Türk milleti inanmaz ve inanmayacaktır. Başbakan Erdoğan’ın sıktığı ellerde Türkmen kanı, Türkmen ahı vardır. Sarıp sarmaladığı bedenlerde Türklüğe duyulan nefret gizlidir. Kendisi Türklükle yollarını çoktan ayırmış ve bu treni çoktan kaçırmıştır.

İLK MECLİS

Birinci Meclis’ten Kürdistan’a destek aramak, bölünmüş Türkiye için gerekçe oluşturmaya çabalamak Başbakan’ın yeni diye yutturduğu, ama mazisi iki asrı aşan parçalanma ve bölünme projesinin maskelemesinden başka bir şey değildir. İlk Meclis’e bakınca Başbakan 36’yı, biz ise vatanı ve namusu için ayağa kalkmış topyekûn büyük Türk milletini görüyoruz. İlk Meclis’e bakınca Başbakan Kürdistan’ı, biz ise Türkiye Cumhuriyeti’nin müjdesini ve Türk milletinin bağımsızlık tutkusunu görüyoruz. Başbakan’a tavsiyemiz, Mustafa Kemal’i iyi anlaması, ilk Meclis’in temsil ettiği zihniyeti lekelememesi, hele hele merhum Başbuğumuz Türkeş Beyi ağzına alırken edepli olmasıdır.

Bize büyük devlet olma konusunda ahkâm kesecek, korkular üzerinden ders verecek en son insan bile Recep Tayyip Erdoğan değildir ve olmayacaktır.

ORHAN KARATAŞ/ ORTADOĞU