Dolar 34,0624
Euro 38,0730
Altın 2.832,41
BİST 9.975,61
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 25°C
Yağmurlu
İstanbul
25°C
Yağmurlu
Cum 22°C
Cts 25°C
Paz 25°C
Pts 26°C

AHMET DAVUTOĞLU KIZDI

AHMET DAVUTOĞLU KIZDI
05/01/2013 11:48
A+
A-

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türk pilotların Halep’te yakalandığı iddiasına ilişkin, internet sitelerinde dolaşan isimlerden Türk Silahlı Kuvvetleri’nde emekli veya muvazzaf hiçbir pilot ve subayın bulunmadığını bildirdi

Habertürk televizyonunda katıldığı canlı yayında soruları yanıtlayan Davutoğlu, Suriye basınında ”Suriye’de Türk subaylarının yakalandığına” dair haberler yer aldığının hatırlatılması üzerine, bu olayı ders çıkarmak ve bazı hususlarda dikkatleri çekmek açısından iyi değerlendirmek gerektiğini belirtti.

 
Önce bir Suriye gazetesinde, sonra Türkiye’ye yönelik manipülatif haberlerin yapıldığı bilinen birçok internet sitesinde Türkiye’nin 4 subayının Suriye’de yakalandığına dair bazı haberler yer aldığını ifade eden Davutoğlu, ”Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ciddi bir devlettir. Türk Silahlı Kuvvetleri, dünyanın en disiplinli ordularından birisidir” dedi.
Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklama yaparak haberleri yalanladığını dile getiren Davutoğlu, daha sonra 6 Türk subayının isimlerinin Türkiye’de bazı internet sitelerinde ”yerden biten mantarlar gibi” yayınlandığını söyledi. Davutoğlu, şöyle devam etti:
”Bu, ciddi bir imaj kirlenmesi, ciddi bir manipülasyon, bir psikolojik operasyon. İlk defa karşılaşmıyoruz. Aylar önce 48 Türk askerinin Suriye’de yakalandığı haberleri de aynı kaynaklar tarafından yapıldı. İşin üzücü tarafı, böylesine spekülatif ve manipülatif bir haberin bir anda Türkiye gündeminde bir yankı bulabilmesi ve ana muhalefet partisinin bu psikolojik operasyonun bir parçası olarak bunu Meclis’e verilen bir soru önergesiyle Sayın Başbakanımız ve bana bir soru olarak yöneltmesi.”
Genelkurmay Başkanlığı ve MİT Müsteşarlığı ile bu konuda istişarelerde bulunduklarına işaret eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
”Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, internet sitelerinde dolaşan bu isimlerde emekli veya muvazzaf hiçbir pilot, subay yoktur. Bu 6 isim de yok. Şimdi gelelim, pilot yok ama TSK’da isimlerimiz de bazen o kadar yaygın oluyor ki aynı isimde çok sayıda insan olabiliyor. Haberde ismi geçen İskender Durmaz, İlhan Tolunay, Durmuş Kevir isminde hiç bir personel yok. Bırakın pilotu, yüz binlerce mensubu bulunan Silahlı Kuvvetlerimizde bu isimlerde tek bir erbaş dahi yok. Mustafa Sevimli isimli bir üsteğmen yok. Haberde üsteğmen olduğu iddia ediliyor, pilot da yok. Bir astsubay, iki uzman erbaş ve iki er olmak üzere 5 askeri personel var Mustafa Sevimli isminde. Mustafa Doğan isimli… Tabii bu çok daha yaygın bir isim, 2 subay, 11 astsubay, üç uzman çavuş, 12 erbaş er var. Toplam 28 askeri personel var. Bunların hiçbirisi pilot değil ancak isim benzerlikleri olabilir. Yılmaz Turan isminde sadece bir subay var, haberde Yılmaz İ. Turan diye geçiyor. Ve bu isimlerin, askeri personelin hepsi de aktif görevinin başında ve Türkiye’de. Yani arandığında yerinde bulunan isimler. Genelkurmay Başkanlığımız son derece ciddi bir çalışmayla bunu ortaya koydu. Bir kere açık vaka olarak, bir kere böyle bir şey olmadığı çok net.”

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ”MİT Müsteşarlığı’nın Hakan Bey’in gelişinden sonra büyük bir dönüşüm geçirdiği vaka. Çok etkinlik kazandı, kapasitesi artırıldı. İş yapan her kurum gibi eleştirel değerlendirme yapılabilir ama bu kampanya haline dönüştürülmemeli” dedi.
Davutoğlu, katıldığı televizyon programında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisine yönelik eleştirilerine cevap vermek istemediğini, son derece düşük seviyede eleştirilere maruz kaldığını belirtti.
Ezber şeklinde devam eden ve hakarete varan eleştirilerin arkasında ne olduğunu merak ettiğini dile getiren Davutoğlu, şunları söyledi:
”Gerekçesi de muhtemelen 2 sene önce Sayın Kılıçdaroğlu’na en başarılı bakanlığı sorduklarında dışişleri bakanlığını gösterdi ve benim ismimi zikretti. Bu herhalde onda büyük suçluluk duygusu oluşturdu ki onu kapatabilmek için şimdi sürekli saldırıyor. Eleştirinin bir seviyesi olur. O açıdan eleştirilerini paranteze alıyor ve ciddiye alınmaması gerektiğini düşünüyorum. Ancak hakaret niteliği taşıdığında cevap vermek zorunda kalıyorum. Keşke kalmasam. Genel bir tavır olarak Türkiye’nin çok iddialı bir tavır tutturduğunu, gücün ötesinde mahiyet taşıdığını ve gerçekçilikten uzaklaştığını düzeyli bir şekilde dile getirenler oldu. Ben bunu daha önce de izah ettim. Ben dışişleri bakanı olarak kendi halkımın kapasitesine inanmazsam bu görevi yürütemem. Ben önce ona inanacağım.”
Siyasetin ciddi bir iş, devlet idare etmenin de bir misyon olduğunu söyleyen Davutoğlu, ”İlerlemek isteyen, potansiyelini geliştirmek isteyen mutlaka hedef çıtasını boyunun üstüne koymalıdır. Potansiyelimiz geliştikçe daha büyük hedefe yürüyeceğiz. Şu anda zikrettiğimiz hedeflerin hepsinin gerçekleştiğini gördük” diye konuştu.
Türkiye’de 1990’lı yıllarda bazı büyükelçiliklerin ekonomik imkansızlıktan kapatıldığını söyleyen Davutoğlu, bugünse büyükelçilik sayısının 124’e, temsilcilik sayısının ise 209’a çıktığını hatırlattı.
Temsil kabiliyeti bakımından Türkiye’nin dünyada 9. sırada olduğunu ifade eden Davutoğlu, ”Türkiye küresel güç olacak dediğimizde ‘hayal’ dediler ama bugün dünyada dokuzuncuyuz. 2 sene sonra 5 veya 6. olacağız” diye konuştu.

-Hakan Fidan sorusunu cevaplandırdı-

MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a sahip çıktığı yönündeki iddiayı da cevaplandıran Ahmet Davutoğlu, ”Eğer bir devletin çıtası yükseliyorsa devletin bütün kurumlarının yeniden yapılanmasına ihtiyaç vardır. Savunma sanayii konusunda niye bu kadar büyük atılım yapıyoruz. Niye kendi tankımızı, helikopterimizi yapma iradesini gösteriyoruz- Kendi uydumuzu gönderdik- Çünkü TSK’nın da güvenlik birimlerimizin de güçlenmesi lazım. Niye yeni anayasa yapıyoruz- Demokrasimizin güçlenmesi lazım. Bütün bunlar güçlenirken güçlenmesi gereken en önemli kurumlardan biri de Milli İstihbarat Teşkilatımızdır. Sağlam bilgiye dayanmayan hiçbir strateji kalıcı olamaz” değerlendirmesinde bulundu.
MİT’in de diğer tüm kurumlar gibi çağdaş şartlara uyumlu hale getirilmesi gerektiğine dikkati çeken Davutoğlu, şöyle devam etti:
”Bu kurumların yıpratılmaması, eleştirilerin ötesinde anlamlar yüklenmemesi lazım. Ne demokrasimiz ne ekonomimiz ne diplomasimiz yıpratılmalı. Sayın Hakan Fidan benim 10 yıldır hemen hemen her alanda birlikte çalıştığım son derece çalışkan, yüreği bu ülke aşkıyla dolu bir bürokratımız. Kendisini TİKA Başkanlığı döneminde tanıdım. TİKA ile çok yakın çalıştık. Eğer TİKA bugün Avrasya ölçekli bir yardım kuruluşu olmaktan çıkıp marka haline dönüşmüşse Hakan Fidan’ın olağanüstü başarılı yöneticiliğin büyük payı var.”
Başarısı dolayısıyla Hakan Fidan’ın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından MİT Müsteşarlığı’na getirildiğini söyleyen Davutoğlu, ”MİT Müsteşarlığı’nın Hakan Bey’in gelişinden sonra büyük bir dönüşüm geçirdiği vaka. Çok etkinlik kazandı, kapasitesi artırıldı. İş yapan her kurum gibi eleştirel değerlendirme yapılabilir ama bu, kampanya haline dönüştürülmemeli” diye konuştu.
Davutoğlu, eşgüdüm içinde çalıştıkları Fidan’ın Büyükelçiler Toplantısı’na geçen yıl da bu yıl da katıldığını ifade etti.
Suriye’de düşen uçaktaki pilotların ailelerinin acılarını paylaştığını anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:
”Biz her şehidimizin acısıyla yüreği yanan insanlarız. O ailelerin soru sormasını doğal hak olarak görüyoruz. Bir şehidimizin bir damla kanı bizim için dünyanın hazinelerinden daha kıymetlidir. Çok kritik dönemden geçiyoruz. Birçok riskleri olan coğrafyadayız. Belli bir disiplin içinde yürütülen çalışmalar var. Benim burada eleştirdiğim husus, doğrudan Sayın Fidan’a dönük unsur olmadı ama bir anda basında birinci sorumlu Sayın Fidan gibi gösterip tartışma konusu haline getirmektir. Öylesine kritik dönemden geçiyoruz ki tarih yeniden şekilleniyor. Birbirimizi yıpratmamamız lazım.”

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ”Sınırları aşan politikalarla Ortadoğu halkını kaynaştırmak lazım. Bizim politikamız bu. Bu sınırlar kötü örülmüş duvara benziyor ama bir taş çekildiğinde bütün duvar çöker” dedi.
Davutoğlu, Habertürk televizyonunda katıldığı programda Türk dış politikasını değerlendirdi.
İran ile muhatap krizinin olup olmadığı yönündeki soruyu cevaplandıran Davutoğlu, Türk-İran ilişkilerinin köklü ilişkiler olduğunu, iki ülkenin birbirinin gücünü ve kapasitesini iyi bildiğini belirtti.
Son dönemlerde İran ile ilişkilerde ekonomik yoğunlaşma yaşandığını bildiren Ahmet Davutoğlu, çok yoğun siyasi ve ekonomik ilişkilerin de söz konusu olduğunu ifade etti.
Davutoğlu, muhataplarla iletişim konusunda sorun olmadığını dile getirerek, şöyle konuştu:
”İran’da kontrolsüz çok ses var. İran’daki muhataplarımızla görüştüğümüzde onların söylediği ‘diğer sesleri önemsemeyin, bizim söylediğimize bakın’. Hamaney, Ahmedinejad, Salihi böyle diyor. Fakat İran güçlü gelenekleri olan devlet. Bu 3 muhatabı muhatap olarak alırız, onlardan da olumsuz bir ifade duymadık. İran’dan gelen her olumsuz söz, haksız suçlama, bazen hakaret telakki edilecek ifadeler, dost ve komşu ülke olarak bizde incinme doğuruyor. Bunu da ifade ediyoruz kendilerine. İran seçim konjonktürüne girdi, bu yaz cumhurbaşkanı seçimleri var. Onun getirdiği olağanüstü gündem var. Kendi içinde rekabet eden unsurlar bu rekabetlerini Türkiye ve başka ülkeler üzerinden yapabiliyor. Ama bizim bu ifadeleri kabul etmemiz mümkün değil. Hele hele İran Genelkurmay Başkanı Firuzabadi’nin yetkili olarak açıklamalarını kabul etmemiz mümkün değil. Sayın Başbakanımız en net ifadelerle Sayın Ahmedinejad’a söyledi.”

-İsrail ile ilişkiler-

İsrail’de seçim sonrası Türkiye ile ilişkilerin değişip değişmeyeceği konusunu da değerlendiren Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin ilkelerinin net ve açık olduğunu, İsrail’in de ne yapması gerektiğini iyi bildiğini söyledi.
Davutoğlu, ”Gereğini yapmazsa bir taraftan da Filistinli kardeşlerimizin doğal yaşama alanlarını engellerse… Devlet şu anda var tanındı, bu devlet kendi otoritesini kuracaksa ve bu otoritenin kurulmasını engelleyecek şekilde yerleşimcileri yayıyorsa bunlara karşı bizim sessiz kalmamızı bekliyorsa bunlara karşı sessiz kalamayız” dedi.
Davutoğlu, Gazze’de bulunduğu sırada top atışlarının devam ettiğine de değinerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
”Bizim orada bulunduğumuz sırada bu atışların olması açık bir saldırganlık ama şunu söyleyelim; benim orada bulunmamla oradaki çocuklara yapılan saldırı arasında fark yok. ‘Niye biz varken ateş yaptılar, biz yokken devam etselerdi’ anlamına gelen tutum sergileyemeyiz. Belki de o saldırganlığı göstermesi İsrail’in gerçek yüzünü ortaya koydu. Büşra biz oradayken katledildi ama biz gitmeden katledilen çocuklar, gençler, kızlar var. Evet bu saldırganlığın açık göstergesi ama ha ben oradayken o saldırı yapılmış ha biz yokken yapılmış. Aynı şekilde insanlık suçudur.”

-Suriye konusu-

Suriye’deki gelişmeleri de değerlendiren Bakan Davutoğlu, ”Rusya ve İran bu sürece çok daha önce katılmış olsalardı bu trajedinin önemli kısmı yaşanmayabilirdi. Sadece bu ülkelere dönük suçlama anlamına gelmemeli bu. Daha sonra sürece katılmak için çok uğraşıldı. Rus ve İranlı dostlarımıza sürecin işletilmesi için teşebbüste bulunduk. Ölen 60 bin insanın her birinin hikayesi var” dedi.
”2013 Esed için nasıl işler-” sorusunu da cevaplandıran Davutoğlu, şöyle konuştu:
”Zorlu süreç olduğunu biliyorduk. Esed gittiğinde de sorunların ertesi gün biteceğini iddia edemeyiz ama kalırsa bu sürecin bitmeyeceğini biliyoruz. ‘Suriye Afganistanlaşır mı-‘ diyorlar. Suriye’de 60 bin kişi öldü. Suriye’de olan şey az mı- Süregiden zulme evet mi diyeceğiz- Bir 60 bin insanın daha mı ölmesini bekleyeceğiz. Libya’da da zorlu süreç yaşandı ama Libya bölünmedi. Burada da uluslararası toplum ve sorumluluk taşıyanlar hiçbir mazeretin arkasına sığınmamalılar.”

-Irak ile ilişkiler-

Irak ile ilişkiler hakkında da açıklamada bulunan Davutoğlu, Irak’taki herhangi bir istikrarsızlığın Türkiye’yi etkileyeceğini söyledi.
Davutoğlu, Türkiye’nin komşularıyla ilişkisini ahşap evlere benzettiğini ifade ederek, ”Birinde çıkan yangın diğerine de sirayet eder” diye konuştu.
Irak’ın Türkiye’nin hayati komşusu olduğunu bildiren Davutoğlu, ”Irak’ta iyi bir yönetim olsa, halktan destek alan yönetim olsa Irak 5 sene içinde dünyanın en önemli güçleri arasına girer. Maalesef Sayın Maliki ABD askeri oradayken böyle bir tutum sergilemiyordu. Maliki’nin baskıcı tutumuna karşı her kesimden açıklamalar geliyor. Bu tutumu örtmek için dış tehdit havası vermeye çalışıyor” dedi.
Ortadoğu’daki bütün sınırlarda yapaylık olduğunu dile getiren Davutoğlu, şunları söyledi:
”Osmanlı’nın dağılması sonrasında çok doğal olmayan zeminler oluştu. Ancak bugün bu sınırları tartışmak yerine saygı göstermek lazım. Bu sınırları aşan politikalarla Ortadoğu halkını kaynaştırmak lazım. Bizim politikamız bu. Bu sınırlar kötü örülmüş duvara benziyor ama bir taş çekildiğinde bütün duvar çöker. Binanın güçlenmesi ama duvarın olmaması lazım. Bizim hedefimiz, her komşu ülke kendi halklarıyla barışık yönetimlere kavuşsun. Emperyal bir rüya peşinde değiliz. Bizim rüyamız varsa küresel ve bölgesel barış üzerine dayalı bir rüya. Ama şunun peşindeyiz, Ortadoğu’daki bölünmüşlüğü kaldırmanın peşindeyiz. Ortadoğu’da her türlü sınırın kalmasına rağmen her türlü sınırın anlamsızlaşmasını ve sınırı aşan ortak kader bilincinin oluşmasını istiyoruz.”

-Büyükelçiler konferansı ve EXPO-

Bakan Davutoğlu, 5. Büyükelçiler Konferansı’nın İzmir’de düzenlenmesine ilişkin de koydukları prensip geriği bu etkinliğin ilk kısmını Ankara’da, ikinci kısmını da bir başka şehirde yaptıklarını belirterek, böylece halkla büyükelçiler arasında doğrudan bir temas olmasının ve o şehirlerde dış politikanın anlatılmasının amaçlandığını ifade etti.
Bu prensip çerçevesinde konferansı önce Mardin’de, sonraki sene Erzurum’da, geçen sene Edirne’de, bu yıl da İzmir’de yapmaya karar verdiklerini anlatan Davutoğlu, Türkiye’nin dört bir köşesinde seyrüsefer halinde olmak için böyle bir uygulama başlattıklarını söyledi.
İzmir’de EXPO ile ilgili bu yıl olağanüstü bir çabaları olacağını dile getiren Davutoğlu, İzmir’in bu sefer bu rekabeti, yarışı kazanması için çalıştıklarını söyledi.
Davutoğlu, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile ”Bunu İzmir’de yapalım. Hem büyükelçilerimizle, İzmir halkıyla, bu mücadeleyi birlikte yürüttüğümüzü bir kez de buradan deklare edelim hem de burada verilen bilgilerle büyükelçilerimiz bulundukları yerlerde İzmir’i daha da büyük bir aşkla tanıtsınlar” dediklerini sözlerine ekledi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ”Türkiye’nin coğrafi konumu, siyasi kimliği hiçbir düzeni, hiçbir sınırlamayı tanımıyor. Vizyonumuz çok geniş” dedi.
Ahmet Davutoğlu, 5. Büyükelçiler Konferansı’nın İzmir programı çerçevesinde geldiği İzmir’de, Habertürk televizyonunda katıldığı programın ilk bölümünde, İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt ve Brezilya Dışişleri Bakanı Antonio Patriota ile soruları yanıtladı.
Davutoğlu, 3 ülkenin 3 bakanının da üslup ve yaklaşımlarının birbirine benzediğini, bu nedenle barış, ara buluculuk odaklı bir çalışma ortamını oluşturduklarını belirtti.
İzmir’de her iki ülkenin dışişleri bakanlarını aileleri ile ağırlamaktan mutluluk duyduğunu ifade eden Davutoğlu, 5. Büyükelçiler Konferansı’nın İzmir’in EXPO 2020 adaylığına katkı sağlayacağına inandığını vurguladı. Davutoğlu, 3 ülkenin dışişleri bakanlarının İzmir’de bir araya gelmesini ”aile buluşması” olarak değerlendirdi.
Davutoğlu, dış politikadaki tek eksenin ”insanlık” olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
”Gelişmeler de bunu gösteriyor. Latin Amerika’da olan şeyler Avrupa’yı etkiliyor. Avrupa’da olanlar Ortadoğu’yu etkiliyor. Bugün İzmir’de gördüğümüz resim gösteriyor ki, küresel bir eksen var ve insanlık için bir inisiyatife ihtiyaç var. Türkiye’nin coğrafi konumu, siyasi kimliği hiçbir düzeni, hiçbir sınırlamayı tanımıyor. Vizyonumuz çok geniş. İsveç dış politikasının da kuzey ülkeleriyle sınırlandırılmasını düşünemeyiz. Brezilya da bugün küresel bir güç. O yüzden bu yeni bir dünya. Burada parlak bir gelecek kurmaya çalışıyoruz, insanlık için ve halkımız için.”

-”İslamofobi dünyanın karşılaştığı en önemli sorunlardan”-

İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt ise İslamofobi’nin yaygınlaşmasıyla ilgili bir soruya karşılık, dünyadaki bölünme eğiliminden kaygı duyduğunu belirterek, bunun bir parçası konumundaki İslamofobi konusunun dünyanın karşılaştığı en önemli sorunlardan biri olduğunu ifade etti.
Bildt, Türkiye’nin Ortadoğu dış politikasıyla ilgili değerlendirmesinin istenmesi üzerine, Suriyeli mülteciler konusunda sadece Türk Hükümeti’nin değil Türk halkının da çok büyük cömertlik gösterdiğini dile getirerek, şunları söyledi:
”Dünya da Türkiye’nin yaptıklarını çok yakından takip ediyor. Türkiye çok cesur davrandı burada. Bu bölgedeki sorunlar çok yakıcı, çok ağır. Türkiye’nin gösterdiği cömertlikle de bunları birleştirdiğimizde ortaya çok değişik bir tablo çıkıyor. Ortadoğu ülkeleri bizim komşumuz değil, Türkiye onların komşuları. Bu yüzden bizim AB ile Türkiye arasında çok yakın bir işbirliğine ihtiyacımız var. Bölgeye istikrar, refah, ekonomik kalkınma ve gelecekteki yeni fırsatları getirmek için çok yakın çalışmamız gerekiyor. Avrupa’nın tamamında bunu Türkiye’nin yardımı olmadan yapamayacağımızı biliyoruz.”

-”BM Güvenlik Konseyi’ndeki reform sürecini devam ettirmemiz gerekiyor”-

Brezilya Dışişleri Bakanı Antonio Patriota da Türkiye’ye gelmekten ve ”barış, çevre, güvenlik, insan hakları” konularında ortak çalışmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade etti.
Patriota, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri ve değişen güç dengelerine karşın güçlü ülkelerin konseyde temsil edilmemesine ilişkin yorumunun sorulması üzerine, küresel yönetişim meselesinin gündem olması gerektiğini belirterek, ekonomik ve mali işbirliğinin çok öne çıktığını, G-20’nin burada çok önemli bir rol oynadığını kaydetti.
Ancak diğer alanlarda, özellikle güvenlik alanında katılım sürecinin biraz daha yavaş olduğunu ifade eden Patriota, şunları bildirdi:
”BM Güvenlik Konseyi’nde çok farklı ülkeler temsil edilmiyor. BM Güvenlik Konseyi’ndeki reform süreciyle ilgili bir uzlaşma sağlanamadı. Ama Brezilya’nın duruşu… Artık bunu devam ettirmemiz gerekiyor, reform sürecini devam ettirmek gerekiyor. Çünkü biz güçlü ekonomileri olan ülkeleriz, daha önemli rol oynamalıyız ve bu ülkelerin daha ön plana çıkmasına izin verilmeli. Çünkü daha meşru olması gerek. Bunların stratejileri uluslararası alanda daha fazla kabul görüyor. Umarız ki, en kısa sürede, öngörülebilir bir sürede BM Güvenlik Konseyi reformu konusunda BM’de üçte ikilik bir çoğunluk sağlanabilir.”

ETİKETLER: