Tuna’dan Altaylara derken, dilimizde ruhumuza eşlik etmekteydi, hala etmektedir.
Yenisey ve Orhun yazıtlarını görmesek te, bütün benliğimizle, sanki o coğrafyayı her gün gezmiş gibiydik, yine aynı arzunun ve duyguların insanlarıyız.
Ergenekon’dan biz çıktık.
Malazgirt’i biz kazandık.
İstanbul’u biz aldık.
Üç kıtaya hükmettik fakat sonunda bir Kurtuluş Savaşı vermeye mecbur kalmıştık.
Bir daha mecbur kalmamak için…
Şimdi zaman, ideal ve hayallerimizi sabırla süsleme zamanıdır.
Başbuğ Atatürk’ün de, Başbuğ Türkeş’in de baktığı ufuklara bakmaya devam ediyoruz.
Elbette ki; aceleci duygularımıza gem vurmak zor oluyor lakin, devlet ve millet olmanın gerçekleri, düşmanı ve düşmanları tanımak, gücümüzü bilmek akıl ve feraset sahibi olmak, hedef ve hayallerimiz için elzemdir.
Tuna kıyılarına dayanmak nasıl uzun bir zaman aldıysa, Doğu Türkistan’da ezan okumak da öylesine zaman alacaktır.
Ülkücü, gerçekleri hayallerine kurban etmeyendir.
Devlet Bey’i titizlikle izleyin, saygıyla takip edin. Türk milletinin gelecek hedefleri için, Türk devletini milliyetçi zemine çekme başarısını göstermiş, zamanı en doğru şekilde değerlendirmiş, gelecek nesillerin şansını artırmıştır.
Devlet Bey; fedakarlık göstermiş, risk almıştır.
Bütün bu riskleri alırken, gelecek tasarlanmasını yaparken, Tuna’dan Altaylar’a uzayacak coğrafyanın oluşmasını sağlayacak kadrolar için taşlı ve dikenli yolları temizlemektedir.
Bütün bunları yaparken, iç siyasette oluşan ve zaman zaman canımızı sıkan hadiseleri görmezden, duymazdan gelmektedir.
Bizim aceleciliğimiz onun sabrı ile kavga etmemeli, aksine onun sabrına eşlik etmelidir.
Devlet Bey’in hedefi ile sizlerin, bizlerin hedefi aynıdır.
İnancı ve bilgisinin yanında, tek gücü Ülküdaşlarıdır.
Çocuklarımız için, geleceğimiz için, hayal ve hedeflerimiz için biz o gücü Liderimizden esirgemeyeceğiz, esirgememeliyiz.
Sabırla yürümeye devam edeceğiz ve bir gün…
Ülkümüzün cihan varacak farkına.