BİR ELİN KİRİNİ DİĞER EL YIKARMIŞ
FETÖ’nün ilk gazetesi “Zaman”ın çıkışıyla, benim gazeteciliğe başlamam aynı dönem.
Demiş, “Aleviler Orduyu Ele Geçiriyor” başlıklı yazısında Soner Yalçın.
Yani bu, şu demektir…
Küresel efendiler, Fetullahçı etki mekanizmasını piyasaya sürerken, tepki mekanizmasını kontrolleri altında tutabilmek, destekçileri ve muhalifleri kendi istemleri doğrultusunda yönlendirebilmek için beni görevlendirdiler…
Fetullahçılar etkiyi yönlendirirken, ben de tepkiyi yönlendiriyordum itirafından başka bir anlam taşımıyor bu cümle…
Tek bir cümlesi ile adamı darağacına göndermeye çalıştığımı düşünmeye yeltenecekler için de açıklamalarda bulunalım şimdi.
Bugün Soner Yalçın’ın “Yayınlamak Zorundayım” başlıklı yazısını okudum. Size de tavsiye ederim. Muhakkak okuyun.
Fetullahçı örgütlenmenin Zaman Gazetesi ile etkinliğini medyada oluşturmaya başladığı günlerde, hepinizin bildiği gibi Aksiyon Dergisi ile de yerelde insanlarımızın bilinç altlarına yerleşmeye çalışıyorlardı.
Basın ve yayın kanunları nedeni ile Zaman Gazetesi’nde yayınlamak istemedikleri detayları, Aksiyon Dergisi ile toplumlara özümletip, kadrolaşmaya çalışıyorlardı. Nasıl ki Zaman Gazetesi Fetullahçı medyanın amiral gemisi idiyse, Aksiyon Dergisi de genç nesiller üstünde psikolojik harp dairesi genel müdürlüğü idi.
Soner Yalçın’ın bu daire ile yakınlığı, meğerse işte ta o günlere dayanıyormuş… Üstelik, bunu da ben söylemiyorum. Kendisi bugünkü yazısında itiraf etmiş.
Fetullahçılar, özel harekât timlerimiz hakkında bir araştırma yapılması için düğmeye basıyorlar, Bu operasyon için Aksiyon Dergisi’nin elemanlarından Ufuk Şanlı’yı görevlendiriyorlar ve Ufuk Sanlı da operasyonu hazırlarken, Soner Yalçın’a danışmayı tercih ediyor.
Danışmasının nedenini teşkil eden konuyu da Ufuk Şanlı’dan dinleyelim.
“Aksiyon Dergisi’nde editörler ‘Jitem ve Faili Meçhuller’ konusunda bir dosya hazırlamamı istemişti. Ben de bu konuyu ‘Binbaşı Ersever’in Anıları’ kitabının yazarından daha iyi kimse bilemez diyerek seni aramıştım.”
Diyor Ufuk Sanlı.
Yani Fetullahçılar özel harekâtçılarımız hakkında bir dosya hazırlamak istiyorlar ve yârdim için Soner Yalçın tercih ediliyor.
Bunu da ben söylemiyorum. Soner Yalçın’a Ufuk Sanlı tarafından yazılan mektuptan öğreniyoruz. Hem de Soner Yalçın’ın bugün Sözcü Gazetesi tarafından yayınlanan makalesinden…
Madem Soner Yalçın bu konuyu gündeme getirmiş, eskileri kaşımış ve özel harekâtçılarımıza yönelik içindeki kinini alevlendirmeyi tercih etmiş, o zaman biz de kendisine şu hususu soralım…
Nasıl oldu da o günlerin en bilinen ismi Ahmet Cem Ersever, Soner Yalçın görüşmesinin haftası içinde bilinmeyen kişilerce, hiç ummadığı bir anda arabasının içinde vurularak öldürüldü…
Bu cinayetten sonra bütün gözler Soner Yalçın’a dönmüş olduğu halde, ne Soner Yalçın ne de devletin içindeki malum yapı bu cinayetten söz etmek istemedi.. Necip Hablemitoglu cinayeti gibi…
Herhangi bir konuda kimseyi itham etmek veya töhmet altında bırakmak gibisinden bir amaç taşımıyoruz. Yalnızca atalarımızın sözlerinin unutulmamasını önemle hatırlatmak istiyoruz.
Ne demiş atalar: Bir elin kirini, diğer el yıkarmış…
Guşan Yediç