YENİ GSYİH REVİZYONU MU?
Bir önceki yazımızda orta vadeli programa ilişkin değerlendirme yapacağımızı ifade etmiştik. Şimdi AKP’nin Ekonomik hedeflerini de ihtiva eden bir değerlendirme yapacağız
2013-2015 döneminde ortalama yüzde 4,7 oranında belirlenen büyüme hızı artışı Türkiye’nin potansiyel büyüme hızı civarındadır. Bu oran ekonomide ciddi bir büyüme potansiyeli artışı veya ülkenin ekonomik atılım yapmasını gösteren bir büyüme hızı ortalaması değildir. Ekonomide süregelen yapıda bir büyüme yapısının devamını ifade eden bu ortalama büyüme hızı Türkiye’nin ekonomik kalkınması için yeterli değildir. Üstelik Türkiye’nin büyüme hızı tahmini gelişmekte olan ülkelerin önümüzdeki üç yılda beklenen büyüme hızı ortalamasının da altında kalmıştır.
2023 yılına kadar ortalama yüzde 7 oranında büyüme hızına ulaşılması için 2015 yılı sonrasında ortalama olarak yüzde 8,3 gibi yüksek bir ortalama büyüme hızına ulaşmak gerekecektir. Bu durum pek kolay görülmediği gibi, gelişmiş ülkelerle olan gelir farkının kapanması için hükümete önümüzdeki yıllarda yine TÜİK vasıtasıyla kapsamlı milli gelir revizyonu yapmaktan başka çare kalmayacak gibi görülmektedir.
Ekonomik göstergeler bize 2012 yılı için bile hedeflenen yüzde 3,2 oranındaki büyüme hızının altında bir büyüme hızına ulaşılacağını göstermiştir. Cari açıkta ve üretim endeksindeki gelişmeler bize yüzde 3 oranının altında bir büyüme hızına hazır olmamız gerektiğini göstermektedir.
İktidarındaki yaklaşık on yıl boyunca yurtiçi tasarrufları artırmak için hiçbir adım atmayan hükümet yüksek cari açık problemini çözebilmek için nihayet yurtiçi tasarruf eksikliğine odaklanmaya çalışmaya başlamıştır. Bununla birlikte, izledikleri yol vatandaşların tüketimi kısmaya odaklanmış bir yaklaşımdır.
Tasarruf artışının en önemli belirleyicilerinden olan gelir artışı program döneminde hedeflenmemiştir. Bu dönemde, kamu ve özel sektör harcanabilir gelirinde bir artış öngörülmemiş tasarruflar tamamen tüketim düşüşüne bırakılmıştır. Bu bakımdan da hükümet kolaycılığa kaçmış vatandaşın gelirini artırıcı politikalarla tasarruflarını artırmayı değil, tüketim düşüşünü hedeflemiştir.
Vatandaşın tüketimini kısmasını beklerken hükümet, vergi gelirlerinde iyice işin dozajını artırmış, vasıtalı vergilerin milli gelir içerisindeki payını 2013 yılında rekor seviyeye yükseltmiştir. Tek başına iktidar olmanın gücü ile 10 yıldır vergiyi tabana yaymayı başaramamıştır. Hükümet yine çıkışı dolaylı vergilerde bulmuştur. Önümüzdeki üç yıl boyunca vatandaşa yüklenmeye devam edeceğinin mesajını vermiştir. Kamu tasarrufların artırılmasında kendine düşen görevi yeterince yerine getirmemiştir.
Bilindiği gibi; 2012 yılında hemen hemen tüm bakanların ağzından eksik etmediği ihracata dayalı büyüme laflarına, net ihracatın katkısına rağmen ekonomik büyümede yüzde 3 gibi yetersiz büyüme hızına ulaşması hedeflenmiştir. Takip edilen politikaların gelecek yıllarda ihracatın büyümeye aynı katkıyı yapmayacağı hükümetin önümüzdeki üç yıla ilişkin tahminlerinden anlaşılmıştır. Net ihracat önümüzdeki üç yılda ekonomik büyümeye yeniden negatif katkı yapmaya başlayacağı göstermektedir. Cari açık düşmüş fakat ekonomik büyüme yüzde 8,5’den yüzde 3’ün altına düşmüştür. Hükümet cari açığı büyümeden feragat etmeden düşürebilmeyi beceremediğini itiraf etmiştir.
AKP’nin övüne övüne bitiremediği programın orta vadelisi de böyledir.