Şükrü Alniaçık: Biden’in Mankurtlari!

BİDEN’İN MANKURTLARI!
Türkiye’de 15 Temmuz’da ne olduğunu hâlâ anlayamamış bir sürü aydın görünümlü cahil var.

Bir kısmı da mevzuyu biliyor, fakat kasten üstünü kapatarak, kerize yatıyor!..

Biden’in “muhalefeti destekleyerek hükümet değiştirmek” sözüyle neyi kast ettiğini anlayamıyor.

Oysa son on yıl içinde yaşanmış bir Gezi Olayları deneyimi var. 6-8 Ekim var…

İyi kötü darbe sayılabilecek bir 15 Temmuz var.

Daha geride 27 Mayıs var. 13 Kasım var, 12 Mart var, 12 Eylül var. 28 Şubat var.

Var da var… Yalnız 15 Temmuz farklı…

Siz 15 Temmuz’a hiç Malazgirt mesafesinden, vatan penceresinden, Sakarya’dan baktınız mı?

Biz hep öyle bakıyoruz.

BUYRUN BERABER BAKALIM:

Suriye kriziyle birlikte 2012’de PKK, son derecede esnek bir siyasete yöneldi.

Bu öyle tek başına yapılacak bir iş değildi. Belli ki ABD, yeni bir stratejiye yönelmişti.

Sudan’ı ikiye bölerek “Güney Sudan” adı altında Nil Nehrine hâkim olan İsrail, Sosyalist Kürtler üzerinden Fırat’a egemen olmaya hazırlanıyordu.

Rus SU 24 savaş uçağının, 24 Kasım 2015 günü, FETÖ eliyle düşürülmesi, PYD’nin 28 Aralık 2015’te Türkiye’nin kırmızı çizgilerini aşarak Fırat’ın batısına geçmesini sağladı.

Uçak düştükten sonra Suriye hava sahası Türk uçuşlarına fiilen yasaklanmıştı. Türkiye- Rusya ilişkileri, sıcak savaşın eşiğine gelirken; ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri aynı günlerde başlayan PYD’nin Münbiç operasyonuna havadan ve karadan destek veriyordu.

21 Mayıs 2016’da Kobani’ye gelen ABD’nin Ortadoğu kuvvetlerinden sorumlu CENTCOM Komutanı General Joseph Votel, PYD’ye “Akdeniz’e açılan bir federal devlet” vaadinde bulundu.

Votel, Kandil’den gelen 2 PKK sorumlusunun da bulunduğu toplantıda Kürt koridoru konusunda “Rusya’nın da ikna edileceği” garantisini veriyordu.

Aylardır alınamayan Münbiç, Türkiye’de yaşanan 15 Temmuz darbe girişiminden sadece 25 gün sonra 300 Amerikan askerinin de karadan katıldığı bir saldırıyla ele geçirildi.

Rus Uçağıyla birlikte, Münbiç de düşmüştü…

FETÖ’nün ihanetiyle ve 15 Temmuz darbesiyle uğraşırken 12 Ağustos 2016’da PYD’nin eline geçti.

Adına “Arap baharı” denilen ve kargaşa, Siyonistleri “Büyük İsrail”e doğru bir adım daha yaklaştırmıştı.

Güce tapan PKK’lı Kürtlerin işgalindeki bölgelerle birlikte Hatay’ın güneyinden Akdeniz’e açılacak Cebelitarık kadar bir kapı, şimdilik ABD’ye ve İsrail’e yetiyordu.

İNTELLİJENSİYAL KÜREK MAHKUMLARI!

Ortadoğu’nun her yerinde milli şuurdan yoksun, ajan faaliyetine açık gönüllü bulmak mümkün!..
Peki ne oluyor, nasıl oluyor da bir ülkenin aydınları, bu kadar saf, salak veya hain olabiliyor?.

Amerikalı Misyoner Cyrus Hamlin 1839’da İstanbul’a geldi ve1863’te Robert Koleji Üniversitesi) kurdu .

Kurmasaydı 11 Ocak 2016’da 1128 Akademisyen, o PKK bildirisine imza atmazdı!..

1860’ta Sofya Koleji kurulduğunda Bulgaristan sınırları içindeki Türk nüfusu: % 52 oranındaydı!

1878’de Bulgarlara özerklik verildi, 1908’de Bulgaristan kuruldu.

Bugünkü Türk nüfusu oranı % 9,5’tur.

Dünya’da ilk Amerikan koleji, Robert adıyla İstanbul’da, ikincisi ise Sofya’da açılmış; Amerikalılar, İngiliz sömürgesi Hindistan’a bile bundan 20 yıl sonra girmişlerdir.

140 yıl önce Sofya’da oynanan oyun, 15 Temmuz 2016’ya kadar 40 yıl boyunca Diyarbakır’da oynandı. Sahnede dikkat çekecek sayıda “Robertli” vardı.

Zaten gerisi de figürandı. Senaryo belliydi, hedef “Kürdistan”dı!

1128 imzalı akademisyenler bildirisi, hendeklere gömülen Kandil’in “ABD arabuluculuk yapsın” çağrısından sonra yayınlanmıştı.

Ardından “şimdiki ABD Başkanı Joe Biden” gelip, bir NATO ordusuna karşı yazılmış terörist bir bildiriyi, “düşünce özgürlüğü”ne bağlamıştı.

Sonra da Robertliler, Joe amcanın davetiyle, Atlantik kıyılarındaki o meşaleli kadının eteğinin altında toplanmıştı.
Boğaziçi Üniversitesi, bildiride 80 akademisyenle başı çekiyordu. Hatta bildiri, Bebek sırtlarında CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun danışmanı Koray Çalışkan tarafından kaleme alınmıştı.

Boğaziçi’yi, 73 akademisyenle İstanbul Bilgi Üniversitesi takip ediyordu.

Bilgi Üniversitesi, Boğaziçi’nin “çakması”ydı.

Fasona ve işportaya açıktı!

Kurulduğundan bu yana “Soros Enstitüsü” gibi çalışıyordu.

Soros’un Türkiye şubesi olan Açık Toplum Vakfının Mütevelli Heyeti başkanı Can Paker de “Robert Kolej mezunu”ydu.
Reformist Alaton’un mesai arkadaşı Can Paker, bir dönem, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a danışmanlık da yapmıştı.

AKP’nin akıl hocası Paker “Akil adamlar Doğu Anadolu heyeti”nin de başkanıydı.

Joe Biden’in, “onları destekleyerek Erdoğan’ı devirelim” dediği siyasetçileri “yeni Bulgarlar”dan, yani Marksizm’le devşirilmiş Kürtlerden, gazetecileri “Robert şaftlı CHP’liler”den seçtiği dikkatlerden kaçmıyordu.

Ekipte Osman Kavala da vardı. O da azılı Türk düşmanı Joe Biden’in “Kürdistan” ihalesine taşeron oluyordu.
Çünkü o da bir “Robert Kolej mezunu”ydu!

Osman Kavala 15 Temmuzdan sonra Gezi olayları kundakçılığından içeri alındı.

Biden’in, “kapalı” görüşme yaptığı şeffaf rahibe Aslı Aydıntaşbaş kimdi dersiniz?..

Bu liberal solcunun CV’sinde de “Robert Kolej” yazıyordu.

150 yıldır Türkler, Boğaziçi sırtlarından, Türk görünümlü Simonlar, vaftizi gizlenmiş Helenler, hafızası kolej tebeşiriyle silinmiş mankurtlarla vuruluyordu.

Joe Biden’in Erdoğan’a ve Cumhur İttifakına karşı desteklemeyi planladığı muhalefetin omurgası işte bunlardı.

Bu Atlantik gemisinde kendisini devrimci olarak tanımlayan forsalar solda, ılımlı Müslümanlar ise sağda oturuyordu.

Yıllardır bu ülkede kolejli kürek mahkûmları, 6. Filo’nun loş ambarlarında “ihanete doğru” kürek çekiyordu.

Bazı enayiler de buna “düşünce özgürlüğü” diyordu.

Şükrü Alniaçık

Not: