Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail’in bu haydutluğu karşısında İran’ın kendini savunması hukuki haktır

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda açıklamalarda bulundu. Erdoğan, “İran’ın, İsrail’in bu haydutluğu karşısında, bu devlet terörü karşısında, kendisini savunması son derece doğal, meşru, hukuki bir haktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları şu şekilde:
Aziz milletim, değerli vekil arkadaşlarım, kıymetli misafirler, her birinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum. Toplantımızı takip eden tüm vatandaşlarımıza selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Dava arkadaşlarıma, AK Parti’nin her bir üyesine bugün bir kez daha sevgilerimi saygılarımı sunuyorum.
Heyecanlarıyla, coşkularıyla bizlere umut aşılayan gençleri muhabbetle selamlıyorum. Grup toplantımızın, değerlendirmelerin ülkemiz, milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
“NUMAN BEYİ KUTLUYORUM”
Meclis Başkanlığı görevine ikinci kez seçilen Numan Beyi tebrik ediyorum. Yeni görev alan veya görevlerine devam eden vekillerimizi içtenlikle kutluyorum.
Bir mübarek bayramı daha geride bıraktık. 620 gündür Gazze’deki katliamlar sebebi ile buruk geçirdiğimiz Kurban Bayramı’nızı tekrar tebrik ediyorum. Bayramlar yardımlaşma ve paylaşma duygularının yanı sıra birliğimizin perçinleştiği zaman dilimleridir. AK Parti teşkilatımız ve belediyelerimiz her bayramda olduğu gibi bu bayramda da tam kadro sahadaydı. Milyonlarca üyemiz ile ziyaretlerle kardeşlik atmosferini güçlendirirken sevgi ve hoşgörünün kalplerde çoğalmasını sağladık.
Vatan topraklarının her karışında bayramın uygun şekilde idrak edilmesi için çalışan teşkilat mensuplarımıza şükranlarımı iletiyorum. Rabbim eksikliğinizi bu millete hissettirmesin diye dua ediyorum. Bir üzüntümü de paylaşmak istiyorum. Küskünlükleri bir yana bırakıp helalleştiğimiz bayram günlerinde ana muhalefet partisinin kendisini milletten ayrıştırması bu mübarek günlerin ruhuna uygun olmayan davranıştır. İstanbul’da çöreklenenlerin güdümünden çıkamayanları esefle kınıyorum. Bir düşman hukukundan bahsedilecekse asıl düşman hukuku budur. Bayramlarda bile gerilimi, kutuplaşmayı vahim hata olarak görüyoruz Toplumdan ayrışarak siyaset yapılmaz, yapılsa da millete ülkeye hayır gelmez. uyarı levhalarına dikkat edip kendilerine çeki düzen vermek yerine daha fazla dibe batıyorlar. Belediyeleri semirenler ana muhalefeti canlı kalkan yaparak Türk siyasetini de enfekte ediyor.
ÖZGÜR ÖZEL VE CHP’YE TEPKİ
Siyasi rakibimiz de olsa bu tabloyu doğru bulmuyoruz. Özel ve ekibinin yanlışta ısrarından vazgeçip etkin pişmanlıktan faydalanmaları gerektiğine inanıyoruz. Sadece CHP’nin değil Türk demokrasinin de buna ihtiyacı var. Ana muhalefetin Kim kimin yüzüne tükürecek tartışması ile meşgul olması utanç verici. Biri çıkıp çaldın diyor diğeri sen daha büyük çaldın diyor. Tetikçilere kasetler el altından teslim ediliyor. daha 2 yıl öncesine kadar yere göğe sığdıramadıkları cumhurbaşkanı adaylarına en ağır hakaretleri savuruyorlar. Böyle bir ana muhalefet partisi olur mu. Siyasi parti mi yoksa bir pembe dizi mi seyrediyoruz biz de karıştırır olduk. Özel çıkmış mazot şişesi üzerinden hesaplar yapıyor. Petrol istasyonu işlettiğini bilmiyordum, eczacı biliyordum. Selefi biraz daha maharetliydi. Özel’in matematiğinin iç açıcı olmadığı anlaşılıyor. Göreve geldiğimizde 184 liraydı asgari ücret. 170 litre mazot alınıyordu bununla. 4 kez aracını fullüyordu asgari ücretli. Biz bunu 2015 yılında 290 litreye çıkardık. Bugün ise asgari ücretle tam 445 litre mazot alınabiliyor. Asgari ücret alan bir vatandaşımız arabasının deposunu ayda 10 kez doldurabiliyor. Aynı oranlar dolar bazında yapılacak karşılaştırmada da geçerlidir.
Her alanda olduğu gibi asgari ücretin alım gücünde de 2002’ye kıyasla ciddi bir iyileşme söz konusu. Ama bu, her şey güllük gülistanlık demek elbette değildir. Hayat pahalılığı kaynaklı her türlü sıkıntının farkındayız. Buna çözüm bulmak için başarılı bir ekonomik program uyguluyoruz. Enflasyonla mücadelede mevzi kazandıkça inşallah 86 milyonun tamamının refahını, alım gücünü ve hayat standardını daha da yükselteceğiz.
Üretim ekonomimizin lokomotifi olan sanayici, yatırımcı ve ihracatçılarımızı çeşitli teşvik paketleriyle destekliyoruz. Merkez Bankamız, asgari 1 milyar Türk lirası tutarındaki orta yüksek ve yüksek teknolojili yatırımlara 2 yıl ana para ödemesiz, azami 10 yıl vade ve azami 10 milyar Türk Lirası tutarında yatırım taahhütlü avans kredisi kullandırıyor. Şimdi yeni bir adım daha atıyoruz. Program büyüklüğünü, burası çok önemli, 300 milyar liradan yüzde 70 artışla toplam 500 milyar liraya çıkartıyoruz. Cari açığın kapanmasına ve fiyat istikrarına katkı sunan yatırımlara inşallah daha güçlü destek olacağız. Hayırlı uğurlu olsun diyorum.
Biz hükümet olarak her alanda olduğu gibi ekonomide de ne yaptığımızı ve nasıl netice alacağımızı gayet iyi biliyoruz. Burada dingil kırmış kamyon şoförü misali ne yapacağını bilemeyen yalnızca CHP Genel Başkanı Sayın Özel’dir. Sayın Özel’e tavsiyem; kendini fazla yormasın, çok fazla hırpalamasın. Dış politika ve ekonomi gibi acemisi olduğu konularda kürsüden atıp tutmak yerine çok iyi bildiği meselelerden bahsetsin. Mesela, toplanmayan çöplerden, yanan otobüslerden, çalışmayan merdivenlerden, ödenmeyen Sosyal Güvenlik Kurumu borçlarından bahsetsin. Mesela, kapı dışarı edilen işçilerden, hısım akraba çiftliğine çevirdikleri için iflasın eşiğine getirdikleri belediyelerden bahsetsin. Mesela, şişirilmiş konser faturalarıyla soyulan beytülmaldan bahsetsin. Şayet yüreği yetiyorsa çıksın İstanbul’un yağmalanan kaynaklarından bahsetsin. Alınan rüşvetlerden, kesilen haraçlardan bahsetsin. Milletten topladıkları paralarla besledikleri trol ordularından bahsetsin.
Yıllarca şeffaflık diyerek mangalda kül bırakmazken kameralara bant çekerek neyi saklamaya çalıştıklarından bahsetsin. Değilse yaptığı her konuşma gündemi saptırmaktan ibaret kalacaktır. Sayın Özel’in patronaj ilişkisinden kendisini ve partisini kurtarmasını ve en kısa zamanda Türkiye’nin gerçek meselelerine geri dönmesini ümit ediyoruz. Bunu yapması hem kendi ruh sağlığı için hem partisi için hem de CHP’ye oy veren milyonlarca vatandaşımız için fevkalade yararlı olacaktır. Çünkü kendi problemlerini çözemeyenlerin Türkiye’nin sorunlarına çözüm bulmaları da mümkün değildir. Ülkenin ve dünyanın sıcak gündeminden kopan bir parti, dış politika ve güvenlik başta olmak üzere milli konularda inisiyatif alamaz.
Türkiye tüm enerjisini ve kapasitesini bekasına yönelik meselelere ayırması gereken çok hassas bir dönemden geçiyor. Stratejik önemi bugün daha iyi anlaşılan terörsüz Türkiye sürecimizin hedefine suhuletle ulaşması için uzlaşıya, iş birliğine, birlikte çalışma ruhunun geliştirilmesine ihtiyacımız var. Milletin sorumluluğunu taşıyan insanlar olarak hep beraber, özellikle yüce Meclis çatısı altında ortak bir irade ortaya koymamız lazım. CHP dahil, grubu bulunan tüm partilerin bu dönemde yüksek bir hassasiyet ve sorumluluk bilinciyle hareket etmelerini bekliyoruz. Hangi görüşte olursa olsun, milletimizin siyaset kurumundan talebinin de bu yönde tecelli ettiğini müşahede ediyoruz. Milletimiz siyasetçilerden şahsi ikbal kavgası vermelerini değil, sorunlarıyla hemhal olmasını istiyor. Ana Muhalefet Partisi başta olmak üzere herkesi bu noktada sağduyulu davranmaya davet ediyorum. Meseleye bu zaviyeden bakan bütün siyasi aktörlere de şimdiden milletin kürsüsünden teşekkür ediyorum.
İsrail’in Filistin’de sürdürdüğü işgal ve katliam politikaları 7 Ekim 2023 sonrasında farklı bir boyuta geçerek toplu kıyıma, toplu cezalandırmaya, en sonunda da soykırıma dönüştü. 620 gündür artarak devam eden vahşette çoğu çocuk ve kadın 55 binden fazla Gazzeli masum hayatını kaybetti. 128 binden fazla kardeşimiz yaralandı.
İsrail’in saldırıları şu anda çok daha vahim, çok daha barbarca bir boyut kazanmış durumda. Yüzde 80’i enkaz halinde olan Gazze’de hayata tutunmaya çalışan 2 milyon masum sivil tamamen açlığa, susuzluğa ve ilaçsızlığa mahkum edildi. Bu yetmezmiş gibi İsrail, yardım dağıtım noktalarına yığılan mazlumların üzerine mermi yağdırıyor, bomba yağdırıyor. Her gün açlıktan kıvranan yüzlerce insanı vurarak alçakça katlediyor. Çok açık söylüyorum; İkinci Dünya Savaşı’nın en dehşetli fotoğrafları, videoları bugün Gazze’den gelen görüntüler yanında inanın çok ama çok masum kalıyor. Avrupa’daki o Holokost sürecinde Gazze’deki kadar dehşetli, Gazze’deki kadar acı, insanlık dışı, vicdan dışı, Gazze’dekine benzer görüntüler oluşmamıştır. Netanyahu soykırım suçunda zalim Hitler’i çoktan geride bırakmıştır.
Umarız akıbetleri aynı olmaz. İnşallah er ya da geç uluslararası bağımsız bir yargının önüne çıkar, bütün yaptıklarıyla yüzleşir ve işlediği cinayetlerin, katliamların hesabını ahirete kalmadan bu dünyada verir.
İsrail bir yandan Gazze’de soykırım suçu işlerken diğer yandan Lübnan’a saldırdı, Suriye’ye saldırdı, Yemen’e saldırdı, buralarda sivilleri katletti. Batı Şeria’da her gün sivil yerleşim yerlerine saldırıyor, oralarda masumları öldürüyor, oraları adım adım işgal ediyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi İsrail, İran’daki bazı hedeflere saldırarak, İran içinde suikastlar düzenleyerek haydutluk sahasını biraz daha genişletti. Şunu en başta söylemek mecburiyetindeyim; İran’ın İsrail’in bu haydutluğu karşısında, bu devlet terörü karşısında kendisini savunması son derece doğal, meşru, hukuki bir haktır.
İran, hukuk tanımayan, kural tanımayan, ilkesi olmayan, şımarık, şımartılmış, gözü dönmüş bir ülke tarafından çok açık bir şekilde saldırıya uğramıştır. Üstelik bu saldırılar İran’ın nükleer müzakereleri devam ederken düzenlenmiştir. Kendisi nükleer silahlara sahip olan, üstelik nükleer çalışmalarında hiçbir uluslararası kuralı tanımayan İsrail, müzakerelerin bitmesini beklemeden, sonucu beklemeden tam olarak terör eylemi gerçekleştirmiştir. Bütün dünyanın, bütün insanlığın gözleri önünde yapılan bu saldırganlık karşısında ne yazık ki başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kurumlar ve devletler sessiz kalmakta, hatta bazıları maalesef bu haydutluğa alenen destek vermektedir. Gazze’de tam 625 gündür insanlığın utancı olan bir tablo yaşanırken sükut edenler, şimdi ateş hızla tüm bölgemize yayılırken yine derin bir sessizliğe bürünmüşlerdir.
Tekrar söylüyorum; bu saldırganlık, bu kural tanımazlık, bu devlet terörü ve haydutluk karşısında sessiz kalmak olan bitene özellikle rıza göstermektir. İsrail’in bu şımarıklığına destek verenler kadar sessiz kalanların da eline, alnına katledilen sivillerin, öldürülen bebeklerin, çocukların kanı sıçramıştır ve o kan lekesi o ellerden, o alınlardan asla temizlenmeyecektir.
Kaynak: Türkgün