Siyaset hiç bu kadar ucuzlamamıştı!
Siyaset hiç bu kadar ucuzlamamıştı!
Değerli okur,
En sonda söyleyeceğimizi yazının hemen başında söyleyelim..
Yani demem o ki:
CH(İ)P-SA+HDP/PKK Konsorsiyumunu oluşturan ögelerin önlenemez iktidar hırsı sonrasında; makyavelizm politik literatürümüze yeniden girdi!
***
Konuyu kısaca şöyle detaylandıralım..
Efendim, Türkiye şartlarında emeklilik yaşı gerçekten yüksek…
Kamuda devlet memuru olarak çalışıp, ardından emekli olan biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki:
Devlette çalışanlar için emeklilik yaşının yüksek olması pek sorun değil! Yani kamuda çalışma hayatı 65 yaşına kadar (kişi çok büyük bir suç işlemedikçe) garanti..
Peki ya özel sektörde?
Belirli bir kariyer sahipleriyle, arkasında siyasi destek olanlar ayrık; işte burası sıkıntılı…
Emekliliğim sonrası hem fabrikasında çeşitli dolap türü ürün imal eden hem de inşaat sektöründe malzeme alım satımı işiyle iştigal eden büyükçe bir firmada yöneticilik yapan biri olarak bu konuda da az-çok tecrübem var!
Gerek çalışacak bir iş bulamama, gerek çalışma hayatının/süresinin patronun 2 dudağının arasında olması, gerekse de belirli bir yaşın üstünde olanlara; çoğu zaman fiziki durumundan ötürü veya “yaşlısın” diye iş verilmemesi yüzünden ülkemiz insanı zor durumda…
Özel sektörde yaptığım çalışma süremde gördüm ki, 50 yaş üstü olup, emekliliği çeşitli nedenlerle haketmemiş bir çok kişi bahse konu firmaya, iş başvuruları esnasında; “tek sigortam yapılsın da, (bırakın asgari ücreti) bana ne maaş verirseniz verin” diyenler vardı.. Ve hatta “boğaz tokluğuna dahi razıyım” diyen birçok kişi müracaat ediyordu.. Çünkü, sigorta yapılırsa kişi çalışma prim süresi olan 25 seneyi doldurarak en azından emeklilik hakkı kazanacak. Yaş şartını da tamamladığında ise emekli maaşı alacak.. Beri taraftan kendisi ve ailesi sağlık konusunda güvenceye kavuşarak çok önemli bir husus halledilmiş olacak…
Burada özel bir parantez açayım.. Özel istek üzerine başladığım bu işe girerken, çalışanların mutlaka sigorta yapılmasını şart koşmuştum ve bu şartı mutlaka yerine getirerek, çalışanların sigortasını hemen yaptırıyordum..
Birde, işe girince firmanın amatörce yaptıkları işi devlette edindiğim tecrübemin sayesinde disiplinli bir sisteme ve kurallara oturtmuştum.
Bu şekilde özel sektörde çalışma hayatımız devam etti. Lakin bir süre sonra yani 2008’de ülkemizde yine bir kriz çıkıp, işten çıkarmalar başlayınca; firma sahibine dedim ki, “bu çalışma sistemini yetiştirdiğim gençler artık rahatlıkla yürütür. Üstelik benim emekli maaşım da var. Bir veya iki genci benim yüzümden işten çıkartma onların benden daha çok ihtiyacı var, bırakın çalışsınlar” diyerek işten ayrıldım..
***
Yazı konusuna tekrar dönecek olursak.. Bizim burada şu an itibariyle muhalefette olanlara eleştirimizin ana nedeni, kendilerinin de bu olumsuzlukta dönemsel payları oldukları halde;
“Emeklilikte Yaşa Takılanlar” konusunu, yani EYT’i arsızca istismar etmeleridir…
Örneğin, Anamuhalefet CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sanki şu beyanların sahibi hiç değilmiş gibi..
Mesela…
Tarih: 21.10. 1992 Kılıçdaroğlu, “Yaş yükselmezse bu kara delik büyür. Bu gidişle emeklilere para ödemem mümkün değil..”
Tarih: 14.05.1995 Kılıçdaroğlu, “100 trilyon (şimdiki 100 milyon) lira borcu olan SSK’yı ancak geç emeklilik kurtarır, şu durumda 60 yaş şart!”
Tarih: 29.01.1998 Kılıçdaroğlu, “Emekli sayısı her yıl %3,5 artıyor. Emeklilik yaşı 80’de olsa, SSK kurtulamaz. Ek önlemler alınmalı.”
Ve…
Tarih: 11.10.2018 “Emeklilerin hakkı gaspediliyor, emeklilik yaşının düşmesi gerek. Herkes sandıkta tepkisini koysun.”
Sanki bunları O hiç söylememiş veya Genel Müdürlüğü esnasında SSK’yı zarara uğratmamış; başta kendi yakınları olmak üzere kurumu birçok kişiyle doldurarak burayı adeta yandaş çiftliğine çevirmemiş gibi..
Tam bir tezat, tam bir, tezvirat, tam bir “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu..” halini sergilemiştir..
Hele hele..
Yüz binlerce kişiyi mağdur eden EYT yasasının hazırlayıcısı olup, dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak, bu kararın arkasında olduğunu savunan biri var.
Yani, siyasette gezmediği kapı bırakmayan bu şahıs, söz konusu emekli yaşını kademeli olarak arttıran kanun ile ilgili olarak, 29 Mart 2019 tarihinde: “38 yaşında emekli mi olur be? 43 yaşında emekli mi olur?” diyen kişi.. Ki, “Evet bu yasayı ben getirdim kardeşim.. Şerefle savunuyorum.. Doğru bir iş yaptım” diyen biri daha var. Ki, bu sözlerin sahibinin kim olduğunu elbette tahmin ettiniz..
İşte epinizin bildiği bu şahıs yukarıdaki beyanatından kısa bir süre önce yani, 05.02.2019’da törenle CHP’ye katılan Yaşar Okuyan’dan başka birisi değildir..!
Aynı Yaşar Okuyan, SSK Genel Müdürlüğü esnasındaki bazı usulsüzlüklerle ilgili olarak Kemal Kılıçdaroğlu için, Star Gazetesine 18.08.2010’da bir beyanat vererek “Rahşan affıyla kurtuldu” iddiasında bulunan kişidir!
Bu hatırlatmalar sonrası tekrar başa dönüyor ve soruyorum:
Ey ahali, bir kaset kumpasıyla Atatürk’ün kurduğu partinin başına çöken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve yancılarının makyavelist bir zihniyete sahip oldukları hususunda şimdi haksız mıyım?
Ve bir soru daha soruyorum, Türk devletinin, Türk milletinin hayrına bir tane olsun icraatı olmayan mevcut muhalefet partilerinin, toplumun kanayan bu yarasını tedavi edeceğini düşünüyor musunuz?
Ben hiç sanmam diyor, son söz olarak #EYT’lilerin yanında olduğumu belirtiyor, iktidarın halen 25 yıl olan çalışma süresi koşulunu korumasını.. Çalışanlar için diğer bir handikap olan emeklilik yaşının ise mutlaka makul bir seviyeye indirmesinin şart olduğunu hatırlatıyorum…
Yeni bir yazımızda buluşmak üzere esen kalınız!
Harun KILIÇ
ANKARA