PROBLEMLİ ÇOCUK YETİŞTİRME REHBERİ
Çocuk,Özgüven ve Sorumluluk
Çocuğu küçük yaşlardan itibaren hayata hazırlamak gerekir. Sorumluluk alabilen bir çocuk yetiştirmek isteyen aileler onun büyümesini beklemeden, küçüklüğünden itibaren çocuğa bazı küçük görevler vermeliler ki çocuk bazı şeyleri yapabildiğine, elinden bir işin geldiğine inansın. İlkokula başlayan çocuk sorumluluk almaya hazırdır. Bu çocuğa sorumluluk verilmezse çocuğun kendine duyduğu güven giderek zayıflamaya başlar. İlginç olan şu ki; küçükken çocuğuna hiçbir sorumluluk vermeyen bazı anne babalar, çocukları ileriki yaşlarda sorumluluk almayınca tepki gösteriyorlar. Oysa ki aile eğer o yaşa kadar çocuğa bazı sorumluluklar yükleyip inisiyatif vermediyse çocuğun birdenbire ayaklarının üzerinde durmayı başaramaması gayet doğaldır.
PROBLEMLİ ÇOCUK YETİŞTİRME REHBERİ:)))
Aşığıda sunmuş olduğum listede aslında bir anlamda günümzün proplemli cocuklarının nasıl yetiştiğini göstermektedir. siz siz olun sunduğum reçetenin tersinden bakın özgüveni olan bilincili çocuklarımız yetişsin.
1. Çocuğunuz hayatta yanlış yapmaz…..
Allah aşkına sizin çocuğunuzun hata yaptığı nerede görülmüş! Kesinlikle hata yapmaz, çünkü o sizin çocuğunuz. Hani olaki bir hata yaptı (misal yani, yapmaz da) yaptığı bu hatayı mutlaka başkalarına yükleyin. Aman ha çocuğunuza toz kondurmayın.
2. “Tamam tamam, bak dövdüm ben o taşı”
Yere düşünce falan mutlaka “Ay yavrum, bişey oldu mu çocuğum” falan diye etrafı da velveleye vererek koşa koşa yanına gidip onu yerden siz kaldırın. Aman deyim yere falan düşmesin, camdan yapılmış zaten çocuğunuz, kırılır falan, ondan sonra uğraşır durursunuz. Çocuğunuzu o kadar endişeli büyütün ki, 30 yaşına geldiğinde bile “Annemler şimdi beni merak eder, kaçiim ben” deyip saat sekizde yanınızda bitsin. Bir de yere falan düştüğünde mutlaka onun düşmesine sebep olan şeyi döver gibi yapın.
3. “Sen düşünme, ben senin yerine düşünürüm”
Düşüncesini ifade etmesine asla müsaade etmeyin. Ne gerek var canım! Onun düşüncesi olamaz ki, daha kaç yaşında ki hem!
4. “Bir tane de sen vursaydın”
Arkadaşlarıyla bir sorun yaşamışsa siz anne-baba olarak muhakkak müdahil olun, gerekirse komşunun çocuğunu dövün. Arkadaşıyla arasındaki sorunu onun çözmesine izin vermeyin, mutlaka siz çözün.
5. Ne yani, yaptığınız hatayı kabul mü edeceksiniz!
Siz yanlış yapmazsınız da hani olur da yaparsanız, yaptığınız yanlışı sakın ola ki kabul etmeyin. Anne babanın yanlış yaptığı nerede görülmüş. Böylece hatasını kabul etmeyen, hep üste çıkmak isteyen bir sosyal felaketin temellerini atmış olursunuz.
6. Çocuğunuzun kafasını karıştırmak için…
Anne ve baba farklı tavırlar takının; birinizin hayır dediğine diğeri mutlaka evet desin. Böylece çocuk birinizden nefret ederken her istediğini yapan kişiye de âşık olsun. Bir de mutlaka çocuğunuzun önünde sert tartışmalara girin ve oğlunuzun/kızınızın davranışlarıyla ilgili birbirinizi suçlayın. Ama bunu mutlaka çocuğunuzun önünde yapın.
7. “Enseye şaplak, popoya parmak” ilişkisi…
Aşırı arkadaş gibi olun ki çocuğunuz bir süre sonra sizi takmasın. Çocuğunuzla aranızda hiçbir şekilde sınıf olmasın, dozu mutlaka kaçırın. Çocuğunuz üzerinde zerre kadar otoriteniz olmamasının sırrı bu. Böylece 10 yıl kadar sonra “Babasının arabasını kaçıran ehliyetsiz çocuk iki kişinin ölümüne sebep oldu” gibi haberlerin başkahramanı olabilir çocuğunuz. Kızdınız mı, neden kızdınız ki? Siz onun arkadaşısınız.
8. Mutlaka aşağılayın, yerin dibine sokun…
Onu mutlaka ama mutlaka komşu ya da akraba çocuklarıyla karşılaştırın. Komşu çocuğunun ne kadar başarılı olduğunu, kendisinin ise neden bu kadar başarısız olduğunu söyleyip durun. En önemlisi de bunu periyodik aralıklarla yapın. Başarının sırrı çocuğunuzu başka çocuklarla karşılaştırmaktan, onu aşağılamaktan ve “Senden bi halt olmaz” demekten geçiyor.
9. Televizyon candır…
Başınızdan savmak, onun ortalıkta koşturmasını engellemek, misafir ağırlamak ya da komşuya çay içmeye gitmek için en ideal yöntem ona sınırsız televizyon izletmektir. Bunu mutlaka yapın. Televizyon izlemek, ayped oynamak gibi durumlar için sakın ola ki sınırlarınız olmasın. Çünkü gagasıyla, tüyleriyle, ayaklarıyla bir kuş çizen çocuğa sahip olmaktansa, m harfi şeklinde aşırı basite kaçan kuş çizen bir çocuğa sahip olmak daha tercih edilir. Televizyon yaratıcılığı öldürüyormuş. Hadi ordan!
10. Öğüt verin, sakın örnek olmaya çalışmayın…
Ona dürüst olmayı, yalan söylememeyi salık verirken siz tam tersini yapın. Mesela size telefon edip sizinle görüşmek istediğini söyleyen bir yakınınıza o an işiniz olduğuna ya da maalesef o anda şehirdışında olduğunuzu söyleyin. Aman dikkat! Bunu yaparken yanınızda mutlaka çocuğunuz da olsun. Bir de örnek olmayı falan aklınızın ucundan bile geçirmeyin. Mesela kitap okumayın ama ona kitap okumasını söyleyin. Televizyon izlemesine kızın, ama siz tüm akşamı TV karşısında aptal programları izleyerek geçirin. O da içeride “ders” çalışsın ve siz öyle zannedin
Uzm. Psk. Didem Danis