LUT KAVMİNİ HATIRLADINIZ MI? ONLAR DA SAPIKTI! HELAK OLDULAR
Ey iman edenler islamım diyerek hak yiyen sapıklık içinde olanlar ve hatta İHANET içinde olanlar LUT KAVMİNİ, NUH TUFANINI VE FİRAVUN’UN BAŞINA GELENLERİ UNUTTUNUZ MU? KORKARIM Kİ ÇOK YAKINDIR BİZE DE OLACAK BUNLAR… ÇÜNKÜ ŞARTLAR OLUŞMAYA BAŞALDI VE HER BELİRTİ MİLLETİMİZİN GÖZÜ ÖNÜNDE OLMAKTA….Küçücük erkek çocuklarını tecavüz edip ve bunu hafife alıp BİRKEREDEN BİRŞEY OLMAZ DİYE SAVUNAN SAPIK ZİHNİYETE LUT KAVMİNİ HATIRLATMAK İSTERİMDE ANLAR MISINIZ BİLMİYORUM…? Haram helale karışmış, hırsızlar savunulur olup plaketlerle ödüllendirilmiş, yolsuzluk yapanlar kahraman edilmiş, bebek katilleri sayın olmuş, teröristler kırmızı halılarla karşılanmış, gayri müslimlerin papazları kırmızı halılarla karşılanıp dost edinilmiş, ve onların duaları ile kaçak saray açılışı yapılmış. DEVLET MALI YANİ YETİM HAKKIYLA SERVETLERİNE SERVET KATILMIŞ. ÖRNEK Mİ “BENİM BİR EVLİLİK ALYANSIM VAR BİR GÜN ZENGİN OLMUŞ DERLERSE BİLİN Kİ, HARAM YEMİŞİMDİR” diyenler iyi bir önektir. Vesselam sözün özü lut kavmini bir okuyun nasıl taşlaştıklarını ve helak oluşlarının nedenlerini bir hatırlayın belki kalbiniz ürperirde kendinize gelirsiniz…
“Lut kavmi, özellikle lutîlikle, erkek erkeğe tatmin yolunu seçmekle meşhur olmuştur. Hz. Lut’un bütün ikazlarına rağmen bu işten vazgeçmemişlerdir.
Elçilerimiz, yakışıklı birer delikanlı suretinde Lut’un yanına gelince, onların melek olduğunu henüz bilmeyen Lut, kadınları bırakıp erkeklere yönelen sapık hemşerilerinin bu gençleri taciz edeceğinden korkarak, onlardan dolayı üzüntü ve endişeye kapıldı. Misafirlerini koruyacak gücü olmadığını görerek onlar yüzünden içi daraldı ve kendi kendine, “Bugün çok çetin bir gün olacak!” dedi.
Bu arada, şehre gelen yabancıların Lut’un evinde misafir olduğunu haber alan kavmi, sapık arzularının kamçılamasıyla, âdeta kudurmuş bir hâlde koşarak Lut’un kapısına dayandılar. Zaten öteden beri böyle çirkinlikler yapmayı âdet hâline getirmişlerdi.
Lut, “Ey kavmim!” dedi, “İşte kızlarım; onlarla evlenip meşru ve doğal yollarla arzularınızı tatmin etmeniz, sizin için erkeklere yönelmekten çok daha temizdir. Öyleyse, Allah’tan korkun da misafirlerime tacizde bulunarak beni rezil etmeyin! İçinizde aklı başında bir adam yok mu sizin?”
Buna karşılık onlar, “Sen de gayet iyi bilirsin ki, bizim senin kızlarında gözümüz yok. Çünkü kadınlarla ilgilenmiyoruz biz. Sen aslında bizim ne istediğimizi pekâlâ bilirsin!” dediler.
Bu azgın topluluk karşısında tamamen çaresiz kalan Lut, “Ah, keşke size karşı koyabilecek gücüm olsaydı yahut şerrinizden korunabileceğim sağlam bir kaleye sığınabilseydim!” dedi. Şehre sonradan yerleşen bir yabancı olduğu için, kendisini savunacak kabile desteğinden yoksundu. İşte, Lut Peygamber’in üzüntüsü doruk noktasına ulaşmıştı ki:
Sonunda melekler gerçek kimliklerini ortaya koyarak, “Ey Lut!” dediler, “Bizler Rabb’inin elçileriyiz. Artık korkmana, üzülmene gerek yok! Çünkü onlar senin kılına bile dokunamazlar! Zaten kısa bir zaman sonra hepsi helâk edilecektir! Bunun için, gecenin bir vaktinde ailenle birlikte şehri terk etmek üzere yola çık. İçinizden hiç kimse kâfirlerle birlikte olma özlemiyle geriye dönüp bakmasın! Ancak karın hariç; çünkü o, zalimlerin yanında kalmayı tercih edecek. Bu yüzden de, onların başına gelecek olan azap, onun da başına gelecek. Onların helâk edilme zamanı sabah vaktidir; sabah vakti de yakındır, değil mi?”
Ve nihayet Sodom şehri için helâk emrimiz gelince, Lut’u ve ailesini oradan çıkardık, sonra korkunç bir sarsıntıyla oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine, ateşte pişip sertleşmiş kızgın taşları sağanak sağanak yağdırdık.
O taşlar, öyle tesadüfen yağmadı onların başına. Aksine her bir taş, Rabb’inin katında işaretlenmiş ve zalimleri cezalandırmak için özellikle gönderilmişti. Ve siz ey insanlar! Kendinizi benzer bir felâketten uzak sanmayın! Zira bu tür cezalar, zalimlerden hiç de uzak değildir. Allah zaman zaman belâ ve musibetler göndererek insanları uyaracaktır. (Hud, 11/77-83; Kısa tefsirli Kur’an meali).
Bu ümmetin kavimlerinin bütün bütün helak olmaması, Hz. Muhammed (a.s.m)’in yaptığı ve kabul olmuş duasının bir sonucudur.”
ALINTI
KARACA Hasan