Dolar 34,6111
Euro 36,2608
Altın 2.918,91
BİST 9.659,96
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 11°C
Az Bulutlu
İstanbul
11°C
Az Bulutlu
Sal 11°C
Çar 12°C
Per 14°C
Cum 14°C

KOYUNLARI KIM KAYBETTI?

KOYUNLARI KIM KAYBETTI?
29/05/2013 14:27
A+
A-

Koyunları kim kaybetti?

Sayın başbakan grubunda konuşuyor. Türkiye’de kendinden başka hiç kimse bir işten anlamazmış, her yaptıkları doğru ve haklıymış, muhalefet liderlerine 5 koyun verseniz kaybedip gelirlermiş.

Bizim yaşadığımız Türkiye, bizim şahit olduğumuz gelişmeler, bizim sonucunu gördüğümüz gerçekler, ne yazık ki sayın başbakanı doğrulamıyor. İşten anlamak, koyunları kaybetmemek, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en zor ve karanlık dönemini yaşatmak mıdır? Güzel ülkemizi içeride İmralı canisi ve etrafındakilerin insaf ve inisiyatifine terk etmek, dışarıda BOP’a saplamak ve ağır bir kuşatma ile karşı karşıya bırakmak mıdır? Obama’nın sopayla ayar verdiği bir duruma düşmenin işten anlamayla izahını yapabilmek belki bir siyaset ustalığıdır, ama ülkeye bedeli çok ağır olmaktadır.

Ayak bağı

Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ve yaşadığı gerçekler, ne yazık ki sayın başbakanın söyledikleriyle örtüşmüyor. Gerçeğin ne olduğunu MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli’nin, grup toplantısında söyledikleri ortaya koyuyor. Şu tespite kim itiraz edebilir? “Hepiniz görüyorsunuz ki, ülkemizi kuşatan tehlikelerin çember ve çerçevesi bir hayli genişlemiştir. Bekamız, birliğimiz ve bütünlüğümüz yargılanmaktadır. Ülkemiz diliyle kalbi arasında uçurumlar olan iktidar zümresi tarafından yenilginin, yozlaşmanın ve yılgınlığın ortasına itilmektedir. Fildişi kulelerini mesken edinmiş AKP kontenjanlı elitler ve asalaklar nasırlaşmış hassasiyetleriyle, teslimiyetçi tutumlarıyla ve tavizkar özellikleriyle geleceğimizin önüne takoz koymakta, engel çıkarmaktadırlar. AKP şuursuzluk içinde patinaj yaparken, Türkiye’yi de yıkmanın arayışındadır.

Denge ve ölçüyü tamamen kaybeden hükümet, ülkemizi sancılı ve sıkıntılı bir türbülansa ite kalka getirmiştir. Her türlü kara ve karşı propagandaya rağmen, ülkemiz liyakatsiz, ehliyetsiz, kimliksiz ve şahsiyetsiz ellerde can çekişmekte, ömrü tüketilmektedir. Son zamanlarda yaşanan travma ve trajedilerin seyrine bakıldığında, Başbakan ve hükümetinin fiyasko, kof, düşkün ve aciz nitelikli politikalarının bizi ne hallere düşürdüğünü rahatlıkla görmemiz mümkündür.

Başbakan ve hükümeti Türkiye’nin önünü kesmiş, yürüyüşünü bozmuş, hayallerini heba etmiştir. Yaman çelişkiler, insafsız ve isabetsiz teşhisler, yüzeysel bakışlar, içi boş ham görüşler, milliyet ve millet inkârları ülkemizi korku filmlerini aratmayacak bir çalkantıya sokmuştur. Şurası açık bir gerçektir ki, Başbakan Erdoğan’ın çelişkileri, yanlışları, sürekli birbiriyle ters düşen beyanları ülkemizin ayak bağı haline gelmiştir.”

Sınır namustur

Gerçek budur ve AKP artık ülkemizin ayak bağı haline gelmiştir. Sayın Bahçeli’nin ortaya koyduğu ayrıntılar bunu çok net, daha acı biçimde belgeliyor: “Bilinmelidir ki, bir ülkenin sınırları, o ülkenin namusudur. Sınır emniyetini sağlamak, bir ülkenin bağımsızlığının, mevcudiyetinin ve egemenliğinin alâmetifarikaları arasındadır. Bugün Türkiye’de sınır güvenliği namına hiçbir şey kalmadığını her sağduyulu insanımız kabul ve tasdik edecektir. Gerçekten de sınırlarımız adeta delik deşik edilmiştir.

Silahlı PKK militanlarının sınırlarımızdan çıkıp çıkmadıkları esasen bilinmezken, Başbakan Erdoğan, ‘onlar girdikleri yoldan çıkmayı bilirler’ diyerek bu katillere adeta akıl hocalığı yapmakta ve danışmanlık hizmeti vermektedir. Suriyeli muhalif unsurlar, canları ne zaman isterse sınırlarımızdan girip çıkarken, Başbakan Erdoğan; ‘Suriye’deki muhalif güçler bu diktatörü indirecek’ diyerek var olan çatışmaların en keskin tarafı olduğunu net ifadelerle ortaya koymaktadır. Başbakan uyurken, istihbarat birimleri İmralı ve Kandil arasında mekik dokurken, cari faaliyetlerle oyalanırken, terör grupları ve yabancı istihbarat örgütleri sınır bölgelerimizde karargâh kurmuşlardır. Yakın zaman içinde önce Cilvegözü’nde, son olarak da Reyhanlı’da alçakça düzenlenen bombalı terör saldırılarının bilançosu bunlardan mütevellit ağır olmuştur. Bütün bu rezaletler yaşanırken Başbakan Erdoğan, olanları pişkinlikle izlemekte ve Türk milletine adeta Keloğlan masalları anlatmaktadır.”

Küresel proje avukatlığı

Bu gidişin sonu daha büyük kaos, başımıza açılacak yeni ve derin belalar ve yüksek çatışma riskidir. Türkiye kendi menfaatlerine, kendi şartlarına göre siyaset belirlemek yerine, AKP’nin saplandığı BOP’un hesaplarını öne almak zorunda kalıyor. Sayın Bahçeli bu duruma özellikle dikkat çekmiş ve çok hayati tavsiyelerde bulunmuştur: “Libya’ya yönelik NATO harekâtına baştan karşı çıkan, sonradan destek veren, Suriye’ye açıktan cephe alan Başbakan ve hükümeti başkent Ankara’nın politikalarını dışlayarak ABD’nin eteğine tutunmuştur. Esasında Türkiye’nin en büyük problemi özde budur. AKP, Türk milletinin ati ve baki çıkarlarını değil, küresel proje ve tasarımların avukatlığını yapmaktadır. Şayet böyle giderse, Başbakan yanlıştan dönmez ve hatalarını kabullenmezse, ülke ve millet olarak ağır bir bilançoyla karşılaşma riskimiz çok fazladır. Türkiye’nin bölgesel konumu, stratejik ve tarihi özellikleri daha çok uzlaştırıcı, yatıştırıcı ve barış yanlısı politika izlenmesini şart koşmaktadır. Yakın coğrafyalardaki iç savaş ve isyanlara doğrudan doğruya taraf olacak siyaset konsepti, dış politika önermesi önceden kestirilmesi mümkün olmayan bela ve badirelere neden olacaktır.”

AKP ile geçen 11 yılın özeti budur. Sayın başbakan “5 koyun güdemezler” derken, aslında kendilerini tarif ediyor. Zira, Cumhuriyet tarihinin en ağır sorunlarının yaşandığı ve yarın ne olacağını kimsenin kestiremediği bu tablo, bunun ispatıdır.

ORHAN KARATAŞ/ ORTADOĞU