Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Paz 21°C
Pts 23°C
Sal 24°C
Çar 22°C

Kılıçdaroğlu: Belediye başkanlarımız tarihe geçti

Kemal Kılıçdaroğlu, bu cennet gibi vatanda kavga edilmemesi, bir çocuğun bile yatağa aç girmemesi, diğer canlıların da hakkı hukuku olduğu için, haksız yere hapislerde çürüyenler, kalemini satmadan özgürce yazan gazeteciler için “Adalet Yürüyüşü”nü gerçekleştirdiklerini söyledi. Bu yürüyüşün ilk adımları olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceklerini, kendilerinin bu mücadeleyi sürdürmek gibi tarihsel bir görevleri bulunduğunu ifade etti.

Kılıçdaroğlu: Belediye başkanlarımız tarihe geçti
16/06/2020 21:19
A+
A-

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: Belediye başkanlarımız tarihe geçti


CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “(CHP’li belediyelerin çalışmaları) Belediye başkanlarımız bu süreç içinde bütün engellere rağmen tarih yazan belediye başkanları olarak tarihe geçtiler.” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, kendisinin başlattığı Adalet Yürüyüşü’nün 3. yılına girildiğine işaret etti.

Kemal Kılıçdaroğlu, bu cennet gibi vatanda kavga edilmemesi, bir çocuğun bile yatağa aç girmemesi, diğer canlıların da hakkı hukuku olduğu için, haksız yere hapislerde çürüyenler, kalemini satmadan özgürce yazan gazeteciler için “Adalet Yürüyüşü”nü gerçekleştirdiklerini söyledi. Bu yürüyüşün ilk adımları olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceklerini, kendilerinin bu mücadeleyi sürdürmek gibi tarihsel bir görevleri bulunduğunu ifade etti.

“Bir rant kavgasıdır gidiyor”
Kemal Kılıçdaroğlu, Bingöl’deki depremde hayatını kaybeden vatandaşın ailesini arayarak başsağlığı dileklerini ilettiğini aktararak bu olayların bir daha yaşanmaması temennisinde bulundu.

Marmara depreminden bu yana 18 yıldır iktidarda olanların bu yönde bir şey yapmadıklarını savunan Kılıçdaroğlu, “İstanbul hala depremde en büyük riski taşıyan kent olarak duruyor. Sormayacak mıyız, 18 yıldır hala bir ders almadınız mı? Hala olduğu yerde çöken binalar var. Devleti nasıl yönetiyorsunuz? Nasıl bir devlet yönetimi anlayışınız var? Anlamakta zorlanıyorum.” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, AK Parti’ye en çok oy çıkan yerlerin deprem riskinin en yüksek olduğu yerler olduğuna dikkati çekerek “Ellerini kollarını bile doğru düzgün oynatmış değiller. Önlem almış değiller. Bir rant kavgasıdır gidiyor. Rahmetli Ecevit’in toplanma alanlarını bile imara açtılar. Gözünüz doysun. Nedir bu hırs?” şeklinde konuştu.

“Belediye başkanlarımız çok iyi çalıştılar”
Kılıçdaroğlu, Kovid-19 pandemisiyle mücadele sürecinde emeği geçen aile hekimlerine teşekkür etti, söz konusu meslek mensuplarının sorunlarını ve çözümünü bildiğini söyledi.

Bu süreçte CHP’li belediye başkanlarına teşekkür eden Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Her bir belediyemiz, en küçüğünden en büyüğüne kadar, hepsi birer tarih yazdılar. Günün 24 saati, özveriyle çalıştılar. Yasak getirdiler görev yapmasınlar diye, paralarına el koydular. ‘Asla sitem etmeyeceksiniz. Onlar engel çıkaracak, siz engeli atlamasını bileceksiniz.’ dedim. Bizim belediye başkanlarımız çok iyi çalıştılar, görev yaptılar.”

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, CHP’li belediyelerin pandemi sürecindeki çalışmalarına ilişkin de şu bilgileri paylaştı:

“12 Haziran itibarıyla 5 milyon 702 bin 723 aileye ayni yardım yapıldı. Asla bunun reklamı yapılmadı, kişinin yoksulluğu teşhir edilmedi. Bizi üzen, esnafın bile yardım paketine muhtaç hale gelmesiydi. 285 bin 390 aileye nakdi yardım yapıldı, 254 bin 27 hanenin suyu açıldı, belediyelere ait 21 bin 147 işyerinin kiraları ertelendi, 146 bin 669 yaşlı ve engelliye kişiye evde bakım hizmeti verilmeye devam ediliyor, 43 milyon 384 bin 714 litre dezenfektan dağıtımı yapıldı, 9 bin 114 sağlık çalışanı evine gidemediği için bedelini ödeyerek otellerde kaldılar, 2 milyon 222 bin 998 bina ve işyerinde dezenfekte işlemi yapıldı.”

Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarıyla uyumlu ve güzel bir çalışma yürüttüklerini kaydederek “Karşılaştıkları engelleri, bazen bir araya geliyorlar nasıl aşacakları konusunda ortak politika oluşturuyorlar, Genel Merkezle görüşüyorlar ve gerekeni yapıyorlar. Belediye başkanlarımız bu süreç içinde bütün engellere rağmen tarih yazan belediye başkanları olarak tarihe geçtiler.” diye konuştu.

Demirtaş’ın eşine yapılan yorumlara tepki
Kılıçdaroğlu, bir süre önce gözaltına alınan ve çıkarıldığı mahkemece tutuklanan OdaTV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız ile adli kontrol şartıyla serbest bırakılan TELE1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel’in durumuna değindi.

Adaletin peşinde koşan gruplardan birinin unvanının da “gazeteci” olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, medya özgürlüğünün dünyada kabul edildiğini söyledi. Haber peşinde koşan gazetecinin önüne engel çıkarılmamasıyla ilgili düzenlemeler yapıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, anayasada, “Basın hürdür, sansür edilemez. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.” dendiğini ancak bugünün Türkiyesi’nde tam tersi durumun söz konusu olduğunu, haber alma hürriyetini kısıtlayacak önlemlerin alındığını iddia etti.

Yıldız ve Dükel’in gözaltında 4 gün bekletildikten sonra ifadelerinin alındığını ve birinin tutuklandığını anımsatan Kılıçdaroğlu, Yıldız’ın, devlet için gizli kalması gereken haberleri yaptığı iddiasıyla muamele gördüğünü ancak onun yazılarının internette zaten yer aldığını belirtti.

Kılıçdaroğlu, “bütün dünyanın bildiği şeyleri Türk vatandaşlarının bilmesinin neresinin yanlış olduğunu” sorarak, “Türkiye’de vatandaş bilmesin, biz bilmeyelim. Niçin? Saray rahatsız oluyormuş. Olsun efendim.” diye konuştu.

Selahattin Demirtaş’ın tutuklu olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, AİHM kararının da uygulanmadığını savundu. Kılıçdaroğlu, “Hemen yeni bir kumpas kurdular, aynı dosyadan ikinci bir suç oluşturdular, hemen ceza verdiler ve içeri attılar. Ne adaleti? Firavun’un adaletiyse bu Firavun’un adaleti, Allah’ın adaleti değil.” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, sosyal medya üzerinden Demirtaş’ın eşi hakkında yapılan yorumları da eleştirerek, “Selahattin Bey’in saygıdeğer eşine olmadık hakaretlerde bulundular. Siz insan mısınız? Bir anneye bunlar yapılır mı, bunlar söylenir mi? Gözaltına almışlar hakaret edeni ve serbest bırakmışlar. Bir de madalya taksaydınız bari. Caddelerde öyle gezseydi bari.” değerlendirmesinde bulundu.

Kadına yönelik şiddet
Kadına yönelik şiddetin de arttığını savunan Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanlığı verilerine göre, 2012-2018’de 510 bin 114 kadın için koruma kararı verildiğini dile getirdi.

Giderek büyüyen yoksulluk, açlık, sefaletin kadına yönelik şiddetin nedeni olup olmadığını soran Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Çocuğuna ekmek bulmak için konteynerleri gezip sırayla ‘Acaba burada yiyecek bulabilir miyim, ekmek kırıntısı bulabilir miyim’ diyen kadının sefaletini bunlar düşünüyorlar mı acaba? Özellikle AK Parti’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum. Senin de burada bir sorumluluğun yok mu? Sen de artık ‘Bu sefalete dur deme zamanı geldi.’ demeyecek misin kardeşim? Sevgili peygamberimiz, cenneti annelerin ayakları altında görüyor. Bu kadar yüceltilen kadına sen nasıl olur da sokağın ortasında, evde, caddede, tarlada, elinde bıçak, saldırırsın. Bir kişi insanlıktan çıktığı zaman kontrol etmek çok zordur. Bütün kadınlara da sesleniyorum, evinizde huzur yoksa sebebi Saray sosyetesidir. Tencereniz kaynamıyorsa, çoçuğunu aç yatırıyorsan sebebi Saray sosyetesidir. Bu kadar açık, bu kadar net söylüyorum.”

Kılıçdaroğlu, memleketi bu hale getirenlerin 18 yıldır iktidarda bulunanlar olduğunu öne sürerek, “Haber yaptı at içeri, itiraz etti hemen alın içeri. Baskı rejimi. 20 Temmuz sivil darbesinin doğal sonuçları bunlar. Ama bunları aşacağız, asla karamsar değiliz. Bu mücadeleyi adalet için yapacağız.” dedi.

Devlette adalet ve liyakat
Adalet ve liyakatın kardeş kavramlar olduğunu, bir yerde adalet varsa liyakatın da olacağını belirten Kılıçdaroğlu, her işin ehline verilmesi gerektiğini anlattı.

Kılıçdaroğlu, devletin de bir “arpalık” gibi düşünülemeyeceğini ifade ederek, “Çikolata kutusunda rüşvet alan adamı büyükelçi tayin ederseniz, gittiği ülkedeki halk ‘Bu rüşvetçiyi buraya gönderen kişi de aynı meşreptendir.’ diye düşünür.” görüşünü savundu.

“Hırsıza destek veren adam kimdir? Hırsızdır.” diyen Kılıçdaroğlu, liyakatın olduğu yerde devletin zenginleşme, talan, soyma aracı olarak görülemeyeceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ancak adalet ve liyakatın tamamen yok edildiğini savundu.

“AK Parti’li Emre Cemil Ayvalı’nın FETÖ ile olan ilişkilerini bir televizyon programında itiraf ettiğini” öne süren Kılıçdaroğlu, Ayvalı’nın “Efendim müsteşar olmak için 12 yıl beklemek gerekiyor. Nasıl olur? Bu nedenle biz FETÖ ile iş birliği yaptık. Kemalistleri devirmek için.” dediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Bunu itiraf ediyor, bunu söylüyor. Bu kardeşime, Emre Cemil Ayvalı kardeşime yürekten teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

FETÖ ile iltisaklı olduğu gerekçesiyle cezaevine konulan Harp Okulu öğrencilerinin de suçu bulunmadığını savunan Kılıçdaroğlu, onların, komutanlarının emri üzerine dışarı çıktıklarını öne sürdü. “Peki bir savcı harekete geçti mi? Hiçbirisi geçemez. Sarayın korkusu…” diyen Kılıçdaroğlu, tarihin bunları not edeceğini söyledi.

Eski güreşçi Yerlikaya’nın banka yönetim kuruluna atanması
Eski milli güreşçi Hamza Yerlikaya’nın bir bankanın yönetim kuruluna atanmasını da isim vermeden eleştiren Kılıçdaroğlu, “Eski güreşçi arkadaşımız da bir bankanın yönetim kuruluna atandı. Dünya şampiyonu, hepimizin saygı duyduğu, alkışladığı, gurur duyduğu bir kişi. Başarı elde ettiğinde göndere Türk bayrağını çeken bir kişi. Peki banka yönetiminde ne işi var?” diye sordu.

Sporla ilgili birinin Spor Genel Müdürlüğünde olabileceğini, spordan sorumlu bakan olabileceğini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Siz alıyorsunuz bir kişiyi bankanın yönetimine atıyorsunuz. Yahu bankanın ‘b’sini bilmiyor. Spor Genel Müdürlüğünde önemli bir yer, spor bakanı eyvallah. İtirazım yok. Değerli, ödül almış, Türkiye’nin bayrağını göndere çekmiş bir kişi, hiç itirazım yok. Ama kardeşim bankayla ne ilgisi var. Benim bu kardeşimden istirhamım var. Elde ettiğin başarıları gölgelemek istemiyorsan o koltuğa oturmayacaksın kardeşim. Sporla ilgili pek çok yerde yönetim kurulu üyeliği olabilir. Paran yetmiyorsa tamam. Paran yetmiyorsa kampanya açalım. Biz CHP olarak kampanya açalım. Ama devlet dediğimiz bir kurumun bu kadar yıpranması doğru değil, ahlaki de değil. AK Parti’nin içinde veya AK Parti’ye oy veren doğru dürüst bankacı yok mu? Dünya kadar var. Finansçı yok mu, dünya kadar var. Onlardan ata. Bankalara öyle adamları atadılarki ATM’den para çekmesini bilmiyor adam ama bankanın yönetim kurulunda görevli, bankacılıkla hiç ilgisi yok. Devleti arpalık olarak kullanmayacaksınız, yazıktır, günahtır. Kul hakkı denen bir kavram var. Yüce Rabb’imiz diyor ki ‘Her türlü günahla gel affederim ama kul hakkı ile gelme.’ Kul hakkı yiyorsunuz, fakirin fukaranın parasını yiyorsunuz.”

Bunları söylemesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, yaşanan adaletsizliği her yerde anlatacağını dile getirdi.

Kılıçdaroğlu, Kovid-19 salgını sürecinde ücretsiz maske verilmezken CHP’li bütün belediyelerin maskeyi bedava dağıttığını ancak buna da engel olunduğunu savundu.

İktidarın milyarlarca lirayı istediği gibi kullandığını, hiç kimseye hesap vermediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, siyasette vatandaşa hesap vermenin en onurlu görev olduğunu söyledi.

İktidarın tefecilere çalıştığını, alınan verginin büyük bir kısmının tefecilere gittiğini, ilk 5 ayda tefecilere 65 milyar lira ödendiğini öne süren Kılıçdaroğlu, “Diyor ya İslami esaslara göre ekonomiyi yönetmemiz gerekiyor. Tefecilere hizmet eden bir adam, ne zamandan beri İslami esasları düşünmeye başladı.” ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, 2018’de kilosu 9 liradan alınan gülün, 2020’de 5 liraya düşmesini eleştirerek, Gülbirlik’in neden taban fiyat açıklamadığını sordu. Kılıçdaroğlu, gül üreticisi perişanken Bulgaristan’dan gül ithal edildiğini söyledi.

Türkiye’nin ithal hayvan getirdiğini, ithal samanla beslediğini belirten Kılıçdaroğlu, çay üreticisinin beklediğini ancak İran’dan çay getirildiğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, “Çiftçinin de oturup bir düşünmesi lazım artık. Sarayı artık çiftçinin beslememesi lazım. Kendi çoluk çocuğu var, önce onlara bir baksın. Çoluk çocuğun rızkına baksın, oyunu verecekse de çoluk çocuğunun rızkını bakıp ona göre oy versin. Çocuğunun ağzındaki lokmayı alıp da birilerine verene oy vermesin.” şeklinde konuştu.

“Türkiye, şimdi net ithalatçı konumda tarımda”
AK Parti döneminde 682 bin 265 kişinin tarımdan çekildiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, bu kişilerin tarım sigortasından çıktığını söyledi.

Tarımdan çıkan illerin, AK Parti’ye en çok oy veren iller olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, “Konya’da 43 bin 21, Balıkesir’de 40 bin 54, Kahramanmaraş’ta 26 bin 404, Manisa’da 21 bin 661, Kütahya’da 21 bin 312, Erzurum’da 20 bin 262, Sivas’ta 19 bin 361 kişi, ‘Biz tarımı bıraktık geçinemiyoruz’ diyorlar. AK Parti’nin size armağanıdır, bu iller için söylüyorum. Bir dönem Orta Doğu’yu besleyen Türkiye, şimdi net ithalatçı konumda tarımda.” diye konuştu.

“Sen doğru dur”
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“FETÖ ile iş birliğini itiraf eden zat, bir de kitap yazmış. Kitabı da ‘Yönünü şaşıran ok’. Bizi suçluyor, ‘Kılıçdaroğlu FETÖ’cü’ diye. Allah büyük, kalktı FETÖ ile iş birliği yaptığını 83 milyonun önünde itiraf etti. Rahmetli babam derdi ki ‘Oğlum sen doğru dur, eğri belasını bulur’ diye… Buluyor.

Devlet resmen soyuluyor, resmen yandaşlara devletin bütün imkanları peşkeş çekiliyor. Tevfik Fikret’in şiiri var ya, ‘Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin. Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin.’ Yemezseniz namertsiniz ama sizi götürmek de bizim boynumuzun borcudur.”

“Emeklilikte yaşa takılanları unutmadık”
Kılıçdaroğlu, emeklilikte yaşa takılanları unutmadıklarını, sonuna kadar onların haklarını savunacaklarını söyledi.

İşçilere kumpas kurulduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Neydi kumpas; ne kadar çok çalışır ne kadar çok prim ödersen o kadar az emekli aylığı alacaksın. Kumpas bu, dünyada böyle bir örnek yok.” dedi.

Üniversite sınavının öne çekilmesini eleştiren Kılıçdaroğlu, Bilim Kurulunun görüşünün alınmadığını, otellerin nasıl doldurulacağının hesabının yapıldığını savundu.

CHP’li belediye başkanlarından, sınavın gürültülü ortamda yapılmamasını sağlamaya özen göstermelerini isteyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Mutlaka orada bir aracınız olsun, içinde maskeler olsun. Bedava vereceksiniz. Olur ya birisi maskesini düşürebilir, unutabilir herhangi bir nedenle. Maskesini vereceksiniz. Mutlaka dezenfektanı sağlayacaksınız, her çocuğumuz gayet güzel bir ortamda o sınava girecek, mutlaka su bulunduracaksınız orada, su ve kalem. Bunu yaparken hükümete de sormak lazım, bu çocuklarımızın sağlığı hangi koşullarda güvence altına alındı? Diyelim ki birisi Kovid-19 dolayısıyla virüse yakalanmış, bu çocuğun da sınava girmesi lazım. Bunun hakkını nasıl koruyacaksınız? Kovid-19 var, fakat farkında değil. Bununla ilgili bir şey yapacak mısınız? Bunları bilmiyoruz ama önümüzdeki süreçte bunları göreceğiz.”

“Baskıcı bir yönetimde hak aramanın bir bedeli vardır”
Kovid-19 salgınının yarattığı travma dolayısıyla dünya ve Türkiye’yi kıyasladığını belirten Kılıçdaroğlu, en gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerin sosyal devlet olmanın gereğini yaptığını vurguladı.

Dünyanın sosyal devletin mantığıyla hareket ettiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin ise sosyal devlet gibi değil bir aile, hanedan devleti gibi davrandığını ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, bütün ülkelerde en büyük fedakarlığı devletin yaptığını, Türkiye’de ise taksi şoförü, berber, kuaför, çiftçi, işçi, emekli, sanayicinin fedakarlık yaptığını kaydetti.

Kılıçdaroğlu, “Bizde devlet hiç fedakarlık yapmadı. ‘İstiyorsan, git borç al’ dedi. Bir de üstüne üstlük döndü onlara, ‘bana para verir misin’ dedi. IBAN numarası verdi.” değerlendirmesinde bulundu.

Devletin, sosyal olmaktan, vatandaşa hizmet etmekten çıktığını ileri süren Kılıçdaroğlu, vatandaşın devleti değil, devleti yönetenleri suçlaması gerektiğini belirtti.

15 Temmuz şehitleri ve gazileri için toplanan paraların nerede olduğunu soran Kılıçdaroğlu, şehit yakını ve gazilerin eylem yaparak haklarını aradığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Baskıcı bir yönetimde hak aramanın bir bedeli vardır. Demokrasilerde hak aramanın bir bedeli yoktur. 20 Temmuz sivil darbesinden sonra hak aramanın maliyeti vardır. Hak mı arıyorsunuz? Hemen hapse, polis copu.” değerlendirmesini yaptı.

Antalya’da 500 bin liralık rüşvet olayının yaşandığını, bu konuda daha önce AK Partililere, bu defa MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye seslendiğini belirten Kılıçdaroğlu, Bahçeli’nin rüşvet konusunda çok hassas olduğunu dile getirdi. Kılıçdaroğlu, “Eğer kul hakkı yemiyorsanız, sizde vicdan, ahlak, bir ufacık toplu iğne ucu kadar Allah korkusu varsa bu 500 bin lira parayı, rüşveti kim aldı? Hiç kimsede tık yok.” dedi.

“Milletin vekilini millet seçerse uzlaşma kültürü gelişecektir”
Seçim sistemi üzerinde çalışıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Açık, net yüzde 10 seçim barajını kaldıralım. Darbecilerin getirdiği kanunu değiştirelim, demokratik bir seçim olsun. Yüzde 1 oy alan siyasi partinin en azından genel başkanı Meclis’e gelsin, konuşsun. Milletin kürsüsü değil mi? Yüzde 1 oy almamış mı? Yüzde 1 vatandaşımızın siyasi tercihi önemli değil mi? Önemli. Gelsin milletin, Meclis’in kürsüsüne çıksın, bunları yapsın ve milletin vekilini liderler değil, milletin vekilini millet seçsin. Milletin vekilini millet seçerse ne olur? Lider vesayeti biter. Kimse gidip liderin önünde ‘Aman beni milletvekili adayı yapar mısın’ demez. Herkes doğrudan doğruya seçmene gider. Sandık konur, vatandaş istiyorsa onu milletvekili adayı olarak belirler. TBMM, gerçek anlamda vesayetten kurtulur.

AK Parti grubuna bakıyoruz, hepsi lidere bakıyorlar Erdoğan’a. İsyan ettiklerini biliyorum, haksızlığa tahammül edemediklerini de biliyorum. Özel görüşmelerde bunların tamamı anlatılıyor ama korkuyor. ‘Ya bir daha beni listeye almazsa.’ Dolayısıyla parlamentoda milletin iradesi gerçek anlamda ortaya çıkmıyor. Eğer bu gerçekleşirse yani milletin vekilini millet seçerse uzlaşma kültürü de gelişecektir. Partiler arasında uzlaşma olacaktır. Lider vesayeti bitmiştir. Partiler otururlar, konuşurlar ona göre ülkenin vatandaşının çıkarı neyse onun için mücadele ederler ve güçler ayrılığı ilkesi gerçek anlamda hayata geçmiş olur. Parlemento bir güç olarak ortaya çıkar ve yürütme organını denetler. Böyle bir ortam çıkacaktır ve yürütme organı gerçek anlamda TBMM’ye hesap verir konuma gelecektir yanlış varsa alacaktır hesabını soracaktır.”

Bu arada Kılıçdaroğlu, “adalet yürüyüşünün” yıl dönümü dolayısıyla salona “adalet” yazılı maskeyle geldi. Salonda da “adalet” yazılı maske dağıtıldı.

Grup toplantısı öncesi Kılıçdaroğlu’nun 3 yıl önce Ankara’dan İstanbul’a yaptığı “adalet yürüyüşünden” kesitler sinevizyona yansıtıldı.

Kılıçdaroğlu, grup toplantısı sonrası muhalefet kulisindeki 10 aylık Ece Elif isimli bebeği sevdi.

Kaynak: AA