İP KOPTU PRANGALAR KIRILIYOR
söz konusu ülke, millet ve devlet çıkarları olduğunda, siyasi partiler her zaman ikincil durumda olmalıdır kavramına öncelik tanıdığımızı bir türlü idrak etmek istemeyenler bugün bu gerçeği fark etmişler.
İP KOPTU PRANGALAR KIRILIYOR
Bulunduğumuz açıklamalar, siyasi parti rekabeti sanılmıştı.
Oysa ki, söz konusu ülke, millet ve devlet çıkarları olduğunda, siyasi partiler her zaman ikincil durumda olmalıdır kavramına öncelik tanıdığımızı bir türlü idrak etmek istemeyenler bugün bu gerçeği fark etmişler.
Geçtiğimiz hafta İP Genel Başkanı Meral Akşener’in sağ kolu olarak tanınan İP Antalya Milletvekili Tüba Vural Çokal’ın zehir zemberek istifa mektubu sonrasında, hem görevlerinden hem de partiden istifa etmesi skandalı henüz soğumamışken, bugün de İP Balıkesir Milletvekili İsmail Ok’un istifası ve istifasında özellikle Soros Vakıfları konusundaki açıklamaları, İP için filmin sonu mahiyetinde oldu.
İP seçmeni olduğu görüntüsü vererek, AK Parti’ye ve özellikle de aşırı derecede MHP’ye saldıran kişilerin provokatör olduklarını, Türkçü maskesi ardından trollük yapan Fetullahçılar ve devletçilik karşıtı küreselci liberaller olduklarını, bu kişilere yönelik kullandığım “Soros’un Türkçüleri” tabirinin durup dururken uydurulmuş bir sıfat olmadığını, umarım ki tüm parti seçmenleri de artık görebiliyorlardır.
Yalnızca Türkiye’de değil, tüm diğer ülkelerde küresel bir değişim söz konusu. Bu değişimin nedeninin de, küresel elit diye tanımladığımız Avrupa monarşilerinin deşifre olmaya başlaması, yaşadığımız gezegendeki dini ve milli farklılıkları araç olarak kullanarak milletleri birbirine kırdırmak misyonu üzerinden hegemonyalarını devam ettirmeye çalışan küçük çapta ama büyük sermayelere sahip bir azınlığın, ülkelerin ve milletlerin çıkarlarına öncelik tanıyan zihniyete karşı savaş açtıklarını aktarmaya çalışıyorduk.
Bu uğurda, hedef aldıkları devletçilik zihniyetini yıkabilmek için, kendileri için çalışacak, farklı ülkelerden seçtikleri köstebeklere inanılmaması, çünkü köstebeklerin halkı yanıltmak ve halkın devlete olan desteğini azaltmak için halkçı görüntüsündeki siyasi partiler ile devreye girdiklerini dikkatlere getirmeye çalışıyorduk ki, çoğu kişi bu hususu siyasi parti rekabeti olarak algılama hatasına düştü.
Küresel sömürge sistemine çalıştıklarını ifade ettiğimiz kişilere ve kurumlara yönelik uyarılarımız, maalesef partizanlık olarak algılandı.
Şimdi ise amacımız; bakın görüyor musunuz biz haklı çıktık siz yanıldınız gibisinden bir böbürlenme veya maç kazanmış taraftarın, maç kaybeden taraftara karşı üstünlük amaçlı bir gövde gösterisi değil.
I. ve II. Dünya Savaşlarını organize eden ve sonrasında kaoslara neden olanların, III. bir kaos girişimini engellemek amacıyla verdiğimiz uğraştır.
Bu uğraşı kazanan taraf bizler olduğumuz taktirde, sizlerin gelecek nesilleri, insanca yaşabilecek bir atmosferde doğacaklar, bizlerin yaşadıkları zorlukları çekmeyecek adil bir yaşam standartı yakalayacaklardır.
Günümüz koşullarında siyasi parti tercihlerini kullanırken, ayrıcalıklı azınlıklar ve onların tayin ettiği oligarklar tarafından mı yoksa, eşitlikçi devlet yapılanmasını tercih eden zihniyetler tarafından mı ülkelerin yönetilmesi gerektiği muhakemesini yaparak, tercihlerinizi değerlendirmelisiniz.
Yani;
Gelecek nesillerinizi, kar amaçlı politikalardan başka hiç bir insanı değere sahip olmayan, kendilerini adeta tanrısallaştırarak özel statüye koyan ultra zengin küresel aileler ile onların atadığı oligarkların ve siyasilerin insafına mı terk etmeyi, yoksa kendi coğrafyasında yaşayan insanların eğitimini, öğrenimini, geçimini ve emekliliğini garantiya almakla yükümlü devlet yapılanmalarını mı destekleyeceğinize karar verecek olanlar sizlersiniz.
Hatalı seçimde bulunmak, erdemli insanlar için tecrübe sahibi olmak demekken, bulunulan seçimin hatalı olduğunun sağlaması yapılmış, yaşanmış örnekleri ile sabit olunmuş yanılgılarda ısrarcılıkta bulunmak, mantık temelli bilimsel bir siyasi tavır değil, ego sorununun doğurduğu psikolojik bir buhran olarak açıklanabilir demek, sanırım ki yanlış bir tanımlama olmaz.
Eğer ki gerçekten gelecek insan nesli için duyarlılık göstereceksek, söz konusu siyaset bilimi olduğu zaman duygusal değil, mantıksal olmak zorundayız.
O nedenledir ki; siyasi parti seçimlerinde dikkat edilmesi gereken temel unsur, siyasilerin eşitlikçi devlet yönetimlerine mi yoksa küreselci azınlık yönetimlerine mi sıcak baktıkları detayını incelemek, seçim öncesi bulundukları söylemlerden ziyade, güçlerini küresel şirketlerden, bankalardan ve vakıflardan mı yoksa halktan mı aldıklarına maksimum önem vermek zorundayızdır.
Eğer ki prangaya vurulmuş bir yaşam arzulamıyorsak…
Guşan Yediç