Herşey çok güzel olacak (mı)?
“Her şey çok güzel olacak” masalının nereden çıktığını çok merak ediyorum. Halbuki hayat hiç de öyle değil. Her şey maalesef hep çok güzel olmuyor. Bazen işler ters gidiyor. Bazen düşüyoruz. Öyle kötü düşüyoruzki bazen hemen kalkıp toparlanamıyoruz. Düştüğümüz yerde durmak, o anı hazmetmeye ne nasıl olduyu anlamaya çalışıyoruz. Elimizden tutsalar bile biz istemedikçe, biz idrak etmedikçe sebepleri kalkamıyoruz. Yardım alamıyoruz. Yardım etmek isteyene de garip gözlerle bakıyoruz. Hazır değiliz belkide neden zorluyorlar düşüncesine kapılıyoruz…
“Her şey çok güzel olacak” masalını, “her şey çok güzel olmayacak, ama ben hep senin yanında olacağım” ile değiştirebilmeliyiz. Çünkü önemli olan “masal” kısmı değil, önemli olan “yanında” olmak, “yanında” olunması.
İnsanları da olayları da olurlarına bırakmak lazım biraz. Kimse bize “kurtarıcı” rolünü vermedi. Kimse bizden aslında yardım istemiyor. Sevdiğin, değer verdiğin insanların düşüşlerini izlemek zor. Karanlığa doğru ilerlediklerini görüp seyretmek çok zor. Ama bizim elimizden bir şey gelmez. Herkesin kendi hayatı. Herkesin kendi zamanlaması. O hayatlara ve o zamanlamalara da saygı duymak lazım. Sarılmak, beraber beklemek lazım… Zamanın geçmesini, yaraların iyileşmesini ve bizi götürdüğü yeri görmek lazım. Ve tüm bunlar için yine “an”ı yaşamayı öğrenmemiz lazım. Düşen de olsak, düşeni izleyen de olsak aslında her şey yine “o an”da gizli. Öğrendiğimiz an, büyüdüğümüz an, bir adım daha attığımız an, işte o “an”. Neden niçinlerle sorgulamak yerine olayları sevgiyle sarılmalıyız sevdiklerimize. Bu dünyada sevgiyle aşılmayacak engel yok…