GÜL: KARŞILIKSIZ KALIRSA HERKES BU YOLA BAŞVURUR, CAYDIRICILIK OLMAZ
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suriye’ye olası bir askeri müdahaleye ilişkin, “Siyasi bir strateji ortaya koymadan, herhangi bir askeri müdahalenin de netice alacağına inanmam. Önce siyasi çerçevenin ve siyasi stratejinin, politik stratejinin ortaya konması gerekir ki ancak öyle alınsın. Ama yine de diyorum; bu kadar katliam ve bir insanlık suçu olan kimyasal silahlar kullanıldıktan sonra bunların karşılıksız kalması da kesinlikle düşünülemez” dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla Çankaya Köşkü’nde verdiği resepsiyonda basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin açıklamalarının hatırlatılması, bir müdahale bekleyip beklemediğinin ve uluslararası birlikteliğin nasıl sağlanacağının sorulması üzerine Gül, Türkiye’nin önceliğinin milli menfaatler olduğunu belirtti. “Bu da istikrar, güvenlik ve huzur demek. Bunu bazıları farklı farklı yerlere çekerler ama milli menfaatimiz bizim budur” diyen Gül, bu çerçevede komşu ülkelerde hem Türkiye ile hem de kendi halklarıyla barışık, iyi geçinen, dost olan hükümetler isteneceğini söyledi.
Bazı komşu ülkelerin kendi kendilerini tükettiğine şahit olunduğunu dile getiren Gül, “Bu büyük bir utanç. Bu, tamamen liderlerin basiretsizliğinden ve tamamen politikalarının yanlışlığından kaynaklanan bir şey. Tabii bu aynı zamanda çok büyük acılar da çektirmekte. Yüzbinleri aşan kayıplar var. Duruma sadece kimyasal silah kullanıldı diye de bakmamak gerekir. Önümüzde biraz uzun sürecek bir kaos ve belli ki çok büyük belirsizlikler var. Dolayısıyla bunları dikkate alıp aklımızda tutmamız gerekir” diye konuştu.
Uluslararası camianın başından beri, Suriye’nin içinde bulunduğu durumdan çıkışına ilişkin bir strateji ortaya koyamadığını kaydeden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu tabii, çok acı. Artık ülkeler birbiriyle savaşmıyor. Ülkelerin içerisinde farklı mezhep çatışması da değil, mezheplerin içerisinde çekişmeler, rejim değişikliği olsa ondan sonra tekrar devam edecek iç çatışmalar… Bunların hepsi görülür. Biraz basireti olan herkesin göreceği acı durumdur.
Tabii ki bu kaostan çıkmak için önce bir çıkış stratejisi gerekiyor Suriye için. Zaten en büyük noksanlık da bu. Bunu doğru dürüst ortaya hiç kimse koyamadı henüz. Kimyasal silah da kullanıldıktan sonra dünyanın buna tepkisiz kalması, bunun karşılıksız bırakılması da düşünülemez açıkçası. Bunlar karşılıksız bırakılırsa önce insanlık vicdanı buna razı olmaz. İkinci olarak da caydırıcılık tamamen yok olur ve bunları herkes kullanmaya başlar. Onun için muhakkak ki karşılığının bulunması gerekir.
Ama şunu da söylemek istiyorum ki, altını çizerek, siyasi bir strateji ortaya koymadan, herhangi bir askeri müdahalenin de netice alacağına inanmam. Önce siyasi çerçevenin ve siyasi stratejinin, politik stratejinin ortaya konması gerekir ki ancak öyle alınsın. Ama yine de diyorum; bu kadar katliam ve bir insanlık suçu olan kimyasal silahlar kullanıldıktan sonra bunların karşılıksız kalması da kesinlikle düşünülemez.”
– “Karşılıksız kalırsa herkes bu yola başvurur, caydırıcılık olmaz”
Suriye’ye olası askeri müdahaleye ilişkin açıklamalar yapıldığını, artık askeri müdahale stratejilerinin bile gizli değil açık açık konuşulduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, “Herkes ne olacağını görür vaziyete geldi” değerlendirmesinde bulundu.
Siyasi strateji olmadan askeri müdahalenin neticesi olmayacağına ilişkin görüşünü yineleyen Cumhurbaşkanı Gül, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu işlerin çözümü yine siyaset ve diplomasiyle olacak. Eğer bütün bu müdahaleler, herkes, yapılan herşey, nihayette masaya zorlarsa, Cenevre’de buluşmada, siyaseti ve diplomasiyi daha çok zorlamak ve bunun kapısını aralamak için uğraşmak gerekir. Bunun için de benim kanaatim başından beri Rusya ve İran’ın da bir şekilde bu işlere angaje edilmesi gerekir diye. Hatırlayacaksınız Foreign Affairs dergisine zaten bunları aylar önce söylemiştim” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Gül, “Bu meselenin müdahaleye varmadan masada çözülebileceği inancını hala taşıyor musunuz?” sorusunu da şöyle yanıtladı:
“Şu anda zaten kimyasal silahlar kullanıldıktan sonra bunun karşılıksız bırakılması olmaz. Bundan sonra herkes bu yola başvurur, caydırıcı hiçbir şey olmaz. Ama bütün bunların bir siyasi strateji çerçevesi içerisinde olması gerekir. Yoksa başka mülahazalarla yapılırsa bunlar daha farklı neticelere bile götürebilir.
Başında da söyledim; milli menfaatlerimiz dedim, istikrar, güvenlik, huzur dedim. Bölgede olduğumuz için bunları şüphesiz ki aklımızda tutmamız gerekiyor. Bunun için de Türkiye, kayıtsız kalamaz bu işlere. Türkiye, bu işlerin tamamen dışında olamaz. En çok tabii ki bölgede bu kaosun bitmesini, daha da kötü, kontrolsüz çatışmalara yol açacak durumların ortaya çıkmasının önlenmesini en çok biz isteriz.
Unutmayın ki bölgede terör almış başını gidiyor. Sadece Irak’ta, ramazan ayı içerisinde kaç kişi öldü? Bin 500 kişi. Sadece ramazan ayında, Irak’ta terörden bin 500 kişi öldü. O camide, bu camide… Bunların hepsi utanç verici şeyler. Onun için bizim için birincisi bölgenin istikrarı ve huzuru. Onun için çok aktif olarak böyle bir siyasi stratejinin olmasında Türkiye’nin katkısı kaçınılmazdır. Onun için de Hükümet, Dışişleri Bakanlığı büyük bir gayret içerisinde.”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suriye’ye olası bir askeri müdahale halinde yeni bir tezkere ihtiyacı ortaya çıkıp çıkmayacağı tartışmalarına ilişkin, “Mevcut tezkere gayet açıktır, sınırları bellidir. Eğer onun ötesinde bir ihtiyaç söz konusu olursa muhakkak ki o zaman yeni bir tezkere çıkartılır. Gelişmelere bağlı olarak Türkiye’nin içinde bulunacağı duruma göre hareket edilir” dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla Çankaya Köşkü’nde verdiği resepsiyonda, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Suriye’ye olası bir askeri müdahale olması halinde Türkiye’de yeni bir tezkereye ihtiyaç duyulup duyulmayacağına ilişkin soru üzerine Gül, mevcut tezkerenin sınırlarının belli olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Gül, “Eğer onun ötesinde bir ihtiyaç söz konusu olursa muhakkak ki o zaman yeni bir tezkere çıkartılır. Mevcut tezkere gayet açıktır, sınırları bellidir. Gelişmelere bağlı olarak Türkiye’nin içinde bulunacağı duruma göre hareket edilir” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Gül, “Sizin de anayasadan kaynaklanan bazı yetkileriniz var. İş tezkereye gitmeden siz de başkomutan sıfatıyla birtakım yetkiler kullanabiliyorsunuz savaş halinde. Onun üzerinde çalıştınız mı?” sorusunu da “Şüphesiz ki çalıştım. Şunu söyleyeyim: gerek ulusal gerek uluslararası hukuka ne kadar çok dikkat edilirse herhangi bir hareket söz konusu olursa onun meşruiyeti o kadar sağlam olur. O bakımdan BM sürecinin de tüketilmesini çok önemli görüyorum” diye yanıtladı.
Hava harekatının 4 Eylül Çarşamba gününden önce yapılabileceği değerlendirmelerinin hatırlatılması ve bu konuda bir bilgi ulaşıp ulaşmadığının sorulması üzerine de Gül, ABD Başkanı John Kerry’nin açıklamalarını anımsatarak, artık bütün askeri taktiklerin canlı yayın gibi sunulduğunu söyledi.
Gül, “Sizce kimyasal saldırıyı Esad yaptı mı?” sorusunu yanıtlarken de “Biz de hepsini takip ediyoruz. Tabii ki Dışişleri Bakanımız devamlı temas halinde, istişareler içerisinde. Türkiye, bütün bu olup bitenlerin tabii ki dışında değil. Bunu herkes biliyor” diye konuştu.
-“İşin bir hukuk yanı bir de meşruiyet yanı var”-
“Siyasi strateji dediğiniz husus rejim değişikliğini de mi içeriyor” sorusunu üzerine de Gül, “ABD Başkanı yapacaklarını ‘Bizim böyle bir niyetimiz yok’ diye açıkça söylüyor” değerlendirmesinde bulundu.
BM ve NATO’da alınmış kararlar olmadan, sadece “gönüllüler koalisyonu” ile olası müdahalenin meşru olacağına inanıp inanmadığına ilişkin soruyu da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Gül, “Kosova’da da BM’den karar çıkmamıştı. Çok büyük tartışma konuları bunlar. Söylediklerimi hep bilerek söyledim; işin bir hukuk yanı bir de meşruiyet yanı var. ‘Legitimacy’si (meşruiyet) var. Eğer hukukta bir tıkanıklık söz konusu olursa o zaman meşruiyeti ne kadar sağlam temeller üzerine kurarsanız o kadar doğru olur” ifadesini kullandı.
Mümkün olan en geniş konsensüsle hareket etmenin daha doğru olacağını ifade eden Gül, “Bazen bu imkansız da olabiliyor. Gönül ister ki bunların BM Güvenlik Konseyi çerçevesi içerisinde olması. Ama kimyasal silahlar da kullanılmasına rağmen oradan bir karar çıkamazsa bu kadar insanın ölmesine rağmen o zaman koruyucu bazı şeyleri yapmak kaçınılmaz noktaya geliyor” diye konuştu.
Bir soru üzerine, İngiliz Parlamentosu’nun kararının da şaşırtıcı olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, BM uzmanlarının raporu beklendikten sonra parlamentoya gitmenin sonucu değiştirebileceğini ifade etti. Gül, “Orada neyi düşündüler bilmiyorum” dedi.
aa