DİNÇER: YUNUS EMRE’YE SANSÜR KOYMAK KİMSENİN HADDİ DEĞİL
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ”Yunus Emre’ye sansür koymak kimsenin haddi değil. Belki burada eleştirilmesi gereken husus, kitabı yayımlayan yayınevinin şiirin bütünlüğünü korumak konusunda gerekli hassasiyeti göstermemiş olmasıdır” dedi.
Dinçer, Başkent Öğretmenevi’nde düzenlenen ”Ders Kitapları ve Öğretim Materyalleri İnceleme ve Değerlendirme Sürecinin Yeniden Tasarımı: Panel Değerlendirme Sisteminin Tanıtımı” bilgilendirme toplantısında, eğitimin yaygınlığı kadar kalitesinin de önemli olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin son 10 yıllık süreçte eğitimin fiziki altyapısına ilişkin sorunları büyük ölçüde çözdüğünü, şimdi herkes için fırsat eşitliği ve kaliteli eğitime erişimi gündeme aldıklarını anlatan Dinçer, Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetmeliği’nin değişmesiyle önemli bir adım atıldığını belirtti.
Ders kitaplarının ve eğitim araçlarının hazırlanması, hazırlatılması, incelenmesi, inceletilmesi, değerlendirilmesi ve kabulüne ilişkin yeni bir süreç başlattıklarına işaret eden Dinçer, ”Bunun getirdiği yeniliklerden birincisi, ders kitaplarının hazırlanması, incelenmesi ve değerlendirilmesinde kamu-özel ayrımı ortadan kalkmıştır. Herhangi bir yayınevinin hazırladığı ders kitabıyla bakanlığımızın bir Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan ders kitabı aynı süreçlerle ve aynı ölçütlerle incelenecektir” dedi.
İkinci yeniliğin ise ders kitaplarını inceleme kriterlerinin, mekanik yapıdan kurtarılması olduğunu belirten Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Bu kriterler, içeriğin Anayasa ve kanunlara uygunluğu, bilimsel yeterliliği, eğitim ve öğretim programının kazanımlarını gerçekleştirme yeterliliği, görsel ve içerik tasarımının öğrenmeyi destekleyecek nitelikte olması ve öğrencilerin gelişim özelliklerine uygunluğudur. Son olarak da ders kitaplarını inceleme ve değerlendirme süreci panel sistemi olarak bilinen bir sisteme dönüştürülmüştür. Yeni sistem hızlı, etkili ve esnek bir değerlendirmeyi esas alıyor.
Teknik ayrıntılar yerine içerik ve tasarıma odaklı bir değerlendirme, özellikle değerlendiricilerin yeterliklerini ve hesap verebilirliklerini sağlayan ve daha da önemlisi şeffaf ve adil bir değerlendirmeyi esas alan bir süreç yaşayacağız. Bu özelliklere haiz bir değerlendirme sistemi rekabetçi bir ortam sağlayarak; daha özgün ve daha kaliteli ürünler ortaya konmasına imkan verecektir.”
-”Dünyada az sayıda örneği kalmış bir sistem yürütülmeye çalışılıyordu”-
Sistemi hazırlarken dünyadaki uygulamaları araştırdıklarını belirten Dinçer, ülkelerin gelişmişlik düzeyi arttıkça ders kitaplarının ve eğitim araçlarının incelenmesi ve değerlendirilmesi sürecinin de profesyonelleştiğini gördüklerini kaydetti.
Hali hazırda dünyada az sayıda örneği kalmış bir sisteminin yürütülmeye çalışıldığını söyleyen Dinçer, ”Ders kitaplarını sayfalar tutan kriterler listesiyle puanlamaya dayalı mekanik bir anlayış, Türkiye’nin bugün geldiği noktada kullanabileceği bir sistem değildir. Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) Başkanlığımız dernek ve birlik yöneticileriyle, sektörün ilgili tüm taraflarıyla sistemin nasıl geliştirilebileceğini konuştu, tartıştı. Bu görüşmelerin hiçbirinden geride bıraktığımız sistemin sürdürülmesi gerektiği ya da sürdürülebilir olduğuna dair bir görüş ya da kanaat çıkmadı” diye konuştu.
-”TTK’nın bir sansür kurumu gibi çalıştığını iddia etmek, insafsızlıktır”-
Başta bakanlık merkez teşkilatı olmak üzere eğitim sisteminin yeniden yapılandırılmasında, sistemi bütünüyle merkeziyetçi, katı ve otoriter yapıdan kurtararak demokratikleştirmeyi amaçladıklarını vurgulayan Dinçer, ilerlemenin ve bilgi toplumunun bireylerini yetiştirmenin yolunun yasakçı, baskıcı, tep tipleştirici ve otoriter uygulamalardan geçmediğini söyledi.
Dinçer, şunları kaydetti:
”Bakanlık olarak bütün çabamız bu tarz zihniyet ve uygulamalarla mücadele etmek yönündeyken, Türk ve dünya edebiyatının seçkin örneklerini sansürlemek, yasaklamak gibi bir tutum içine girmemiz asla söz konusu olamaz. Son zamanlarda yazılı ve görsel basında yer alan yanlış, maksatlı ve haksız eleştiriler içeren haberleri esefle karşıladığımızı da buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Yunus Emre’ye sansür koymak kimsenin haddi değil. Belki burada eleştirilmesi gereken husus, kitabı yayımlayan yayınevinin şiirin bütünlüğünü korumak konusunda gerekli hassasiyeti göstermemiş olmasıdır.
Buradan hareketle TTK’nın bir sansür kurumu gibi çalıştığını iddia etmek, apaçık insafsızlıktır. Aynı şekilde Şeker Portakalı, Fareler ve İnsanlar gibi sayısız kitap soruşturulmak için değil okunmak için varlar. İzmir’de bir velinin vermiş olduğu dilekçe sonrasında yaşananlar ve yapılan yorumlar, olsa olsa mizahın konusu olabilir. Bakanlığımın misyonu çocuklarımıza öğrenmenin, düşünmenin, eleştiri ve yorumlamanın temeli olan okuma alışkanlığını kazandırmaktır. Bütün çabamız bu doğrultudadır ve şahsen benim de en büyük arzum çocuklarımızda okuma zevkini ve alışkanlığını yerleştirmek, onları estetik beğenileri gelişmiş birer kitap okuruna dönüştürmektir.”
Öğrenci, öğretmen ve aileleri de işin içine katarak toplumun her kesiminden bilinçli bir okur kitlesi oluşturmaya ve okumayı bir yaşam biçimi haline getirmeye çalıştıklarını dile getiren Dinçer, okumanın insanı sınırlayan değil aksine özgürleştiren bir eylem olduğunu ifade etti.
-Öğretim programları yenilenecek-
Eğitim öğretim programlarının da yeniden tasarlanmasını gerektiğini dile getiren Dinçer, bu konudaki çalışmalarının devam ettiğini belirtti.
Dinçer, önümüzdeki eğitim öğretim yılında; beşinci sınıfta matematik ve fen bilimleri derslerinin, dokuzuncu sınıfta ise matematik, fizik, kimya ve biyoloji derslerinin öğretim programlarının yenileneceğini kaydetti.
Bu derslerle ilgili eğitim öğretim programlarının kısa bir sürede karara bağlanacağına işaret eden Dinçer, öğretim programlarının daha özgün ve kaliteli ders kitapları hazırlamaya imkan verecek esneklikte olması gerektiğini sözlerine ekledi.
AA