Dersimci Kemal!
Dersimci Kemal!
Son günlerde sosyal medya hesaplarından, gazeteci yazar merhum Bekir Coşkun’un 28.08.2015’te yazdığı “Alevi” başlıklı bir yazısı paylaşılıyor..
Paylaşanların amacı yakın bir zaman öncesi “Alevi-İslam” inancına sahip olduğunu açıklayan Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na fayda sağlamak, önünü açmak ve onu toplum nezdinde kanıksatmak üzere olsa da; yazının içeriğine baktım. Yazarın bu başlıkta Alevi yurttaşlarımızla ilgili yazdıklarının siyaseten bana ters gelen bazı kısımları ayrık bir çok yerine aynen katılıyorum…
Ancak, burada bir ayrıntıya dikkat çekerek diyorum ki, Kemal Kılıçdaroğlu hariç.. Hatta eşi Selvi abla da dahil; “Allah, Muhammed ve Ali” diyen bütün Alevi canlar, başım gözüm üstüne…
Bizim onlarla asla bir ayrımız-gayrımız yok, diyorum!
Niye Kemal Kılıçdaroğlu hariç?!.
Çünkü O, “Dersimci”..!!!
Eski coğrafi ismiyle “Dersimli” (Atatürk’ün bizzat koyduğu isimle Tuncelili) olmak başka, benim betimlememle Dersimci olmak başka bir şey!
Çünkü Dersimciler, isyan ateşini anında söndüren Ulu Önder Atatürk karşıtı, dönemin feodal eşkiyası Seyit Rıza’nın ise yandaşı…
Ki, O Seyit Rıza’nın yaptığı eylem daha yeni kurulmuş olan ve toparlanma sürecindeki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı başlattığı isyan hareketidir..
Hiç şüphesiz, devlet kendi varlığına, birliğine, bekasına kast eden kim veya kimler varsa anında karşı koyar.. Dönemin hukuki şartları da neyi emrediyorsa onu yapar!..
Dün Seyit Rıza’ya, Şeyh Sait’e..
Bu gün,
PKK/PYD veya FETÖ’ye…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bahse konu Dersimciliğini ispatlayan, geçmişte Genel Müdürlük yaptığı SSK’daki yaptığı kadrolaşma çalışmaları dahil birçok iş ve işlemi var amma en son ki başat örneği, Bursa’dan aday yapıp 2018’de milletvekili seçtirdiği ve 2023’te yeniden aday gösterdiği Orhan Sarıbal.. (Bu şahsın attığı akla ziyan tweeti yazı ekinde..)
Yani CHP içinde isyancı Seyit Rıza’ya yas tutan tutana!
Ve yine mesela, gazetecilerin Kılıçdaroğlu’nun kendisine “Tunceli’nin dağlarına ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ sözünün yazılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz..” sorusuna, “Ben olsaydım Tuncelilere sorardım” dediği arşivlerde kayıtlıdır…
Zaten kendisinin de bir kaset kumpasıyla, “aday değilim” dedikten 10 gün sonra ele geçirdiği CHP’nin koltuğuna oturduğu 2010 yılından beri bir kere bile Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünü söylemediği aşikardır!
Ki, bunda da, önceleri gizli şimdi ise aleni ittifak ortağı olduğu HDP/PKK’nın rolününde büyük payı var!
Değerli okur şimdi size soruyorum bunlar mı Atatürk’çü?
Konunun tam anlaşılması için, “Bu bilgiyi ve muhteşem sözü de lütfen not edelim, hatta yeri geldikçe paylaşalım…” notuyla başlayıp,
“Sizce de öyle değil mi?” diyerek bitirdiğim bir hatıramı nakledeyim…
***
“Biz, bize geldik..”
Yıl 2007 ve milletvekili seçimleri için sahadayız.. MHP Ankara milletvekili adaylarıyla çeşitli toplantılara, ziyaretlere katılıyoruz..
Bu kapsamda Sıhhıye’deki Cem evine uğradık..
Bir güzel ağırlandık, muhabbet koyu, ikram bol..
İşte burada, 99 seçimleri sonrası Ankara’dan milletvekili de seçilmiş olan milletvekili adayımız Prof. Dr. Abdurrahman Küçük ağabeyim; beynime ve ruhuma işleyen, şu 3 kelimelik;
“BİZ, BİZE GELDİK” cümlesini söyledi…
İşte dostlar bütün meselenin özü bu 3 kelimelik muhteşem sözde gizli..
“Biz bize geldik..”
Sizce de öyle değil mi?
***
Bitirirken diyorum ki;
Kemal Kılıçdaroğlu’nun hangi din veya mezhepten olduğunun benim açımdan hiçbir öneminin olmadığını ve inancına saygı duyduğumu, karışmaya ne hakkımın ne de haddimin olmadığını; eleştirilerimin özellikle onun siyasi görüş ve uygulamalarına olduğunu kesin bir dille vurguluyorum..
Ancak, yakın bir geçmişte halledilmiş “başörtüsü” meselesini hortlattığı, fakat anayasal bakımdan sorunun kesin çözümüne yanaşmadığı gibi; yeni bir ayrışmalara ve tartışmalara yol açan mezhepsel kimliğini ortaya koyup, tartışmaya açması çokta eyi niyetli değil!
Ve ayrıca seçimi kazanmak uğruna kurduğu “kumar masası” ile her türden bölücü, bölgeci, “lgbt”ci veya mezhepçi unsurlara yeşil ışık yakması, mavi boncuklar dağıtması; yabancı mahvillerle yaptığı gizli görüşmelerle ülkemizin geleceğini Londra Bankerlerine teslim etme niyeti de cabası!
İşte bütün bunlara geçit vermemek için tavrım net diyor, her türlü yıkıcılığın, bölücülüğün karşısında kale olan MHP ile Cumhur İttfakını destekliyorum…
Seçimin, kavgasız-gürültüsüz ve demokratik bir olgunlukla yapılıp, sonucunun; Türk milletine, Türk devletine ve Türk dünyasına hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum…
Yeni bir yazımızda buluşmak üzere esen kalınız!
Harun KILIÇ
ANKARA