CUMHURBAŞKANI MUHTARLARI TOPLADI
“KİMSE BİR LÜTUF YAPIYORMUŞUZ HAVASINA GİRMESİN”
Mülteci sorununa ilişkin konuşan Erdoğan, AB’nin Türkiye’ye sığınmacı akınıyla ilgili 3 milyar euro finansal destek sağlayacağını hatırlattı. Bunun bir lütuf olmadığını vurgulayan Erdoğan, “AB’nin ülkemize yapmayı taahhüt ettiği yardım bizim çabalarımızı sadece kolaylaştıracaktır. Bu yardım bizim bütçemize girmeyecek. Bu yardım Suriyeli kardeşlerimize gidecek. Burada kimse bir lütuf yapıyormuşuz havasına da girmesin. Şu ana kadar biz 9 milyar doları zaten harcadık. AB o yardımı yapsa da yapmasa da biz kardeşlerimize sahip çıkmayı sürdüreceğiz. Türkiye’nin yükünü paylaşmak yerine sorunun kaynağı durumundaki Esed rejimini ayakta tutmanın peşine düşenlerin eline ölen, öldürülen her masumun kanı bulaşmaktadır” ifadelerini kullandı.
“DEAŞ’IN ESED REJİMİYLE MÜŞTEREK YANLARI VAR”
Suriye’de yaşanan gelişmelere ilişkin konuşan Erdoğan, bölge üzerinde hesabı olanların IŞİD’i kullandığını savunarak “DAİŞ terör örgütü bölge üzerinde hesabı olan herkesin kullandığı bir araç, kukla, bahane haline dönüşmüş durumda. Şu anda DEAŞ’ın Esed rejimiyle müşterek yanları var. Bunların birbiriyle çatışıyor görünmesine bakmayın. Petrolü rejime satan o. Rusya vatandaşı olan 2 kişinin aynı zamanda Suriye vatandaşı olan bu kişiler, petrolü alıyor. Hem rejime satıyor hem dünyaya satıyor. Bunların resimleri yayınlandı, yayınlanıyor” açıklamasında bulundu.
“BUNLAR YAVUZ HIRSIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu örgütle ciddi mücadele ortaya koymayanların aynı bahaneyle Suriye’de askeri varlık gösterme konusunda çok hızlı ve cavval olduklarını görüyoruz. Bunlar yavuz hırsız. Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış. Bunların yaptığı bu. Biz Suriye meselesine asla onlar gibi bakmadık, bakmayız. Artık bu meseleye bölgenin tarihi ve gerçekleri ışığında makul, mantıklı ve sürdürülebilir bir çözüm bulmak uluslararası toplum için ahlaki bir zorunluluk haline geldi”
“TERÖR ÖRGÜTÜNE KARŞI BİR BAŞKA TERÖR ÖRGÜTÜNÜ KULLANMAK YENİ SORUNLARA YOL AÇAR”
Terörle mücadele konusunda öne sürülen güvenli bölge ve eğit-donat programı tekliflerine değinen Erdoğan, “Bu bakımdan terörden arındırılmış güvenli bölgeler oluşturulması ve muhaliflere yönelik eğit-donat programı tekliflerimizin süratle hayata geçirilmesin ısrarcıyız. Bölgeye yönelik müdahalelerin bir aracı olarak kullanılmakta olan DEAŞ’le ve rejime karşı sonuç alıcı bir mücadele ancak bu şekilde mümkün olabilir. Bir terör örgütüne karşı bir başka terör örgütünü kullanmak yeni sorunlara yol açmaktan başka bir şeye yaramaz. Çözüm Suriye halkına kendi geleceğini kendisinin kurabileceği güvenli ortamı tesis etmektir” dedi.
“DİYARBAKIR’DA BU HAİNLER MABETLERİMİZE EL UZATMAYA ÇALIŞIYOR”
Diyarbakır merkez Sur İlçesi’nde çatışmalar sırasında yangın çıkan tarihi Kurşunlu Camii hakkında konuşan Erdoğan, “Her türlü ahlaksızlığı yapan örgütün okullara ve camilere karşı özel bir husumeti olduğunu görüyoruz. Çünkü bunların gıdası maddi ve manevi cehalettir. Son olarak Diyarbakır’daki tarihi camileri hedef aldılar. Diyarbakır’daki ilk Osmanlı eserlerinden biri olan bin 500’lü yıllarda inşa edilmiş Fatih Paşa Camii terör örgütleri mensupları tarafından yakıldı. Bütün belgeler her şey ortada. Hadi bakalım buna ne diyeceksin? Olay yerine gelen güvenlik güçlerine ve itfaiye ekiplerine de ateş açarak yangına müdahale edilmesini de engellediler. Diyarbakır’da bu hainler mabetlerimize el uzatmaya çalışıyor. Bu eylem milletimizin en başta da Kürt kardeşlerimizin inançlarına, tarihlerine, kültürlerine yönelik bir saldırıdır” diye konuştu.
“DEAŞ SALDIRILARIYLA DİYARBAKIR’DAKİ SALDIRI ARASINDA BİR FARK VAR MI?”
IŞİD’in saldırılarıyla PKK’nın saldırılarını karşılaştıran Erdoğan, “Bölücü terör örgütü ve onun arkasındaki güçler silahla, bombayla, hendekle, molotofla Türkiye ile başa çıkamayacaklarını bilmiyorlar mı? Bunların asıl amacı bölge insanını inancından, dininden, tarihinden koparmaktır. Verilen kavga Kürt kardeşlerimi haklarına kavuşturma değil, Kürt kardeşlerimi köklerinden koparma kavgasıdır. Aynı zamanda bu kültürel soykırım teşebbüsüdür. Suriye’de Irak’ta camilere, türbelere, kütüphanelere yapılan DEAŞ saldırılarıyla Diyarbakır’daki saldırı arasında bir fark var mı? Aynı. Aslında her iki cani örgüt de birbirinin ruh ikizidir. Aynı hastalıklı yapının farklı söylemlerle ortaya çıkan tezahürleridir” ifadelerini kullandı.
“DURMAK YOK, AYNI KARARLILIKLA DEVAM EDECEĞİZ”
Hükümetin bölgeye yönelik terörle mücadele kapsamındaki çalışmalarının devam edeceğini vurgulayan Erdoğan, “Devletimiz hukuk sınırları içinde bölgede etkili bir mücadele yürütüyor. Şehirlerde gerektiğinde sokağa çıkma yasağı ilan edilerek mahalleler birer birer terör örgütünün elemanlarından temizleniyor. Burada durmak yok. Aynı kararlılıkla devam edeceğiz. Terörün estiği estirildiği yerlerdeki yerlerdeki vatandaşlarıma sesleniyorum. Bu devlet sizi kendi başına bırakmayacak. Sürekli sizinle beraber oralarda olacak. Oralarda beraber yatıp beraber kalkacak. Sizin huzurunuza kast edenlere karşı güvenliğinizi biz korumak durumundayız” açıklamasında bulundu.
“TÜRKİYE TERÖR ÖRGÜTÜ BİN DEFA BAŞ KALDIRSA BİN DEFA O BAŞI EZMEYE MUKTEDİR BİR DEVLETTİR”
Terör olaylarının yaşandığı bölge halkına devletin yanında yer almaları konusunda çağrıda bulunan Erdoğan, “Terör örgütü sizin maddi ve manevi varlığınızı birlikte hedef almış durumda. İnancınız namusunuzdur. İnancınıza sahip çıkın. Evladınız geleceğinizdir. Evladınıza sahip çıkın. Özgürlük hakkınızdır. Yaşama, seyahat, ibadet hürriyetinize sahip çıkın. Terör örgütünün ve onun güdümündeki yapıların iradenize ipotek koymasına izin vermeyin. Devletin tamamen proje ürünü bu örgütü sokağınızdan söküp atmasına yardımcı olun. Devletinizin yanında yer alın. Türkiye terör örgütü bin defa da baş kaldırsa bin defa o başı ezmeye muktedir bir devlettir” dedi.
“ÖZLEMİNİ ÇEKTİĞİMİZ MİLLİ BİRLİK VE KARDEŞLİK SÜRECİNİ TESİS EDECEĞİZ”
Milli birlik ve kardeşlik sürecinin en güçlü şekilde tesis edileceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben Kürt kardeşlerime güveniyorum, inanıyorum. Bölgedeki sivil toplum temsilcileriyle görüşmelerimi her düzeyde sürdüreceğim. Kendileriyle bu meseleleri uzun uzun konuşacak ve inşallah özlemini çektiğimiz milli birlik ve kardeşlik sürecini, milli birlik ve beraberlik iklimini güçlü şekilde tesis edeceğiz”