BAŞBUĞU ANLAMAK
“Ben Türk milletini:
Sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye,
Rüşvet, hile ile çiğnenen, çiğnetilen hukuk düzenlerine,
Ahlaktan mahrum bir hürriyete,
Tefeciliğe, karaborsaya yer veren bir ekonomiye çağırmıyorum.
Türklük gurur ve şuuruna, İslam ahlak ve faziletine, yoksullukla savaşa, adalette yarışa, birliğe, kardeşliğe, kısaca hak yolu, hakikat yolu, Allah yoluna çağırıyorum.
Modern medeniyetin en ön safına geçmek üzere çağlar üzerinden sıçramaya çağırıyorum.
Hareketin adını isteyenlere açıkça ilan ediyorum:
Yeniden maneviyata dönüş…
Türk aydınları, Türk gençliği, buluşma yerimiz Büyük Türkiye’dir.” (A. Türkeş)
7 Haziran seçimleri ardından çıkan siyasi tablo, Milliyetçi Hareket Partisi’ne bir görev vermişti. Sayın Bahçeli bu görevi en doğru şekilde idrak etmiş, sandık sonuçlarını en doğru şekilde okumuş ve gereğini yapmıştır.
Devlet Bahçeli; AKP tarafından, değeri ıspanak fiyatına düşen demokrasiye sahip çıkmıştır.
Devlet Bahçeli; AKP tarafından, rüşvet, hile ile çiğnenen, çiğnetilen hukuk düzenlerine ortak olmamıştır, Ülkücü hareketi ortak etmemiştir.
Devlet Bahçeli; Ahlaktan mahrum bir hürriyete, rıza göstermemiştir.
Devlet Bahçeli; merhum Başbuğumuzun, Tefeciliğe, karaborsaya yer veren bir ekonomiye çağırmıyorum sözlerini emir kabul etmiş, AKP tarafından daha da kirletilen bu tefeci düzenin, Ülkücü hareketi kirletmesine müsaade etmemiştir.
Devlet Bahçeli; Türklük gurur ve şuuruna, İslam ahlak ve faziletine, yoksullukla savaşa, adalette yarışa, birliğe, kardeşliğe, kısaca hak yolu, hakikat yolu, Allah yoluna çağırıyorum, ilkesinden ödün vermemiş, Kur-an ayetleri ile dalga geçen, milletimizi sadaka kültürüne mahkûm eden, adaleti, evlatlarını kurtarmak için hırpalayan zihniyete tenezzül etmemiştir.
Milletimizi 36’ya bölen mantıkla bir araya gelmemiş, birliğe kardeşliğe yapılan çağrının devamı olmuştur.
Devlet Bahçeli, Başbuğ Türkeş’in çağrısını yenilemiştir.
“Hareketin adını isteyenlere açıkça ilan ediyorum:
Yeniden maneviyata dönüş”
Yolsuzlukların yargılanmasını istemek, maneviyat talebidir, rüşvet ve hileyle çiğnenen hukuk düzenine son vermektir.
Anayasamızın ilk dört maddesini koruma arzusu, birlik ve kardeşlik arzusunun yerine getirilmesidir.
Cumhurbaşkanının anayasal çizgide kalmasını talep etmesi, demokrasimizin, ıspanak fiyatına satılmasına müsaade etmemektir.
Çözüm süreci safsatasına hayır demek, milli ve güçlü bir devlet olarak, Modern medeniyetin en ön safına geçmek üzere çağlar üzerinden sıçramaya çağırısını, unutmamak, unutturmamak ve hatırlatmaktır.
Şimdi 1 Kasım seçim sonuçlarının tahlilleri yapılırken, Devlet Bahçeli’yi, AKP’nin ortağı olmadığı için suçlamak yerine, Ülkücü erdemin tahrip edilmesine müsaade etmediği için, saygıyla karşılamak ve siyasete ve demokrasiye ve hukuka ve Türkiye’ye “Türkeş’çe” baktığı için saygı duymak, kanaatimce, daha faziletli bir Ülkücü duruşu olacaktır.