ERDOĞAN, “ASIL HEDEF TÜRKİYE’Yİ BÖLMEK” DEDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan eşi Emine Erdoğan ile birlikte çeşitli temaslarda bulunmak üzere öğleden sonra Gaziantep’e geldi. Özel Ana uçağı ile kente gelen Erdoğan çiftini havalimanında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile bürokratlar karşıladı. Yoğun güvenlik önlemi alınan havaalanında kendisini karşılayanlarla tokalaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk olarak kendisine fahri doktora unvanı verilen Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nin akademik ders yılı açılışına katıldı.
Üniversitede ilk olarak Rektör Taner Yılmaz tarafından fahri doktora unvanı verilerek cübbesi giydirilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra kürsüde konuşma yaptı.
Son zamanlarda bölgedeki gelişmelerin Gaziantep’e yeni fırsatlar ve sıkıntıları bir arada getirdiğini ifade eden Erdoğan, geçmişi doğru öğrenmeden ve konumlanmadan geleceğin kurulamayacağını belirterek, “Ülkemizde özellikle Gaziantep’te yaşadığımız hadiseler doğru değerlendirince, bize geçmişimizle gelecek arasında yeni ve güçlü köprüler kurma imkanı vermektedir” dedi.
ASIL HEDEF TÜRKİYE’Yİ BÖLMEK
Suriye meselesine ilişkin Türkiye’nin çözüm önerilerinin yeni anlaşılmaya başladığını, ancak asıl hedefin Türkiye’yi bölmek olduğunu belirten Erdoğan şöyle dedi:
“Suriye meselesi uluslararası toplum gündeminde daha üst sıralara tırmanıyor. Türkiye’nin başından beri savunduğu; terörden arındırılmış bölge, uçuşa yasak bölge, eğit-donat uygulamalarının gerekliliği daha iyi anlaşılmaya başladı. Ama dert başka. Dert aslında Türkiye’yi bölmek. Atılan adımlar bunun için. Şu anda 911 kilometre Suriye sınırı olan ülke, öbür tarafta Irak ile 350 kilometre sınırı olan ülke, akrabalık bağları olan bir ülkeden bu gelişmeleri daha iyi değerlendirebilecek birileri olabilir mi? Ama birileri adeta bu işi biz daha iyi biliriz, daha iyi değerlendiririz mantığıyla öne geçme gayreti içindeler. Bundan dolayı başaramadılar, başaramazlar, başaramayacaklar. Yine er geç bizim tezimize gelmek durumundalar. Aksi taktirde biz adımımızı atmak durumundayız.”
HANGİ ÜLKELERİN SİLAHI OLDUĞUNU BİLİYORUZ
“Şu andaki gelişmelere baktığımız zaman, işte son gelişmelerde çok açık ve net söylüyorum ‘PYD terör örgütüdür’ dedim. Bunlar ne diyor, ‘hayır o siyasi organizasyon’ diyor. Olay öyle değil, aksine bunlar PKK’nın Kuzey Suriye uzantısıdır. Bunu bilmemiz lazım ve bu adımı da zaten birbiriyle organize atıyor. PYD içinde 1400 PKK mensubu var. Bunu gözden kaçırmanın anlamı yok. Bu vaka, gerçek. Bunu maalesef dost görünen ülkelerin hepsi aksi istikamette ifade etmeye çalışıyor. Silah yardımı bunlardan geliyor. Hangi ülkelerin silahı olduğunu iyi biliyoruz. Bunu onlara söylüyoruz; ‘bakın şuraya şu, buraya bu silahı gönderdiniz’ diye. Dünyada artık bir şey gizlemek mümkün değil. Türkiye konum itibariyle NATO ülkesi olduğu için bütün bu envanterlerdeki hareketliliği, bizim envanteri onlar bildiğine göre, biz de onların envanterinde ne var biliyoruz. Ne giriyor, ne çıkıyor biliyoruz. Şu anda da gelişmeler onu gösteriyor.”
İNSANLIK BUNU DA GÖRDÜ
“İşte en son Rusya’daki görüşme, düşünebiliyor musunuz, 370 bin insanın kanına giren bir kişiyi kırmızı halıyla karşılamanın devletler arası diplomaside yeri olabilir mi? Maalesef insanlık bunu da gördü. Görüşmelerimizde farklı konuşup, farklı uygulamalara girenleri gördük. Aynı şeyi Kuzey Suriye’deki gelişmelerde görüyoruz. Şu anda Telabyad’da hemen bir kanton ilan etme olayı var. Kanton ilan ederken acaba orada sadece terör örgütü mensuplarının dışında sivil vatandaş olarak kim var? Sivil vatandaş olarak orada sadece yüzde 90’ı Arap ve yüzde 5 gibi Türkmen var, diğerleri onlar. Ama buna rağmen kanton ilan edebiliyor. Dert tamamen Kuzey Suriye’yi ele geçirmek.”
KUZEY SURİYE’Yİ KURBAN ETMEYİZ
Suriye’nin kuzeyindeki yapılanmanın Türkiye için tehdit oluşturduğuna değinen Erdoğan şöyle devam etti:
“Açık söylüyorum; biz Kuzey Suriye’yi bir defa bunların yaptıkları planlamaya asla kurban etmeyeceğiz. Zira bu bizim için tehdit oluşturmaktadır ve dolayısıyla bu tehdide Türkiye olarak ‘evet’ dememiz mümkün değildir. Bu durum Telabyad’da da, Carablus’ta da, Azez’de de böyledir, diğer kesimlerde de böyledir. İşte Kobani’yle yapılanı gördünüz. Kobani’yle yapılan neydi, aynıydı. Bu insanlar kaçınca kime sığındı? Türkiye’ye, bu millete. Biz bunca insanı aldık, misafir ettik, ‘hangi ırktan’ dedik mi? Hayır, kapıyı açtık. Çünkü ölümden, bombalardan kaçan insanlara kapıyı açmak suretiyle insani ve vicdani görevimizi yaptık. Bunlara rağmen biz şuna inanıyoruz; Allah kimseyi evinden vatanından ayrı koymasın. Bu konuda her türlü gayreti gösteriyoruz. İnanıyorum yakında somut neticeler almaya başlayacağız. Aksi taktirde sorun sadece bizim değil tüm Avrupa, tüm dünyanın meselesi haline dönüşecek.”
SURİYELİLERE YARDIM KONUSUNDA LAF VAR, UYGULAMA YOK
Suriyeli sığınmacılar konusunda dünya ülkelerinin hep Türkiye’ye teşekkür ettiğini ancak uygulamada yer almadıklarını belirterek eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bize gelip; ‘size çok teşekkür ediyoruz, bu işi başarılı götürüyorsunuz, 2,5 milyon insanı siz ülkenizde barındırıyorsunuz, şu kadar harcama yaptınız yardımcı olamadık, olmamız lazım’ diyorlar. Tamam da hep laf var, uygulamaya gelince bir şey yok. Bakın 8 milyar dolar bizim harcamamız sadece kamplarda kalanlara var, kamp dışındakileri söylemiyorum. Bir de sadece bugün İstanbul’da 500 bine yakın şu anda Suriyeli mülteci var. Aynı şekilde Gaziantep’te bugün kamp dışında kalanların sayılarını hak getire. Bu noktadayız ve bunları belediyelerimiz STK’lar hepsi desteklemek suretiyle altından kalkıyoruz. Batı bu noktada duyarlı mı değil. Tam aksine kapıyı kapatıyor ‘almam’ diyor. Denizde boğuluyorlar; bırakın boğulsun. Oralarda tüm sahil güvenlik botlarımız boğulmak olanları kurtarıyor, alıyor, getiriyor yine yedirip, içirip ülkesine gönderiyor. Biz buyuz. Biz vicdanımızın, insanlık anlayışımızın, inancımızın gereği bunu yapıyoruz” diye konuştu.
NOBEL SURİYELİ VE TÜRK KARDEŞLERİMİNDİR
Konuşmasının son bölümünde Nobel ödülüne yönelik eleştirilerde bulunan Erdoğan, ödülün kapısını sığınmacılara kapatanların değil ülkesindeki özgürlüğü bekleyen Suriyeliler ile onlara ev sahipliği yapan Türklerin olduğunu belirterek, “Şu anda 5 yıldır ülkemizde misafir ettiğimiz 2,5 milyon insana karşılık batıda şu anda 200-220 bin civarında mülteci var. Bundan dolayı hepsi telaşta, paniğe kapıldılar. Kendileriyle Belçika’da yaptığım konuşmada; ‘Türkiye’ye yardım etmek zorundayız’ dediler. Bir de Nobel ödülü meselesi çıktı ortaya. Filanca ülke ’30 bin kişiyi ağırlayabiliriz’ öyleyse ‘Nobel verelim’ demeye başladılar. Kardeşlerim Nobel’i asıl hak edenler sınırlarına gelenlere kapıyı kapatan değil, yıllarca vakur şekilde ülkelerinin özgünlüğünü bekleyen Suriyeli kardeşlerimizdir ve onlara sahip çıkan Gaziantepli, İstanbullu kardeşlerimdir. Şanlıurfa, Hatay, Mardin buralardaki kardeşlerimdir. Suriye’de körüklenen terör ateşi ilk olarak bizi etkiliyor. Ama unutulmasın bu ateş mutlaka bölgenin tamamıyla birlikte Avrupa’yı, dünyayı yakmaya başlayacak. Bu bakımdan önümüzdeki dönem sorunun çözülmesi için önemli gelişmeler olacağı ümidindeyiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, soğuk algınlığı nedeniyle sesinde sıkıntı olduğunu ifade ederek konuşmasını erken sonlandırırken, insanları para pul, mevki makam veya ırkı için değil sadece Allah için sevdiklerini sözlerine ekledi.
PARALEL YAPI VE PKK’YI ELEŞTİRDİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Gençlik Vakfı tarafından Karataş Spor Salonu’nda düzenlenen Gençlik Buluşması’na katıldı. Burada salonu dolduran kalabalığa hitap eden, paralel yapı ve terör örgütü PKK’yı hedef alan Erdoğan, ‘dik dur eğilme, gençlik seninle’ sloganlarına; ‘Bize eğilmek yakışır mı? Biz sadece ve sadece rükuda Allah’ın önünde eğiliriz. Başka kimsenin önünde asla” dedi.
Gençlerin ülkenin geleceğinin teminatı olduğunu ve siyasi hayatı boyunca coşkulu gençlerden aldığı ilhamla güçlü ve kararlı şekilde yola devam ettiğini belirten Erdoğan, “Size müreffeh, güçlü, huzur dolu, başı dik bir ülke bırakmak için gecemizi gündüzümüze katarak çalıştık. Sizin bu coşkunuz, heyecanınız Türkiye’ye ve geleceğe dair inancınız bizim motivasyon kaynağımız oldu. Siz var ya böyle dik durdukça, siz bizimle yürüdüğünüz müddetçe evvel Allah bizi kimse bu yoldan çeviremeyecek. Hiç kimse bizi gençlere hizmet etmekten, gençlerin hizmetkarı olmaktan alıkoyamayacak” dedi.
Konuşmasında ünlü seyyah Marko Polo ile Kubilay Han arasında geçtiği rivayet edilen bir hikayeyi anlatan ve birlik çağrısı yapan Erdoğan şöyle dedi:
“Bir milleti ayakta tutan ortak değerler, mefkurelerdir. Bu değerleri çekip aldığınızda ne millet kalır, ne de ülke kalır. Kalan sadece bir yığındır. 78 milyon Türkiyeliyi de bir millet yapan, birbirine bağlayan harç kardeşliğimizdir, inancımızdır, bin yıllık ortak tarihimizdir. Bu millet işte Antep’te olduğu gibi istiklalinin, özgürlüğünün, onurunun bedelini daha 14 yaşında şehadet şerbeti içen Şehit Kamil’lerin mübarek kanlarıyla ödemiştir. Müsterih olunuz, düşman arabaları cesedimi çiğnemeden Antep’e giremez diyen Şahinbey gibi kahramanların fedakarlıklarıyla bu ülke bize vatan kılınmıştır.”
Birinci Dünya savaşı ve Kurtuluş savaşında ülkesi için mücadele edenler ile karşısında olanların bulunduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yakın tarihte de millete hizmet edenlerle ona engel olmaya, sabote etmeye çalışanların acı hikayelerinin bulunduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Meyve veren ağaç taşlanır misali hizmet aşkıyla çalışan siyasetçi, işadamı, ilim erbabı, hatta gençler daima bir avuç azınlığın hedefi olmuştur. Türkiye şaha kalktığında, atılıma geçtiyse, zincirlerinden, prangalarından kurtulma çabasına girdiyse kirli oyun, senaryolar tedavüle girmiştir. Darbelerle ülkenin demokrasi yolculuğu engellenmiştir. Sağ-sol kavgaları ile gençler birbirine kırdırılmıştır. Alevi Sünni, Türk-Kürt Arap aklınıza ne gelirse, komşu komşuya, arkadaş arkadaşa düşman edilmiştir. Türkiye düşmanları terör örgütü eliyle bu millet fertleri arasına fitne, ayrılık ve fesat tohumları ekilmek istenmiştir. Bütün bu saldırıların, kirli, kanlı hesapların tek hedefi Türkiye’nin büyümesini, gelişmesini, kendi ayakları üzerinde durmasını engellemektir. Bugün yine terör üzerinden, eli kanlı terör örgütleri üzerinden Türkiye’nin birliği, beraberliği, kardeşliği hedef alınıyor. Cinayet şebekeleri, paralel ihanet çetesiyle el ele vererek bizi 2023 hedefinden, büyük Türkiye idealinden koparmak istiyor.”
İNLERİNE GİRDİK, ŞİMDİ KAÇIYORLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, paralel yapıyla mücadeleyi sürdüreceklerini belirterek, “Paralel devlet yapılanması dediler, sızdılar. Ne dedik? İnlerine gireceğiz. Girdik mi? Girdik. Şimdi kaçıyorlar mı? Kaçıyorlar. Nereye kaçarlarsa kaçsınlar er veya geç bunun hesabını verecekler. Onlar bu millete ihanet ettiler. Onlar bu ümmete ihanet ettiler, parçaladılar, böldüler. Anneyi evladıyla ayırdılar, kocayı karısından ayırdılar, karıyı kocasından ayırdılar, bütün akrabayı birbirine düşman ettiler. Şimdi de hesabını verecekler” dedi.
HASTANEYİ, CAMİYİ, OKULU BOMBALAYAN KÜRT DOSTU OLABİLİR Mİ?
Terör örgütünün yıllardır kanlı saldırı ve şiddet eylemlerini sürdürdüğünü, bu durumun Doğu ve Güneydoğu’ya kan, gözyaşı, yoksulluk ve evlat acısından başka bir şey vermediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları dedi:
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. İşte biz buyuz. Biz bunun için varız, bunun mücadelesini veriyoruz. Bizim bundan başka bayrağımız yok. Ama birilerinin malum paçavraları var. Bunlara karşı da dik duracağız. Ana kucağından, baba ocağından kopardıkları 16-17-18 yaşındaki gençleri şahsi hırsları, ikballeri, kanlı iktidarları için korkakça, alçakça ön saflara sürdüler. Kadınları ön saflara sürdüler, göz göre göre ölüme yolladılar. Asla kazanamayacakları terör eylemlerinde bölge gençlerini piyon gibi cinayet işlemeye, ölmeye yani intihara gönderdiler, göndermeye devam ediyor. Son saldırı ve eylemler terör örgütünün nasıl bir maşa olduğunu, taşeron olduğunu Türkiye’nin büyümesinden rahatsız olanların tetikçiliğini yaptığını şüpheye mahal bırakmadan ispat etmiştir. Bugün Gaziantep’ten tüm Kürt kardeşlerimin son saldırılara bakarak terör örgütünün asıl hedefinin taşeronluk ve tetikçilik olduğunu görmelerini, bölge halkının rahatsızlığını ve tepkisini gür sedayla ortaya koymasını bekliyorum. Tüm Türkiye’deki Kürt kardeşlerime sesleniyorum; biz size ne yaptık. Şemdinli’deki hastaneye o bomba yüklü araçla gelmek suretiyle orayı harap edenler nasıl sizin dostunuz oluyor? Bu camilerimizi bombalayanlar benim dindar Kürt kardeşimin nasıl dostu oluyor? Okullarımızı bombalayanlar dindar Kürt kardeşimin nasıl dostu oluyor? Bunlara gereken cevabı 1 Kasım’da bu milletin evlatları olarak tek millet anlayışıyla vermenizi sizlerden özellikle rica ediyorum.”
BARIŞLA UZATAN YAKINDAN ALAKALARI YOK
“Ülkemizdeki sıkıntıların çözülmez denilenlerin üstesinden gelmeye nasıl mücadele ettiysek, bölgemizde de kardeşlik ve barış için çaba ediyoruz. Bunlar ‘barış’ derler sakın inanmayın ha. Bunların barışla uzaktan yakından alakası yok. Barış diyenler kalkıp da bu hastaneleri, camileri, okulları bombalamak suretiyle, yolda giden vatandaşı çevirmek suretiyle, kamyon TIR’ları yakmak suretiyle, ekmek teknesi dükkanları molotoflarla ateşe vermekle barış olur mu? Ayrılıkları derinleştirmenin değil birleştirmenin, uzlaştırmanın, bir araya getirme gayretindeyiz.”
Erdoğan, Suriye meselesinin yakında çözüleceğine inandığını ve bu dönemde provokasyonlara prim vermeden Suriyelilere sahip çıkan Gaziantep’in dünyaya insanlık dersi verdiğini ifade etti.
Konuşmasının sonunda yine paralel yapıyı eleştiren Erdoğan, “Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan paralel yapıya da gerekli cevabı 1 Kasım’da vereceğinize inanıyorum” dedi.
TÜRGEV KIZ YURDUNUN AÇILIŞINI YAPTI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜRGEV tarafından yaptırılan Hatice Hatun Yükseköğretim Kız Öğrenci Yurdu’nun açılışını yaptı.
Osmangazi Mahallesi’ne yapılan Hatice Hatun Kız Öğrenci Yurdu’nun açılışını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletten icazet alarak geldiklerini ve milletin evlatlarına hizmetin en büyük görevleri olduğunu belirterek şöyle dedi: “Şu güzelim eserden dolayı, bu konuda her türlü spekülasyonları yapanlar, kimler olduğunu biliyorsunuz. Bundan sonra da bunu yapacaklardır, çünkü biliyorsunuz armudu yenen ağaç taşlanır. Bunların bugüne kadar bu tür eserleri olmamış zaten. Hep bunlar iftira atmışlar. İftira at tutmazsa iz bırakır, hep bunu yapmışlar. Biz kızlarımızın o malum yerlerde kalmasını değil, inşallah bu tür istikametini kendisinin belirleyeceği yerlerde kalmasını istiyoruz. Üniversite kızlarımızın idaresi yok mu? Var. Onlar kalkıp da bu iradelerini birilerine teslim etmeyecekler. Siz iradenizi sadece hakka ve halka teslim edin yeter” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışın ardından kentten ayrıldı.