İşte size bir “çözüm süreci” masalı!

İşte size bir “çözüm süreci” masalı!

Kaçak saraydaki muhterem emir buyurdu:

Uyuyun!..

Çünkü bu zatın baştan beri başkanlık ve hanedanlık kurma gibi hayalleri vardı…

“Emir demiri kesermiş” derler..

Bu nedenle;

*Kısa boylu olup, sadece gölge vazifesi gören dili dişi ne söylediği pek anlaşılmayan malum şahıs uyudu..

*Özel seçilen GKB uyudu..

*Bunca yıldır bir türlü ağaç olamayan fidan uyudu…

*Ordu kışlada, emniyet karakolda, istihbarat Yenimahalle’de uyudu..

*Bunlara merdiven olan, bilumum cenah uyumaya zaten hazırdı onlarda derhal uyudu…

Peki yukarıdakiler uyurken veya bir kısmı ayrık millette uyutulurken PKK adlı katiller sürüsü ne yaptı?

AQP Hükümetinin bölgede olanlara göz yummasını fırsat bilerek;

1-Sanki devlet içinde devlet kurulmuş gibi vergi adı altında haraç topladılar, mahkemeler kurup kafalarına göre yöre halkına veya orada iş yapan müteahhitlere cezalar verdiler. Devletten sağlanan imkânlarla dağdaki eşkıyanın iaşesini ve ikmalini sağladılar.

2-Silahlandılar.

Ki, bu silahların gücü artık helikopterlerimizi bile vuracak düzeydeki ağır silahlardan oluşmaktadır.

3-“Özerk bölgeler” oluşturdular.

4-Kuzey Irak örneğinde olduğu gibi Suriye’nin kuzeyinde de ayrı bir bayrak çektiler.

5-Eşkıyayı dağdan şehre indirdiler. Başımızdakilerin yönlendirdiği içtekilerin uyuşukluğunu fırsat bilip, dıştaki şer güçlerinin de yardımıyla elde edip sakladıkları mayınları depolarından çıkartıp; şehirlere, köylere ve yollara indirip döşediler.

6-Ardından Mehmetçiğimize ve güvenlik güçlerimize arkadan kalleşçe kurşun sıkmaya başladılar…

Hâsılı, işte bunları üst üste koyduğumuzda görüleceği üzere, 13 yıldır bizi yönettiğini varsaydıklarımızca “çözüm süreci” veya “analar ağlamasın” masallarıyla halkımızın önemli bir orandaki kitlesi uyutulurken; 2002’de beli kırılıp tamamen teslim alınma noktasına kadar gelmiş terör örgütü canlandı, bitlendi ve yeniden devlete kafa tutar hale geldi!

Yani iktidar mensupları şahsi menfaatleri uğruna bizi resmen yalanlarıyla uyutmuşlardı…

Bizi derken elbette topyekûn milletimizin tamamını kast etmiyoruz. Benim tabirimle “Erdoğan milleti”ni yâda yine benim tabirimle RTE cemaatini kast ediyorum. Ki bunlar maalesef hala kalabalıklar ve meselenin can yakan büyüklüğünden veya özünden bihaberler…

Geçtiğimiz 7 Haziran seçimleri öncesi eli ve boyu uzun muhteremin meydan meydan gezip kendisine başkanlık yolunu açma girişimleri, sandıktan çıkan sonuçla sekteye uğrayınca; “terör örgütü de paralel yapı gibi bizi kandırdı” diyerek yine yeni bir mağduriyet sahası daha açmaya kalktı.

Alışmıştı bir kere ya, bu huyundan vazgeçemiyordu. Nitekim dün söylediklerini veya uyguladıklarını “ben böyle bir şey demedim, ben buna karşıyım” diyerek fıtratı gereği inkar edip yine çark etti..

Sanki devlet yönetmiyor da, çelik çomak oynuyormuş gibi, bu seferde tuttu: “çözüm sürecini buzdolabına kaldırdım” dedi ve ardından Kandil’i orayı burayı bombalatmaya başladı. Fakat “Atı alan Üsküdar’ı geçmişti.” Yani bizzat kendi emirleriyle orduya-emniyete ve yargıya boşalttırdıkları alanı şimdi terör örgütü doldurmuştu. Gördüğünüz üzere son bir ayda 60 vatan evladını şehit verdik. Yurdumuzun çeşitli yörelerine al bayrağa sarılı tabutlar gitmeye başladı. Başta şehit yakınları olmak üzere halkta büyük bir isyan başladı. Böyle giderse AQP iktidarı ve onun konuşlandırdığı basiretsiz yöneticiler yüzünden daha çok kınalı kuzularımız teröre kurban gidecek ve birçok evin ocağına ateş düşecektir.

Bunu engellemenin ve terörü kökünden kazımanın tek yolu var. Teröristlerle müzakere masalarında oturup devletin ve milletin geleceğine dinamit koyanları değil. Terörle ve terör örgütüyle gerçek manada mücadele edecekleri acilen işbaşına veya yetki makamına getirmekten geçiyor.

Ey Türk milleti işte size yeni bir fırsat!

Evet celladına aşık olmuş millet konumundan çıkmak veya yalan söyleme ve tutarsızlık ustalarından kurtulmak için; Kasım ayında yapılacak seçimde bu fırsatı değerlendirmeye ne dersiniz?

Yeni bir yazımızda buluşmak üzere esen kalın..

Harun Kılıç

ANKARA