TERÖR PSİKOLOJİSİ
Terör yıllardır sadece ülkemizde değil dünyanın hemen her köşesinde insanların barış ve huzur içinde yaşamalarını engelleyen en önemli faktörlerden biridir.
Terörün psikolojisi bilindiğinde bu süreçte yapılan tüm çalışma ve önlemler daha anlamlı sonuçlar ortaya koyacaktır.
Terör ya da terörizm, siyasal, dinsel ve/veya ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla sivillere; resmi, yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı, yıldırma ve her türlü şiddet eylemini içeren yolun kullanımıdır.Terörist ise bu eylemleri gerçekleştiren kişi olarak tanımlanabilir. Teröristler hakkında bilinmesi gereken ilk şey bu kişilerin illaki psikolojik sorunlari olmasi gerekmediğidir. Ruh sağlığı yerinde olan insanlarda terör eylemlerini gerçekleştirebilmekte ya da bu eylemlerin gerçekleşmesine öncü olabilmektedirler. Teröristler ekseriyetle psikolojisi normal olan, ancak amaçlarına ulaşmak için psikolojik silahları kullanan kişilerdir. Teröristler ile ruh sağlığı bozuk insanlar arasında belirgin farklar vardır.
Teröristler yaptıkları eylemler için gerekli olan motivasyonu ait oldukları gruptan alırlar. Bir terörist tek başına eylemi gerçekleştirmek için yeterli motivasyonu sağlayamaz. Bunun sebebi grubun onlara vermiş olduğu aidiyat hissidir. Terörist örgütler, üyelerini kimlik belirsizliğine sürükleyerek normalde saldırgan olmayan bireylerin şiddet içeren eylemlerde rol almasını kolaylaştırırlar.Teröristlerin belli bir kişilik profili olmasa da genel olarak toplum tarafından dışlanmış, geçmişinde ailevi sorunlar yaşamış insanlar oldukları gözlenir. Kendi kişiliklerini terör grubunun çatısı altında bastırarak grubun ideolojisini benimserler. Dahil oldukları grubun içinde sahip oldukları değerlilik düşüncesi ve grubun ideolojisi zamanla onlar için hayat felsefesi halini alır. Bir terör örgütüne mensup terörist, grubun düşüncesine aşırı derecede bağlanarak bu ideoloji harici düşünceye sahip olan herkesi ötekileştirir.Kendilerinden farklı düşüncelere sahip olan insanların onların varlığını tehdit ettiğini ve bu kişilerin yok edilmesi gerektiği inancına sahip olurlar.
Etnik kökenli terör gruplarında tablo biraz daha farklıdır. Bu grup diğer teröristlerden farklı olarak, kendilerinden olmayanlara karşı yaptıkları hareketleri bir savaş olarak görmektedir. PKK teröristlerinin kendilerini gerilla savaşçısı olarak görmeleri bu psikolojilerinden dolayıdır.
Sonuç olarak terörizm, bireylerin fiziksel ve psikolojik bütünlüğünü, kontrol edebilirlik duygusunu, değerlerini, düşüncelerini, yorumlarını, tutumlarını ve varsayımlarını doğrudan ve dolaylı tehdit ederek travmatik bir toplum yaratmaktadır.
Tüm bu sosyolojik, psikolojik teorileri düşünürsek terörle mücadelede en önemli faktörlerden birisi de toplumsal koşulların doğru bir biçimde düzenlenmesidir. Bölgesel ekonomik eşitsizliklerin giderilmesi ya da en azından azaltılması, insanlara suç veya teröre bulaşmadan da profesyonel anlamda yükselme imkanlarının sağlanması sadece bu konuda yapılabilecek bir iki örnektir. Terörle mücadelede ruh sağlığın önemi değerlendirilmeli ve terörün hakim olduğu toplumun güvenini kazanmak için uygun ortam sağlanmalıdır. Kişiler, yaşadığı olumsuz duygular hakkında bilinçlendirilir ise olumsuz durumlar ile başa çıkma konusunda güçlenir. Böylelikle başına geleni atalet ile kabullenen bireylerin değil, başa çıkma yolunda adımlar atan mücadeleci bireylerin bulunduğu toplumlar terörle mücadele de avantajlı olur.