BABACAN: MERKEZ BANKASI HARICINDEKI AÇIKLAMALAR DIKKATE ALINMAMALI
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kurla ilgili Merkez Bankası haricinde yapılan açıklamaların hiçbirisinin dikkate alınmaması gerektiğini bildirdi.
Davos’ta bulunan Babacan, Bloomberg ve Habertürk ortak yayınında soruları yanıtladı.
Davos’ta yoğun bir program olduğunu ifade eden Babacan, küresel ekonomiyle ilgili pek çok konunun masaya yatırılacağını, oturumlarda uzun süreli işsiz kalanların bundan sonraki dönemde sebep olabileceği sosyal sorunların önemli bir tartışma konusu olacağını, jeopolitik konularda Suriye ve Irak ile Doğu Çin Denizindeki gerginliğin de diğer yıllardan farklı olarak bu yıl Davos’ta ön plandaki konular arasında yer alacağını söyledi.
Ayrıca bu yıl çevre konularının biraz daha fazla ele alındığını anlatan Babacan, Avrupa ve ABD’de ekonomik toparlanmanın ardından yeniden çevre meseleleri ve küresel ısınmanın gündeme gelmesinin sevindirici olduğunu kaydetti.
Babacan, 15 ayrı oturumda konuşma yapmak için davet edildiklerini ancak bunu sınırlamak zorunda kaldıklarını, özellikle Avrupa’nın geleceği ve iş dünyası, gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri ve Türkiye ekonomisindeki beklentiler konusunda muhataplarıyla görüşlerini paylaşacağını belirtti. Bu yıl katılımın çok yoğun olduğunu vurgulayan Babacan, çok sayıda ikili görüşmeler yapacaklarını, şirketlerin üst düzey yetkilileri ve bazı ülkelerin başbakanları ve bakanlarıyla görüşeceklerini anlattı.
Merkez Bankasının piyasaya müdahalesi
Bir soru üzerine Merkez Bankasının piyasaya doğrudan müdahalesini değerlendiren Babacan, dalgalı ve serbest kur rejiminde kurun seviyesi ile ilgili yorum yapmadığını söyledi. Bunun sorumlu kuruluşunun Merkez Bankası olduğunu ifade eden Babacan, “Dolayısıyla bu konuda Merkez Bankamızın açıklamalarına itibar edilmesinde de büyük fayda görüyorum. Kurla ilgili Merkez Bankasının haricinde yapılan açıklamaların hiçbirisinin dikkate alınmaması gerektiğini vurgulamak istiyorum” dedi. Hükümetin bir kur hedefinin olmadığını anımsatan Babacan, ayrıca kur hareketlerine karşı bankaların, devlet bilançosunun ve tüketicilerin önemli ölçüde korunmuş durumda olduğunu, burada şirketlerin dikkat etmesi gerektiğini söyledi.
Babacan, Türkiye’nin bunu ilk kez yaşamadığını 2006 ve 2009 yıllarında da bu tür kur hareketlerini yaşadığını anımsattı.Kur üzerinde dış ve iç ekonomik konjonktürde yaşananların etkili olabildiğine dikkati çeken Babacan, “Özellikle içeride siyasi istikrarın Türkiye’de güçlenmesi için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Son 5-6 haftadır yaşadıklarımızın tekrar etmemesi için hızlı önlemler alıyoruz ve siyasi tarafta işler kontrole girdikçe, istikrar güçlendikçe, piyasalardaki bu dalgalanmalar azalacaktır” diye konuştu.
Kur hareketlerinin geçmişte olduğu gibi ekonomi üzerinde ciddi tahribat yapmadığını vurgulayan Babacan, piyasa hareketlerinin mutlaka zaman içerisinde yoluna gireceğini, Türkiye üzerinde uzun süreli kalıcı bir tahribat olmayacağını bildirdi.
– Hazinenin Eurobond ihracı
Hazinenin gerçekleştirdiği Eurobond ihracına ilişkin olarak da Babacan, “Bir yandan kur diyoruz cari açık diyoruz ama bir yandan da Hazine böyle bir ihraçla ilana çıktığı zaman da olağanüstü bir taleple karşı karşıya kalıyor. Türkiye’nin uzun vadeli geleceğine güven tamdır. Onun için de yerli yabancı herkes güvenini bu şekilde ortayla koymuş oluyor. Hazinenin bu Eurobond ihracı da bunun güzel ve küçük bir örneği” değerlendirmesinde bulundu.
Bazı yabancıların Türkiye’de son dönemde yaşananları anlamakta güçlük çektiğini ifade eden Babacan, ancak büyük yatırımcıların ve uzun vadeli yatırım yapmayı düşünenlerin bu meseleyi çözdüğünü ve yatırım kararlarını devam ettirdiğini kaydetti.
Merkez Bankasının faiz kararı
Merkez Bankasının en son aldığı faiz kararının sorulması üzerine Babacan, bu konuda yorum yapmayı doğru bulmadığını söyledi.
Merkez Bankasının bağımsız olarak karar aldığına dikkati çeken Babacan, şöyle konuştu:
“Çünkü her ne kadar Merkez Bankamız bağımsız şekilde kararlarını verse de yorum yapmak o bağımsızlığa soru işareti, şüphe getirebiliyor. Hükümetle beraber çerçeve belirlendikten sonra bu çerçeve içerisinde hareket serbestisi tamamen Merkez Bankasının elindedir. Bununla ilgili de yorumlar yapılıyor ‘İşte falanca şunu açıkladı da onun için şöyle yaptı da böyle yaptı da…’ bunların hiç biri kesinlikle doğru değil. Merkez Bankası ile ilgili yapılan münferit açıklamaların tamamı şahsi açıklamalardır, kendi gönüllerinden geçen açıklamalardır, hükümetimizin resmi tutumu asla değildir. Hükümetimizin resmi tutumu, Merkez Bankası ile ilgili herhangi bir öngörü, yönlendirmeye kesinlikle izin vermez. Bu bizim hükümet programlarımızda açıkça yazılıdır.
Ama bazen mikrofon uzatıldığında, soru sorulduğunda dayanamadan Merkez Bankasının bağımsızlık alanını da ihlal edecek şekilde konuşanlar çıkabiliyor, bunlar son derece yanlıştır. Onun için herkesin bu konuda çok dikkatli ve ölçülü olması lazım. Merkez Bankası adına sadece Merkez Bankası konuşabilir başka hiç kimsenin zaten yetkisi de yoktur. Dolayısıyla hiç bir bakanlık çıkıp ‘Merkez Bankası şöyle yapmalı, böyle yapmalı, böyle yapsa doğrudur’ diyecek teknik beceriye, bilgi birikimine ve teknik kapasiteye de zaten sahip değildir. Açıklamalar münferittir, kendi gönlünden geçen açıklamalardır, nihai karar verici kurumumuz Merkez Bankasıdır.”
Potansiyel gelişmekte olan ülkelerde
Küresel ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Babacan, 2014’ün risklerin biraz daha azaldığı, ancak büyüme beklentilerinin geçen seneye göre düştüğü bir yıl olarak görüldüğünü belirtti.
Gelişmekte olan ekonomilerde ise büyüme hızının gelecek 10 yıl geçen 10 göre biraz daha düşük olmasının beklendiğini ancak gelişmiş ülkelere göre daha hızlı büyümeye devam edeceklerini ifade eden Babacan, “Dolayısıyla potansiyel, dinamizm yine gelişmekte olan ülkelerde olacak” dedi.
“Türkiye’nin kırılgan beşlinin içerisine girdiği” yorumlarına ilişkin de Babacan, her ülkenin ekonomik parametrelerinin ayrı ayrı değerlendirilmesinde fayda gördüğünü ifade etti. Bu şekilde gruplandırmalara karşı olduğunu belirten Babacan, bu tür gruplandırmaları uzaktan, yüzeysel bakanların yatırım kararlarını kolaylaştırmak için yapılan işler olarak gördüğünü dile getirdi. Söz konusu 5 ülkenin ekonomik yapılarının birbirinden çok farklı, tek ortak noktalarının cari açık olduğunu belirten Babacan, “Bu ülkelerin içerisinde Türkiye gibi bütçe açığı yüzde 1,1 gibi çok düşük olan bir ülke de var, bütçe açığı yüzde 10 olan ülke de var. Tek bir parametreye bakılarak yapılan gruplandırmalar gerçek yatırım kararında, analizde yanlış yönlendirici olabiliyor. Biz şuna inanıyoruz; Türkiye’yi iyi okuyan, Türkiye’nin potansiyelini, dinamiklerini iyi bilen yatırımcılar mutlaka Türkiye’ye ilgi göstermeye devam edecektir” diye konuştu.
Bir kaç haftadır hisse senedi piyasasında, elindeki hisse senedini çıkaranlar kadar alan yatırımcıların da olduğuna işaret eden Babacan, geçen hafta sonu itibarıyla hisse senedi piyasasındaki çıkışın sadece 120 milyon dolar olduğunu kaydetti. Babacan, bazı yatırımcıların fiyatların düşüklüğünü iyi bir fırsat olarak değerlendirerek, alım yaptıklarını anlattı.
Kurun yükselmesi
Bu yıl için şimdiden bir çok parametreye ilişkin tahminler yapıldığını ancak bunların hiç bir geçerliliğinin olmadığını ifade eden Babacan, şunları kaydetti:
“Daha yılın çok başındayız. Siyasi gelişmelerin nasıl seyredeceği, kurun seviyesinin nerelerde oluşacağı bilinmeden 2014 ile ilgili somut tahmin yapılacak zaman değil bu zaman. Biz resmi tahminlerimizi ekimde yaptık. Resmi tahminlerimizi o günden bu yana revize etmedik. Bu haftalarda da revize etme gibi bir niyetimiz yok. Öngörülebilirliğin olduğu bir dönemde tahminlerimizi yapabiliriz. Tahmin yaparken büyümeyle cari açığın paralel hareket edeceğini öngörmek lazım. Bir yandan ‘büyüme yüzde 4 değil, daha düşük çıkacak’ deyip bir yandan da ‘cari açık daha yüksek çıkacak’ demek de hiç bir iç tutarlılığı olmayan bir analiz. Dolayısıyla bu konularda biraz dikkatli ve tutarlı hareket etmek lazım.
Kurun yükselmesini ihracata etkisini öncelikle ihracatçılarla konuşmak gerektiğini vurgulayan Babacan, ihracatçıların bu durumu olumlu olarak karşılayabileceği gibi, döviz borçlusu ihracatçıların da olabileceğine dikkati çekti. Babacan, “İhracatçılar için en önemli konu kurun seviyesinden çok istikrarı, oynaklığın az olması. Kaldı ki, 5- 6 hafta öncesine kadar TL gelişmekte olan ülkeler arasındaki en istikrarlı para birimlerinden bir tanesi. Oynaklık var ama tüm gelişmekte olan ülkeler için geçerli, bu gerçeği dikkate almak lazım. Herkes hesabını yaparken kur riskini gözetmeli” diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Babacan, kurdaki yükselişin petrol fiyatları üzerindeki etkisine ilişkin de, akaryakıt fiyatlarının serbest piyasada oluştuğunu ve kurun yada petrol ürünlerinin dünya piyasasındaki fiyatlarının Türkiye’ye hemen yansıdığını belirtti. Buna karşılık, doğal gaz ve elektrik fiyatlarının biraz daha yönetilen fiyatlar olduğunu ifade eden Babacan, kur artışının doğal gaz ve elektrik fiyatlarına ne zaman yansıyacağının farklı değerlendirmeye tabi tutulduğunu, ancak bir yıl gibi uzun bir vadeye bakıldığında herhangi bir kuruluşun sürekli zarar etmesini kabul etmeyeceklerini söyledi.
Bankaların itibarı
Türkiye’deki bankacılık kanunun bankaların itibarlarıyla ilgili çok açık ifadeler içerdiğini belirten Babacan, bu kanunda, bankların itibarlarını yıpratmaya yönelik yayınlar ve açıklamalara da cezalar öngörüldüğünü hatırlattı. Ancak banka yöneticilerinin de acemilikten, iş bilmezlikten kendi itibarlarına zarar verecek hareketlerin içine girdiklerinin görüldüğünü ifade eden Babacan, herkesi bu konuda daha fazla özen göstermeye davet etti.
Halkbank’a atanacak yeni yönetici ile ilgili adaylar üzerinde çalışmalarını sürdürdüğünü bildiren Babacan, “Çok yakın bir zamanda o süreç tamamlanacaktır” dedi.
Babacan, 2014’ün bankacılık sektörü açısından karın değil, istikrarın ve bilanço bünyesinin sağlamlığının göz önünde bulundurulması gerektiği bir yıl olması gerektiğini belirterek, “Bunu öncelemek lazım, bunlar öncelendiğinde zaten kar oluşur” diye konuştu.
İran’a yaptırımların hafifletilmesi hakkında da değerlendirme yapan Babacan, hem İran ile hem de ABD hazinesi ile görüştüklerini, gelecek dönemde işlerin biraz daha kolaylaşacağını düşündüğünü söyledi. Babacan, yaptırımlar azalırsa Türkiye’nin önemli bir komşusu olan İran ile ticaretinin daha gelişeceğini kaydetti.
aa