GÜL: 2014, AB’YE KATILIM SÜRECINDE YENI BIR BAŞLANGIÇ YILI OLMALI
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Avrupa Birliği (AB) ile katılım müzakereleri sürecinde 2014 yılının yeni bir başlangıç yılı olması gerektiğini vurgulayarak, hem AB tarafının hem Türkiye tarafının siyasi iradelerinde yeni değişikliklerin ortaya çıkması gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Avrupa Birliği (AB) ile katılım müzakereleri sürecinde 2014 yılının yeni bir başlangıç yılı olması gerektiğini vurgulayarak, hem AB tarafının hem Türkiye tarafının siyasi iradelerinde yeni değişikliklerin ortaya çıkması gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 6. Büyükelçiler Konferansı için Ankara’da bulunan büyükelçiler onuruna Çankaya Köşkü’nde yemek verdi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun da katıldığı yemekte, Cumhurbaşkanı Gül konukları ile tek tek tokalaştı.
Cumhurbaşkanı Gül, büyükelçilere hitabında “AB tarafında bununla ilgili işaretleri görüyoruz, başta Fransa olmak üzere. Ayrıca vize muafiyeti diyaloğu gibi önemli bir alanda atılan adımın da bu pozitif gelişmeyi ayrıca destekleyeceğine inanıyorum. Şunu da unutmayalım ki AB çerçevesinde yaptığımız her şey aslında Türkiye’nin yararına olmuştur ve Türkiye’nin gücüne güç katmıştır.” dedi.
Diğer taraftan, müttefiklerle ilişkilere özen gösterilmesi ve bunun önemini kavramanın önemli olduğunu anlatan Gül şu ifadeleri kullandı:
“Elbette ki, çeşitli konularda müttefiklerimizle görüş ve yaklaşım farklıklarımız olacaktır. Milli menfaatlerimiz ve ulusal çıkarlarımız söz konusu olduğunda bu konulardaki tercihlerimiz müttefiklerimiz tarafından da anlaşılmalıdır ve anlayışla karşılanmalıdır. Hepimizin bildiği gibi, ittifak ilişkilerinde farklılıklar istisna, dayanışma ve ortak güvenlik şemsiyesinden yararlanmada esastır. Bu itibarla, müttefiklerimizle ilişkilerimizde karşılıklı güven içerisinde daha da zenginleştirmenin Türkiye’nin çıkarına olduğuna inanıyorum.”
“KIRILGAN BİR ORTAMDA TÜRKİYE, GÜVENİLİR BİR ADADIR”
Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasında, “Temel meselelerde Türkiye’yi aslında doğru rayına oturtturduk, demokrasi, hukuk ve ekonomi alanında. Ama bunları çok daha derinleştirmek, konsolide etmek, ince ayarları yapmanın şart olduğunu ve şimdi aslında zamanı bununla harcamak gerektiğini ve böyle bir ortamda etrafımızdaki kargaşa ve kırılganlıklar karşısında Türkiye’nin güvenilir bir ada olarak ortaya çıkmasının gerektiğini ve kaçınılmaz olduğunu hep söylemişimdir. Ve Türkiye gerçekten bütün bu kırılganlıklar içerisinde yaptığı bu köklü reformlardan dolayı güvenilir bir adadır. Herkesin çevreden gelip sığındığı, burada ofisini açtığı, bir ayağını da buraya koyduğu bir ada haline gelmiştir. Bunu güçlenerek devam etmemiz gerektiğine inanıyorum” dedi.
“ARAP DÜNYASINI TESİRİ ALTINA ALAN ÖZGÜRLÜK RÜZGÂRLARI YERİNİ VEKÂLET SAVAŞLARINA BIRAKTI”
Arap dünyasını tesiri altına alan barış ve huzurun yerini darbelerin ve vekalet savaşlarının aldığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, “Dolayısıyla, bölgedeki bütün devletler yeni sorunlarla karşı karşıya ve ülkelerin ulusal kimlikleri, toprak bütünlükleri ve iç barışları sorgulanır hale geldi. Özetle, bölgeyi uzun yıllar boyunca etkisi altına alacak bir istikrarsızlık ve çatışma dönemine girmiş bulunuyoruz. Somutlaştırmak gerekirse, Irak-Suriye-Lübnan aksı adeta yeknesak bir cephe haline gelmiştir. Bu cephenin, jeopolitik rekabet ve bölgesel nüfuz mücadelesinin uzantısı olan ‘vekâlet savaşları’na sahne oldu” diye ekledi.
“ARTIK BİR BÜYÜKELÇİNİN TAHLİL, TAVSİYE VE TEMSİL GÖREVLERİNİN ÇOK ÖTESİNDE YAPACAĞI İŞLER VARDIR”
Cumhurbaşkanı Gül, ekonominin, siyasi ilişkiler bakımından pozitif gündem oluşturan bir yumuşak güç faktörünü de vurgulayarak, şöyle seslendi: “Siz değerli büyükelçilerimize bu kritik konuda ayrıca önemli görevler de düşmektedir. Zira artık bir büyükelçinin tahlil, tavsiye ve temsil görevlerinin çok ötesinde yapacağı işler vardır. Sadece siyasi ve jeopolitik konularla sınırlı tutamayız sizin faaliyetlerinizi. Bu anlamda ekonomi diplomasisinin sizin önemli bir faaliyet alanınız olduğunu da bilmeniz gerekir. Bu konuda yapacağınız çalışmalar bazen siyasi konularda yapacağınız çalışmaların da önüne geçebilir. Çünkü bugünkü iletişim dünyasında merkez artık bulunduğunuz bölgelerdeki siyasi gelişmeleri bazen sizden daha önce ve hızlı takip edebilmektedir. Onun için faaliyetlerinizi daha çok ekonomik alana kaydırırsanız ülkenize en büyük hizmetlerden birini yapacağınıza emin olabilirsiniz. Türkiye’nin içeride ve dışarda tekrar pozitif gündemle yerini alması gerektiğine inanıyorum. Çünkü 1. Dünya Harbi’nin 100. yıl dönümü önümüzdeki yıllarda. Bu yıllarla ilgili Türkiye’nin negatif şekilde birçok merkezlerde gündeme getirilme ihtimali vardır. Bütün bunlara hazırlıklı olabilmek için her şeyden önce Türkiye’nin tekrara içinin parlaması ve dışarıya ışık veren daima pozitif mesaj veren bir ülke haline gelmesini süratle sağlamamız gerekmektedir. Bu döneme girerken Türkiye, imajı parlak, demokratik hukuk düzeni güçlü, ekonomisi istikrarlı ve dostluğuna önem verilen bir ülke olmalıdır.”
Cihan