Dolar 34,5337
Euro 36,2379
Altın 2.991,46
BİST 9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 11°C
Az Bulutlu
İstanbul
11°C
Az Bulutlu
Sal 11°C
Çar 13°C
Per 15°C
Cum 14°C

DAHA NE OLMASI GEREKIYOR?

DAHA NE OLMASI GEREKIYOR?
20/12/2013 11:00
A+
A-

Yalan, talan ve ihanet düzeninin bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkmış olmasına rağmen, yapılan açıklamalar yine milletin aklıyla alay etme seviyesindedir. Hükümet adına söz söyleyenleri dinlerseniz, hırsızlığın, talanın, yolsuzluğun haklı ve doğru; bunların ortaya çıkarılmasının büyük ve affedilmez bir yanlış, hatta ihanet olduğunu zannedersiniz. Kaldı ki, bunu söylemekle kalmıyor, hayata da geçiriyorlar.

Eğer samimiyet olsaydı

Bu açıklamalar bizim için şaşırtıcı değildir. Gazetelerde ve televizyonlarda ibret veren resim ve görüntüler yayınlanıyor. Demokrasinin kıyısından geçmiş ülkelerde yeri yerinden oynatacak ve hükümetleri anında istifa ettirecek belgeler ortaya çıkıyor. İktidar mensupları hala çıkıp dürüstlükten, ak kalmaktan dem vuruyor. Bunun bir komplo ve hükümeti yıpratmaya yönelik ve üstelik ucu dışarıya uzanan siyasi bir tezgah olduğunu söylüyorlar. İnsan aklıyla alay etmenin de bir sınırı olmalı. Bunları söylerken, hiç kimsenin aklına, “o paraları ayakkabı kutularına cemaat mi, o soruşturmayı sürdüren savcılar mı, yoksa inceleme yapan polisler mi yerleştirdi?” diye sormak gelmeyeceğini mi zannediyorlar? Nasıl bir düzen kurulduğu ayrıntıları ile gazetelerde tefrika ediliyor. Eğer zerre kadar samimiyet olsaydı, bu talanı ortaya çıkaranları hedef almak ve hükümet gücünü kullanarak darmadağın etmek yerine, arkalarında durulur ve işin ucu nereye kadar gidiyorsa devam etmeleri sağlanırdı. Ortaya çıkaranlar taltif edilir ve ödüllendirilirdi. Nitekim, çok daha tartışmalı olmasına, bilgi ve belgeler üzerindeki şüpheler hiçbir zaman giderilmemesine rağmen, kendi işlerine gelen davalarda aynı şeyi yapmadılar mı? Daha da ileri giderek o davaların savcısı olduğunu ilan edenler kimlerdi?

Yalanın belgesi

Bu durum AKP’nin siciline de, zihniyetine de, gidişatına da uygundur. Daha önce benzer durumlarda ne yaptıklarını hayretle izledik. Yalanın bin türlü belgesi ortaya çıktı. En son ortalığa saçılan MGK belgesi bunun ibret veren örneğidir. İçerde ne yaptıklarını, hangi imzaları attıklarını, dışarıya çıkınca ne söylediklerini sadece Türk milleti değil, bütün dünya ibretle öğrendi. Ancak sonuç, o imzayı atanları değil, hatırlatıp belgesini yayınlayanları cezalandırmak olmadı mı? Daha da ileri giderek, buradan bir kahramanlık çıkarmaya bile kalkıştılar.

İhanet her yerde

İhanet konusu zaten tarihi bir süreç izliyor. İmralı’daki katille ortaklık kuracak kadar ileri gitti, Türkmen soykırımı yapan bir peşmergeyi kırmızı halılarla ağırlayıp, onur konuğu yaptılar. Açtıkları ihanet yolu, ülkenin fiili olarak bölünmesini getirdi. Burada da kalmayacağı, İmralı’daki bebek katilinin affına kadar gidecek bir sürecin devam ettiğini, akıl sağlığı yerinde olan herkes görüyor ve biliyor. Bunun karşılığında ömrünü terörle mücadelede tüketmiş, bu ülke bölünmesin, bu bayrak inmesin diye canını ortaya koymuş kahramanlar terörist diye tutulup içeri tıkılmadılar mı? Ülkenin Genelkurmay Başkanı, İmralı’daki bebek katiliyle aynı kefeye konulmadı mı? Terörist, katil, hain, bölücü şehirlerde, meydanlarda ve hatta mecliste, kahraman komutanlar hapishanede ve tecrit edilmiş durumda. Bütün bunları yapmış ve ülkeyi bölünmenin eşiğine getirmiş olmayı, büyük ve eşsiz başarı olarak sunup, buradan bir kahramanlık çıkarmaya çalışan bu zihniyet değil midir?

Mağduru oynayacaklar

Yaptıkları yapacaklarının teminatıdır. Bu sicil ortalığa saçılan yolsuzluk ve rüşvet iddialarının sonunun nasıl geleceğini de gösteriyor. Nasıl ki, yalanlar gerçek olarak sunuldu, hatta bir de övünme meselesi edildiyse; nasıl ki hainler barış elçisine, kahramanlar teröriste dönüştürülüp en büyük ihanetler eşsiz başarılar olarak millete yutturulmak istendiyse burada da aynısı olacaktır. Orta yerde dolaşan bu kadar bilgi, görüntü ve belgeye rağmen, olayın üzeri örtülmekle kalmayacak, bir de mağduriyet tiyatroları oynayacak ve bunu siyasi ranta dönüştürmeye çabalayacaklardır. Şu ana kadar hükümet adına yapılan açıklamalar da, alınan tedbirler de bunu gösteriyor. Başka türlü olsaydı, bunun şimdiye kadar mutlaka bir siyasi sonucu olurdu. Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet iddiaları karşısında yapılan, bunları ortaya çıkaranları sindirmek, bazı tehditlerle üzerini örtmeye çabalamak yerine, önünü açmak ve aklanmayı sağlamak için harekete geçilirdi.

Bu dönem sona erecek

Sayın başbakanın bütün değerlendirmeleri içinde söylediği bir cümleye aynen katılıyorum. Şunun şurasında 3 ay kadar bir zaman kaldı ve son sözü artık Türk milleti söyleyecektir. AKP’ye onay vermenin intiharın çok ötesine geçtiğini Türk milleti acı biçimde ve ağır sonuçlarıyla birlikte yaşayarak görmüş ve anlamıştır. Daha ne olması gerekiyor? Bu kadar açık, aleni, ispatlı ve ağır sonuçları olan yalan, talan ve ihanete bu millet hala onay verecek ve devam edilmesini isteyecekse, bizim oturup her şeyi yeniden gözden geçirmemiz gerekecektir. Zira, dünyada hiçbir millet kendi sonunu hazırlamakta bu kadar hevesli olamaz. Türk milleti de olmayacaktır ve bu karanlık döneme mutlaka bir son verecektir.

ORHAN KARATAŞ/ ORTADOĞU