MILLIYETÇILIĞI DE PAKETLEDI
Hafta sonunu Adana ve ilçelerinde geçiren sayın başbakan bütün konuşmalarında MHP’yi hedef alırken, özellikle milliyetçilik nutukları attı. Sebebi gayet açık. Yaptırdığı bütün kamuoyu yoklamalarında MHP’nin gümbür gümbür geldiğini görüyor. Açıkladığı son paketin neye hizmet olduğunu MHP ifşa ediyor. Bu durumda ne yapıp edilmeli ve MHP’nin önü kesilmeli. Ancak, bir sorun var. MHP’yi neyle suçlasa, ne söylese olmuyor. Bir türlü bir yere oturtamıyor. Bu çaresizlik içinde söylenenler, aslında 11 yıllık yetersizliğin, yanlışın, teslimiyetin itirafına dönüşüyor.
Türkiye ne yazık ki bölünüyor.
Her sözün, her kelimenin cevabı var, ama biz özellikle paketi anlatabilmek için sayın başbakanın verdiği örnekleri hatırlatmakla yetinelim. Söylenenle yapılanın ne kadar ters olduğunu en küçük bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ve belgelerle ortaya koyalım. Sayın Başbakan, “On bir yıl boyunca biz hangi reformu yaptıysak, hangi yeniliği getirdiysek, hangi engeli ortadan kaldırdıysak birileri çıktı, ‘Türkiye bölünüyor, parçalanıyor, zayıflıyor’ dedi. Milliyetçilik nerede? Bizde. Biz milletimizi daha çok seviyoruz. Milletimizin güçlenmesi için daha büyük adımlar atıyoruz. Bundan sonra daha da atmaya devam edeceğiz” dedi ve milli gelirin nasıl arttığını da bu sözlerine dayanak yaptı. Türkiye’nin borcu bu kadar artmışken, cari açık katlanmışken, ekonomi imdat sinyalleri verirken milliyetçiliği ekonomiyle izah edebilmek karşısında, “pes artık” demekten başka bir şey bulamıyoruz. Gelişmeler, yaşananlar ve Türkiye’nin içinde bulunduğu vahim durum, on yıldır yapılanlar karşısında, “ülke bölünüyor” diyenleri haklı çıkarmıştır. Türkiye, şu anda fiili olarak bölünmüş durumdadır ve belli bir bölgede paralel bir devlet yapısı oluşmuştur. Bunu biz söylemiyoruz, devletin valileri ve istihbarat raporları söylüyor. Başbakanın aksini iddia etmesi sonucu ve yaşanan acı gerçekleri değiştiriyor.
Baraja itiraz
Gelelim milliyetçliğe. Fazla geriye gitmeye gerek yok, açıklanan son paket AKP’nin milliyetçi mi, PKK ortağı mı olduğunu zaten ispatlıyor. Madde madde değerlendirelim: Seçim sisteminin değişmeyeceğini defalarca ilan edip, sonra da pakete konulmasının sebebin PKK dayatması olduğunu, akıl sağlığı yerinde olan herkes biliyor ve görüyor. Barajın düşürülmesi PKK’nın olmazsa olmazlarından biridir. Nitekim, dar bölgeyle MHP’yi mecliste olabildiğince küçültmek istenirken, bu sistemin etnik, mezhep, para, kaba kuvvet, mafya, gibi etkilere açık olduğunu gerçeği de dikkate alınırsa, kime ve neye hizmet olduğu kendiliğinden ortaya çıkar. Bunu adı da, ” demokrasi ve milliyetçilik oluyor” öyle mi?
PKK istedi
Siyasi partilere devlet yardımının kapsamını yüzde 7’den yüzde 3’e düşürülmesinden faydalanacak tek parti var, o da PKK’nın uzantısı BDP’dir. SP, BBP gibi partiler, yüzde 3 sınırı konularak özellikle kapsam dışı bırakılmıştır. Alın size demokrasi, alın size milliyetçilik. Paketle partilere eş genel başkanlık getirildi. Hiçbir partiden, hiçbir kimseden böyle bir talep gelmedi. Bu sistem sadece PKK’nın uzantısı BDP’de var ve zaten uygulanıyor. Bir de BOP Eşbaşkanlığı var ki, onun ne olduğunu bu millet acı sonuçlarıyla biliyor. Neresinden bakılırsa bakılsın, aynı yere varılıyor: AKP’nin özellikle Erdoğan sonrasına dönük bir takım hesaplarının adı oldu milliyetçilik ve demokrasi.
Dili ayırmak milleti bölmektir
Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitimin önünü açarak, milliyetçilik yapmışlarmış. X,W,Q harflerini kullanıma sokarak, klavyeye özgürlük getirmişlermiş. Aynı şekilde yerleşim birimlerinin isimlerinin değiştirilmesi ile demokrasi tamamlanacakmış. Anadilde eğitim PKK’nın her şeyin önüne koyduğu vazgeçilmez talebidir. Seçimlerde farklı dil ve lehçelerde propaganda yapmanın imkanı bunu tamamlayan bir düzenlemedir. Bu konuda da PKK ve uzantıları dışında hiç kimseden, hiçbir partiden böyle bir talep olmamıştır. Dili ayırmak, milleti bölmektir. AKP’nin Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu bile bunu söylemek gereği hissetmiştir. PKK taleplerini karşılayarak bölünmeye gidecek yolu açmak, milliyetçilikle izah edebilmek eğer bir akıl tutulması değilse, gerçekten de ustalıktır! Bunlar milleti ayrıştırmanın versiyonlarıdır ve başka bir izahı da mümkün değildir. Ortada bir özgürlük olduğu doğrudur, ancak bu bölücü ve yıkıcılara özgürlük getirmektedir. Bu kapsamda siyasi partilere üye olmayı yasaklayan ve kısıtlayan maddelerin kaldırılmasının da PKK’dan başka hiçbir parti için bir önemi olmadığı ortadadır.
İmralı canisine ne diyeceğiz?
AKP’nin milliyetçiliği ve demokrasisinin pakette bir başka ibret veren yansıması daha var. Kin ve nefret suçlarında cezaların arttırılması sonrasında İmralı’daki caniye, dağdaki katillere artık herkes “sayın” demek zorunda kalırsa, kimse şaşırmasın. Varılacak yer bellidir: Vatan millet sevdalılarına, ülkesine ve milletine sahip çıkanlara her türlü hakaret serbest, bölücü katillere bir şey demek ağır suç. Bunun adı da “gerçek milliyetçilik.” Gülelim mi, ağlayalım mı?
Türbana sardılar
Bütün bunları getirip bağladıkları yer, kamuda türban yasağının gevşetilmesidir. Bunu niye yaptıkları, sayın başbakanın Adana konuşmalarında bir defa daha ve ibret verecek biçimde belgelenmiştir. “Niye karşı çıkıyorsun? Benim başörtülü bacılarım kamu dairelerinde rahat çalışacak diye mi rahatsız oluyorsun?” diyerek MHP’yi suçlamıştır. Allah’da kul da şahittir ki, MHP’nin türban konusunda bugüne kadar karşı çıktığı hiçbir şey olmamıştır. Tam tersine, desteklemiş ve önünü açmıştır. PKK için hazırlanan pakete karşı çıkarları, sanki türbana karşı çıkıyormuş gibi gösterip milletin aklıyla alay etmenin, bunun üzerinden siyaset yapmanın cevabın bu millet mutlaka verecektir.
Her şey ortada. Milletin güçlenmesi için değil, ama parçalanması için gerçekten de büyük adımlar atılmıştır. AKP ile devam edilirse daha büyük adımların atılacağı da kesindir.
ORHAN KARATAŞ/ ORTADOĞU