İNSANI YAŞAT KI DEVLET YAŞASIN
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın
Harfler, heceler, kelimeler…
Fiiller, zamirler, sıfatlar…
Özneler, nesneler, bağlaçlar…
Yapım eki, çekim eki, çoğul eki…
Emin olun bu terimlerin hiç biri,
Bize bugünkü kadar “ayrışmayı” öğretmemiş…
“Ötekileştirmeyi” körüklememiş…
Ya da “Ben, sen, biz, siz” diye,
Kutuplaştırmayı başaramamıştı.
***
Olmuyor…
Olamadı…
Olamıyor.
Boşa koysan dolmuyor,
Doluya koysan almıyor.
Bilinçli ya da bilinçsiz,
İnsanların arasına sokulan kin ve nefret tohumlarıyla,
Kardeş kardeşe karşı getiriliyor.
***
Her gruptan
Her inanıştan
Her kesimden
Ve her görüşten…
Arkadaşlarımız ve dostlarımız oldu.
Beraber yol yürüdüklerimizle iç içe olduk
Bize karşı olanları da hep anlamaya çalıştık
Ancak gelin görün ki,
Artık insanları
“İyi-kötü, kadın-erkek, yaşlı-genç” diye değil,
Biz, siz, onlar felsefesiyle yargılar olduk.
Şimdilerin en çok merak edilen sorusu;
“Ne zaman bitecek bu protesto?”
Görünen o ki;
Hiçbir şeyin artık eskisi gibi olma şansı kalmamıştır.
Ve özgürlükleri savunma yönüyle,
Şiddetten uzak eylemler amacına ulaşmıştır.
Hedef bir siyasi anlayışı yükseltmek,
Ya da iktidarın algıladığının aksine,
Bir siyasal anlayışı alçaltmak gibi sığ ve basit görülmemelidir.
***
O nedenle şu saat itibarıyla atılacak her sağduyulu adım,
Edebali’nin öğüdü gibi dinlenmelidir;
Öfke bize, sakinlik sana…
Suçlamak bize, gönül almak sana…
Ey oğul,
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
Ben de diyorum ki;
Ey Sağduyu…
Gelirsen eğer, üç kere vur masanın altından…
Ki sadece “aklıselim” bir şekilde düşünebilelim…
Metin ÖZKAN/GÜNEŞ