Dikkat! Aile kurumu zarar görebilir
Dikkat! Aile kurumu zarar görebilir: Bu şekilde davranılması gerekiyor…
Ani ruh değişimleriyle baş gösteren ergenlik döneminde aileler, evlatlarıyla iletişim kurmakta zorlanabilir. Ebeveynlerin, kimlik oluşturma sürecinde onlara daha anlayışlı, toleranslı davranması gerekir. Aksi halde yaşanacak çatışmalar aile kurumuna zarar verebilir.
Ergenlik döneminde ergenin yaşamında biyolojik, bilişsel, psikolojik ve sosyal değişimler yaşanır. Bu hızla gelişen ve değişen duruma hem ergen hem de aile uyum sağlamakta çoğu zaman zorlanır. Ergen birey için fiziksel ve psikolojik değişimlere adapte olmaya çalışmak hiç de kolay değildir. Yaşamındaki sorumlulukların artışı ve aile içi dengelerdeki değişim sebebiyle ailenin bundan etkilenmemesi mümkün olmamaktadır. Bu değişen dinamikler ergenin adeta bireysel bir kimlik oluşturmaya çabalamasıdır. Bu durum bazen ebeveynlerle yaşanan bir güç savaşı haline dönebilmekte bu da ergenin ya aileden uzaklaşmasına ya da sürekli halde büyük çatışmalar yaşamasına sebebiyet vermektedir. Bundan dolayı da aileler genellikle bu dönemde büyük karmaşalar yaşayıp bu durumla nasıl baş edecekleri konusunda büyük korkular yaşayabilirler. Ergenlik dönemi ani ruh değişimleriyle baş gösterir, genellikle bu dönemde ergen bireylerle iletişim kurmak çok zorlaşır. Herhangi bir durumda bazen de sebepsiz yere tartışmalar yaşayabilirsiniz. Bu durum ebeveynler tarafından genellikle “bilerek beni sinirlendiriyor” olarak yorumlanabilmekte. Fakat aslında durum bazen sandığımız şekilde olmayabiliyor. Gelin, ergenlik dönemini öncelikle yakından tanıyalım. Ergenlik döneminde yaşanan öfke problemlerinin çoğu ergenin değişen biyolojisi sonucunda hormonlardan kaynaklanmaktadır. Bu duygular bazen o kadar ani ve hızlı bir şekilde değişim gösterir ki duygular geliştikçe ve değiştikçe ergen bunlarla nasıl başa çıkacağı konusunda henüz deneyim sahibi olamamıştır. Artı olarak öfkesini daha da alevlendirecek dış yaşam olayları bu duruma eklendikçe kontrol dışı duygularının esir aldığı ergen birey neyi neden hissettiği nasıl davrandığı konusunda büyük bir bilinmezliğe kapılacaktır.
ANLAMSIZ TEPKİLER VEREBİLİR
Diğer bir yandan ise ergenlik dediğimiz dönem aslında beynin bilişsel olarak “bilinçli düşünme” evresindeki olgunluğa henüz ermediği bir dönemdir. Bulunulan ergen yaş aralığı da tam bu döneme tekabül etmektedir. Beynin bilinçli düşünmeden sorumlu olan bölgesi kararlar almamıza, duygularımızı yönetmemize ve engelleri kontrol altına almamızı sağlar. Bundan dolayı ergen bu dönemde daha çok ani tepkileri (korku, öfke vb.) duyguları temsil eden kısmıyla yönetilir. Bundan dolayı ergenlik döneminde bir ergenden yetişkin gibi davranmasını istemek zaten biyolojik olarak mümkün olmayacaktır.
Değişen beyin yapısı ve hormonları anladıktan sonra da bir ergenin öfkesini ve ani ruh değişimlerini anlamak çok daha kolay bir hal alacaktır. Bununla birlikte ergenlik döneminde duygu düzenleme becerisi daha zayıftır. Bir ergen hayal kırıklığı veya üzüntü yaşadığında genellikle bu duygunun kökeninin nereden olduğunu keşfetmekte zorlanır bu gibi duygularda duygularını nasıl işleyeceklerini tam olarak bilemedikleri için de yaşadığı tüm duyguları ailesine ve yakın çevresine öfke olarak aktarabilirler. Burada özellikle öfke duygusuna kötü ve sağlıksız bir duygu olarak görmemek gerekir.
Öfke de aynı mutluluk gibi yaşamımızda sağlıklı ifade yollarıyla dışa vurmamız gereken duygulardan biridir. Bu nedenle bir ergen birey için duygularını kendi odasında kendi dünyasında yaşaması gerektiği yönünde onu yönlendirmek yerine duygularının nasıl sağlıklı dışa vurulacağı yönünde ebeveyn rehberliği sağlanmalıdır. Neler yapabileceğimize bakalım.
ZAMANI YÖNETMESİNE DESTEK OLUN
Ergenlerin hayatlarının gelişen ve değişen yaşamla birlikte yoğunluklarının çok fazla arttığını söylemek mümkün. Özellikle de bunun üzerine yüksek başarı göstermesi konusunda yoğun stres ve kaygı durumlarıyla baş etmek zorunda kalabiliyor. Ne kadar çok geleceği için çabalaması gerekiyor olsa da aynı zamanda bu dönemde dinlenme ve eğlenmeye de ihtiyacı var. Bunu unutmamalıyız. Bu dengeyi sağlaması adına çocuğunuzun kendini nasıl rahatlatıp eğlendirebileceği konusunda ona yol gösterebilirsiniz. Örneğin uzun çalışma molalarından sonra verdiği aralarda nasıl sakinleşebilir, birlikte bu soruya cevap arayabilirsiniz. Müzik dinlemek, spor yapmak, nefes egzersizleri vb.. gibi hangi etkinlikler onu bedensel ve zihinsel olarak çok daha iyi hale getirir, bunu birlikte keşfedebilirsiniz.
EMPATİ KURUN VE ANLADIĞINIZI ONA HİSSETTİRİN
Çocuğunuzla bağlantı kurabilmek, onu dinlemek, anlamaya çalışmak çocuğunuzu anlamanın en güvenli yoludur. En başta çocuğunuz sizinle konuşmak ve vakit geçirmek istemiyormuş gibi hissettirse de zamanla bu durumun tamamen değiştiğini sizin sevgi ve onayınıza ne kadar ihtiyaçları olduğunu görebilirsiniz. Bu süre boyunca stresli ve öfkeli olmamaya tamamen onu anlamaya odaklı olmaya çalışın. Sanki yeni biriyle tanışıyormuş gibi bağ kurun, neleri sevdiğini, nelerden hoşlanmadığını ilgi alanlarını öğrenin. Bununla birlikte onun ve sizin yapmaktan ortak keyif alacağınız bir aktivite geliştirin. Örneğin yürümekten çok hoşlandığını öğrendiğiniz çocuğunuzla kısa doğa yürüyüşleri düzenleyin. Konuştuğunuz ve onu anlamaya çalıştığınız her an göz teması kurarak onu gerçekten anlamak için çaba gösterin.
ÇOCUĞUNUZU VE YAŞADIĞI DUYGUSAL DÜNYAYI ANLAYIN
Ergenlik döneminde yaşanan öfke bazen ufak müdahalelerle daha iyi bir hale getirilebilse de bazen durum ele alındığında çok daha ağır bir boyutta olabiliyor. Ergenlikte depresyon dediğimiz durum ailenin ve çocuğun ne yapacağını bilmediği bir kriz haline dönebiliyor. Bundan dolayı öncelikle ilk adım çocuğunuzun yaşadığı durumu anlamak ve değerlendirmek olacaktır. Çocuğunuz depresyonda olabilir mi? Bu duruma belirtilen kriterleri değerlendirmek yardımcı olabilir.
– Son zamanlarda eskiden yapmaktan keyif aldığı birçok aktiviteye karşı ilgi kaybı, okuş başarısı ve notlarındaki ani düşüşler, yeni gelişen davranışlar, odaklanmakta güçlükler ve çoğu zaman düşük enerji hissedilmesi önemlidir.
– Sigara, uyuşturucu benzeri keyif veren madde kullanımına yönelme olabilir. – Evden kaçma davranışları sergileyebilir.
– Bilgisayar, telefon, tablet gibi teknolojik aletlerle bağımlılık derecesinde vakit geçirebilir.
– Özgüvende problemler yaşayabilir.
– Şiddet eğilimli davranışlarda bulunabilir.
– Aşırı alkol tüketimi, cinsel davranışlarda bulunmak, güvenlikli olmayan eylem ve davranışlarda bulunabilir.
Kaynak: Türkgün