Sevinç ve hüznü bir arada yaşama diye ben buna derim…
Çünkü bir 4 Nisan Cuma günü yani sene 1986 öğle saatlerinde ortanca oğlum (Hakan) doğdu.
Sevindik, çocuk sayımız birken iki olmuştu..
Aradan zaman geçti yıllar yılları kovaladı…
Yine bir 4 Nisan günü, yani sene 1997…
Tesadüf bu ya yine bir Cuma günü duyduk ki, gece saat 22.30 Başbuğ Alparslan Türkeş fenalaşmış, yanında bulunanlar O’nu derhal hastaneye kaldırmışlar amma nafile..
Saat: 23.15’te emri hak vaki olup, ruhunu teslim etmiş…
Kötü haber tez yayıldı…
…
8 Nisan Salı hava bozuk mu bozuk, kar yağıyor – fırtına esiyor ve alabildiğine soğuk….
Başbuğ’un ardından yürüyoruz….
Biz ve milyonlarca Ülkücü ve milliyetçiler hep bir ağızdan bağırıyoruz:
“Başbuğlar ölmez, Başbuğlar ölmez, Başbuğlar ölmez..”
…
Ebediyete irtihalinin 24’üncü yılında Merhum Başbuğumuza bir kez daha Allah(c.c)’tan rahmet ve mağfiretler diliyorum…
Ruhu şad, mekanı cennet olsun…
Rahmet, salavat ve dualarla…