Dolar 34,2516
Euro 37,6349
Altın 2.909,74
BİST 9.031,64
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 24°C
Çok Bulutlu
İstanbul
24°C
Çok Bulutlu
Çar 26°C
Per 26°C
Cum 23°C
Cts 20°C

RİT-MİT TIRLARI… “Can Dündar’ın Labutları!..”

RİT-MİT TIRLARI… “Can Dündar’ın Labutları!..”
03/12/2020 14:13
A+
A-

RİT-MİT TIRLARI…
“Can Dündar’ın Labutları!..”

Son kritik dönemi, her gün yazan Ülkücü bir yazar olarak görev hassasiyetiyle takip ettiğim için şu “MİT TIRLARI” davasının yeterince anlaşılamamış olduğunu halen esefle müşahede etmekteyim.
O yüzden şimdi anlatacaklarımı lütfen iyi dinleyiniz.
IŞİD veya DAEŞ ya da DEAŞ, bir yazımda ifade ettiğim gibi tam bir “İsviçre çakısı” olarak tasarlanmış çok kirli bir derin atölye ürünüydü. O kadar çok işe yarıyordu ki…

Kendi halkını varille bombalayan Esad, İran’la ve Rusya’yla aynı anda flört ediyor, dedikodu yapanların alayı “IŞİD’çi” oluyordu.
Önüne gelenle düşüp kalkan YPG, eli kanlı PKK’nın güdümünde Arapları, Türkmenleri ve dindar Kürtleri köylerinden söküp atıyor…

“Ama?..”

Diyen “IŞİD’çi” oluyordu.

PKK, Kobani yaygarasıyla Kuzey Suriye’de İsrail dostu bir petrol koridoru açmaya cüret ediyor, lahmacununa ayran yetiştiremeyen “IŞİD’çi” oluyordu.

FETÖ, Türkiye’ye çökmek için Al-i İmran 19’u satarak Papa’nın elini öpüyor, Kur’anı ve İslam’ı bu zilletten korumak isteyenler “IŞİD’çi” oluyordu.

Dünya alem “IŞİD’çi” olunca… ABD’nin “kızlı erkekli takılan seküler Kürtler”e binlerce TIR silah indirmesi de “makul ve meşru” oluyordu!..

Saddam’dan Kuveyt macerasıyla alınan Kuzey Irak gibi, Ömer El Beşir’den koparılan Güney Sudan gibi, bir parça da bizden koparmak için Türkiye’de “bir Saddam yaratmak” gerekiyordu!.
Bizdeki “Kuveyt macerası” da Türkiye’nin Suriye’ye yaptığı, “aktif müdahale”ydi.
Erdoğan, kumpasla aldatıldığı gibi aynı zamanda sinsi bir tuzağa çekilmişti.
“Türkiye’nin Suriye’ye kimyasal silah gönderdiği” iddialarıyla başlayan süreç, “IŞİD’e trenle tank sevkiyatı yaptığı” iddialarıyla devam etti.

Fakat bunların hiçbiri ıspatlanamadı.

Tweet atmasını bilen her PKK’lı, potansiyel bir BBC muhabiri olmuştu!..
İngilizce bilen kriptolar, direkt Reuters mikrofonuna bağlanıyordu.
İşte Suriye’deki direnişçilere giden silahlara “suçüstü” yapılması bu yüzden büyük önem taşıyordu.
Erdoğan’a, kendi millî istihbaratını yani vatanı satacak kadar düşman İki mahfil vardı:
FETÖ’cüler ve Esatçılar!.

FETÖ’cüler ABD ve İsrail’e, BAAS’çılar, Rusya ve İran’a yakındı.

Bu yüzden FETÖ Jandarmasının yakaladığı TIR’larla ilgili olarak “İŞTE O SİLAHLAR” haberini önce Aydınlık gazetesi yaptı. Sonra Cumhuriyet ve Sözcü daha Erdoğan’a yönelik manşetler attı.
Ilımlı İslamcı FETÖ çalıyor, Sosyalist 9 MART CUNTA artıkları oynuyordu!
Herkesin hesabı ayrıydı ama fatura Türkiye’ye İsrail Kürdistan’ı olarak kesiliyordu.
IŞİD’e silah gönderen Türkiye’nin IŞİD’le savaşan Seküler Kürtler (PKK- HDP) karşısında hiç bir şansı yoktu!
Yani Erdoğan’ın “Radikal İslamcı” kisvesiye düşürülmesi hâlinde Kürdistan’ın önünde hiçbir engel kalmayacaktı.
Bu netice, ne FETÖ’nün ne Perinçek’in ne de CHP’nin umurundaydı.

Said-i Kürdî’nin kavmine bir devlet hediye etmek FETÖ için gurur kaynağıydı.

“Kürtlere federasyon” talebi, 1980’lerde 2000’e Doğru dergisinde 9 MART artığı ve Apo’nun Bekaa seminercisi Perinçek’ten çıkmıştı.

CHP zaten sürekli Sünni iktidar üreten üniter gelenekten rahatsızdı. Sosyalist Enternasyonal de HDP ve YPG gibi üyelerinin taleplerine kıdemli üye CHP’den duyarlılık bekliyordu.
Yani, MHP 7 Haziran 2015’te 16,45’i bularak kilit parti Siyasetini başlatmasaydı, 24 Temmuz 2015’te F16’lar kandil’e doğru Özel Harekat hendeklere doğru yol almasaydı ve…

15 Temmuz destanıyla birlikte Cumhur İttifakı kurulmasaydı, Erdoğan’ın İhvan-ı Müslümin ajandası nedeniyle kurulan bu kirli tezgâh onu hızla Mursî’leştirerek devirmeye ve Türkiye’yi Irak veya Sudan gibi bölmeye doğru fitne üretmeye devam edecekti.

Biz bunları o zaman da yazdık.

Bugün de haklı çıkmanın gururunu yaşıyoruz.

Devleti yeniden Kızılelma rotasına oturtan Bilge Lidere selam olsun.
Dün binlerce yazımızdan bir cümle nasiplenmeyip de bugün nefsi zarar görünce hala burnundan kıl aldırmadan pişmanlık gösterenleri affetmiyor, “herkes yanlış ben yine doğruyu buldum” havasıyla ciyaklayanlara hakkımızı helal etmiyoruz!..

Başlık mı?

RİTMİK…

Başlığı Can Dündar gibi “Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin” diyenler için attım.
Başında kim olursa olsun, düşmana şikayet edilen ülkenin adı Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Ordusuyla, bayrağıyla, elçisiyle, vatanımızdır.
Türkiye’yi “IŞİD’e silah gönderen ülke” olarak afişe ederek, karanlık bir diktatörlük şeklinde gammazlayan, böylece bölünmenin yolunu açan Can Dündar’ın, Bayanlar Ritmik Jimnastik millî takımımızın Avrupa şampiyonu olmasından alacağı dersler vardır.
Beş kızımız, üç halka ve iki labutla, binlerce TIR’ın yapamayacağını yaptı çünkü…
Türkiye’nin “karanlık ve kirli bir IŞİD ülkesi” olmadığını gayet estetik performanslarla kanıtladı.
IŞİD ülkesinde kızlar öyle labut sallayamazlar çünkü..
Halkayı havaya atıp, onlar gelene kadar yerdeki labutları toplayamazlar!
Labutları toplarken bir yandan da takla atamazlar!
IŞİD kadınları da Can Dündar gibi dümdüz yaşarlar!.
Gördüklerini yazarlar!..
Görmediklerinin dedikodusunu yaparlar.
Şimdi kim bu ülkeye zarar veriyorsa…
Kim bekâsına halel getiriyorsa…
Kim bölünmeye sıcak bakıyorsa
Halkalar onun boynuna dolansın!
Labutlar da
Can Dündar’ın olsun!

Saygıyla..

Şükrü Alnıaçık