Takoz..!

Takoz..!

Devleti mekanik anlamda da yönetmek için sandıktan birinci parti olarak çıkılması gerekir…

Musavvat Dervişoğlu, “Türk milliyetçileri devlet yönetmek için yetiştirildi” diyor da, o devleti yönetecek kapıyı, sandık ortaya konduğunda aralamak gerekmiyor mu?

Peki, her seçim öncesi MHP’nin önüne iç bünyeden imal edilen takozlar konulmuyor mu? MHP’nin arzu edilen sayısal değerlere ulaşması kundaklanmıyor mu?

Mesela, ben 1 Kasım 2015 seçimlerinden on gün kadar önce, durup dururken, kel alaka bir üslupla medyaya yapılan bir açıklamayı hatırlıyorum. Bazı odaklar bu açıklamayla sevinç çığlıkları atarken, ağızlarından akan irinleri de acı hatıralarımız arasında mahfuz tutuyoruz…

Dervişoğlu o açıklamayı unutmuş görünüyor…

Kişinin koca koca lafları etmesi için geçmişiyle yüzleşecek yiğitlikte olması lazım…

MHP sandıkta kaybetsin diye çırpınacaksın, sonra da yetiştiğini iddia ettiğin kadrolara devlette pozisyon arayacaksın…

Bu ektiliktir…

MHP her şeye rağmen devletin manevi iktidarını yönlendirmektedir ve bu oldukça anlamlıdır.

O sayededir ki, Suriye’deyiz, Irak’tayız, Libya’dayız, Türklük coğrafyasındayız; Oslolu, Haburlu günleri taca çıkardık, milli devlet anlayışının gergef gergef işlendiği günlerdeyiz…

Mavi Vatan kavramını milli kazanımlarımızın içine katmışız…

Boynu bükük Ayasofya, ulaşılan bu irade ile asli kimliğine döndürülebilmiştir…

MHP Cumhur İttifakı içindeki yüzde onbeşlik şekli cesametiyle, yüzde yüze yakın bir milli politikayı iktidarın ekseni haline getirebilmiştir…

Dervişoğlu MHP’nin paradigmaları içinde yetiştirilmiş olsaydı, bir ülkücünün Türk devletinin uluslararası zeminde başını dik tutan bu günkü politikalarıyla kıvanç duyduğunu bilirdi…

Ama, görünüyor ki halâ bir konum bölüşümü ve pazarlığını aşabilecek bir değer yargısından bir hayli uzak…

Doğrudur, yetişmiş ülkücüler bu ülkenin en kalifiye kadrolarıdır, o kadroların idari pozisyonları tutmaları için de lafı bırakıp, çalışarak MHP’yi sandıktan iktidar olarak çıkarmak lazımdır…

Hatta biz, bazılarının takoz olmamasını da yeterli sayabiliriz…

Halil Kaya
Konya