KARANLIK ODANIN FAHİŞELERİ

KARANLIK ODANIN FAHİŞELERİ

Anadolu’da amiyane bir tabir vardır.

Fahişenin kıçında don durmazmış derler.

Bunların vatanseverliği de donlarını değiştirene kadar dediğimiz zaman, ama çok güzel yazıyorlar Güsan Bey diyenler, şimdi buyursunlar burdan yaksınlar, bu kararı savunmaya çalışsınlar.

Karanlık Oda’nın belli bir siyasi çizgisi vardır.

Bu çizgi, NATO’nun Doğu yakasını temsil eden, Avro Atlantikçiler olarak tanımlanan Brüksel’deki NATO Genel Merkezi’nin doğrultusunda yayın nesriyatını sürdürür. Bu hususu gizleyebilmek için de NATO’nun Batı yakası karşıtlığı ile kendilerini kamufle ederler.

Daha da açıkçası, ABD karşıtı, Brüksel merkezli AB yanlısıdırlar.

Belirledikleri çizginin dışındaki görüşlerini ifade eden yazarların makalelerini yayına sokmazlar. Kurumun amacını bilmezden gelerek vatanseverlerden rant edinmeye çalışan gazeteciler, makaleleri tiraj yükselttiği sürece, ihanet ateşine odun taşımaktan erinmezler.

Çünkü onların gerçek amacı ülkenin, milletin ve devletin çıkarları doğrultusunda insanları gerçeklerin ışığı ile aydınlatmak değil, bireysel ikballeri uğruna şöhret basamaklarını tırmanmaktır.

Görmezden gelirler, çalıştıkları kurumun hangi nedenle varlığını sürdürmekte olduğuna çünkü, kendi kariyerlerine verdikleri önem, ülkenin çıkarlarının çok üstündedir. O nedenle de vatanseverliğin kabuğunda dolaşır, çekirdeğine inemezler.

İndikleri anda da yazdıkları makaleler yayına sokulmaz.

Bitlerinin kanlandığını düşünen gazeteciler, vay efendim sen kimsin ki benim makalemi yayınlamazsın modunda isyan ettiklerini belli etmemek için, çalıştıkları kurumun ihanet içinde olduğu gerekçesini öne sürerler, Nihat Genç ve benzerleri gibiler…

Sanki yeni fark etmişlercesine…

Daha da ileri giderler.

Karanlık Oda’nın NATO’nun elinde olduğu gibisinen iddialar ile gündem yaratırlar; alkış, tiraj ve şöhret getirisini düşünerek…

Akabindeki nakit getirisinin heabını yaparak…

Kana doyduğunu sanan bitlerinin, beyinlerine nüfus edişi sonrasında, kamuoyunda belli bir potansiyele sahip olduklarını düşünüp, kendilerine ayrı bir patika çizmeye karar verirler.

Bu kararları, provokatörlük ile gerçekçilik arasında gelgitler yaratır ve vatanserlik merdivenini kullanarak hayallerindeki mesleki zirveye ulaşmayı hedeflerler.

Oysa bilmezler ki Karanlık Oda gibisinden, gücünü harici lobilerden ve istihbarat birimlerinden alan yayın organlarının popülerliği, ülke dışından devlet düşmanlığı amacına yönelik dezenformasyonların akışı ile sağlanır.

Unuturlar Karanlık Oda’daki masalarının üstüne konan dosyaların içindeki dezenformasyonları makaleye dönüştürerek şöhrete kavuştuklarını…

Derken, yeni patikalarında umduklarını bulamazlar.

Kendi emekleri ile topladıkları kısıtlı enformasyonların, emek harcamadan masalarına bırakılan dezenformasyonlar kadar ilgi çekmediğini idrak ettikleri anda bir pişmanlık kaplar içlerini…

Rağbetin kendilerine değil, masalarının üstüne bırakılan dezenformasyonlara olduğunu anlarlar. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oldukları dank eder kafalarında…

Gördükleri saygının şahıslarına değil de, taşımış oldukları ülkücü sıfatına olduğunu, çok geç de olsa anlayabilen tilkiciler gibi…

Uzatmaya gerek yok.

Nihat Genç’in, OdaTV’nin NATO’cuların elinde olduğunu bizzat kendi ağzı ile söylemesinden sonra, bugün kalkıp da savunusunu yapması demek, NATO’cu kanat ile flört etmeye çalışması, hadi beni tekrar sahiplenin demeğe çalışmasıdır.

NATO’nun batı yakasına saldırarak, doğu yakasının adamı olduklarını, Brükselci Avro Atlantikçiler olduklarını gizlemeye çalışan Karanlık Oda gibisinden casus örgütlere yönelik destek, yabancı istihbaratçıları değil de kendi ülkesinin istihbaratçılarını deşifre etmeyi tercih eden vatan hainlerine yönelik bir destektir.

Hele bahsi geçen cenaze sırasındaki diğer MİT çalışanlarının fotoğraflarının yayınlaması demek, skandal değil ihanetin katmerlisidir.

Bu gerçeğin inkarı ile vatanseverlik kelimesi aynı cümle içinde kullanılamaz.

Nihat Genç, vatanseverlik merdivenine zıplarken uyarmıştım.

Evet, vatan haini değildir ama egosuna yenik ucuz adamdır demiştim.

Bugün de;

Bunlar mitoz bölünmeyle çoğalan amiplerdir diyorum.

Guşan Yediç