Kaderimiz bu…!
Ha keza, ninelerimiz, analarımız, eşlerimiz, gelinlerimiz ve kızlarımız da aynı ülkü için asla geride kalmadılar…
Kaderimiz bu…!
Adıyla, sanıyla, tarihiyle dünyanın incisi bu güzel vatan için, yani bağımsız son Türk yurdu için, coğrafyamızın her köşesinden; dedelerimiz, babalarımız, ardından bizler ve evlatlarımız, cepheden cepheye gitti…
Ha keza, ninelerimiz, analarımız, eşlerimiz, gelinlerimiz ve kızlarımız da aynı ülkü için asla geride kalmadılar…
Ki, cepheye gidenlerin hiçbiri “asla geriye dönmeyi düşünmediler..!”
Bu bağlamda;
Dünyanın en kıymetli, en çetrefelli coğrafyasında olmamız hasebiyle, yurdumuzu gözü olanlardan korumak yada muhafaza etmek için (istemesek, gönlümüzden hiç geçirmesek bile) yine, yeni-yeni kınalı kuzularımız toprağın kara bağrına girecek..
Ve…
Şehitlik mertebesine yükseleceklerdir..
Tıpkı uzak-yakın geçmişte Çanakkale’de, Sakarya’da, Sarıkamış’ta olduğu gibi..!
Günümüzde de, Doğu’da Güneydoğu’da ve hatta sınır ötesinde..
Bu paha biçilemez kıymetteki hazineyi korumak, vatanımıza göz dikenleri ezmek, şanlı bayrağımızın gölgesinde hür yaşamak ve milletçe ebediyete kadar varolmak için;
Yılmadan, bıkmadan, usanmadan mücadeleye devam edeceğiz.. Çünkü bunun bize göre başka bir yolu yok..
Uzun lafın kısası, maalesef Türk milletinin alın yazısı bu!
Bu vesileyle, “Sarıkamış kar altında Mehmedim karlar altında…” diyor, 22 Aralık 1914’te kardan, buzdan adeta betona dönmüş olan toprağa düşmüş Sarıkamış ve cümle Şehitlerimizi;
Rahmetle, minnetle, dualarla ve tazimle anıyorum…
Ruhları şad mekanları cennet olsun inşallah…
Yeni bir yazımızda buluşmak üzere esen kalınız!
Harun KILIÇ