Y-CHP kaosun tam içinde!
Dersimli Kemal, 24 Haziran sonrası bayrak açan İnce için bir arkadaşına şunları söylemiş: “İşler bildiğiniz gibi değil, çok büyük bir kumpas var. Muharrem İnce’yi partinin başına getirmek isteyen derin devlet! Ben buna asla müsaade etmeyeceğim.”
Y-CHP kaosun tam içinde!
CHP’nin mutfağında bir şeyler pişiriliyor, pişirilenlerden de birileri zehirleniyor…
Önce bazı anekdotlar hatırlatalım:
Dersimli Kemal, 24 Haziran sonrası bayrak açan İnce için bir arkadaşına şunları söylemiş:
“İşler bildiğiniz gibi değil, çok büyük bir kumpas var. Muharrem İnce’yi partinin başına getirmek isteyen derin devlet! Ben buna asla müsaade etmeyeceğim.”
İnce cevabı yapıştırmıştı:
“Konuşursam dağlar dize gelir!”
Dersimli daha sonra “AKP’de 140-150 FETÖ’cü vekil var, listeler elimizde” de demişti. O listeyi hiç açıklayamadı…
Dersimli Kemal, “CHP, FETÖ’ye teslim oldu” diyen Yılmaz Ateşi ihraç etti.
İzmir eski il başkanı Kemal Karataş’ı partiden ihraç etti.
Eliyle vekil yaptığı eski Musul konsolosu Öztürk Yılmaz’ı bile partiden attı…
O Yılmaz geçen gün dedi ki: “Ben partime PYD terör örgütü dedirtemedim!”
Yılmaz, “Avrupa’nın özerklik şartına devlet 10 tane çekince koymuş, CHP "Ben gelince oradaki çekinceleri kaldıracağım" diyor.” açıklaması da yaptı.
Dersimli Kemal kendisine “Ayn El Arap (Kobani) dayanışma çağrısı ve çalışması yaban YCHP yöneticileri su katılmamış haindir” diyen emekli general Türker Ertürk’e törenle rozet taktı…
Hâlâ “CHP örgütlerine kumpas var” diyor!
*
Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi…
Dersimli Kemal’in “Allah inandırsın, devleti yönetmek, CHP’yi yönetmekten daha kolay” demesinin ardında birşeyler olduğu belliydi, Y-CHP’yi yönetemiyordu anlaşılan!
Kumpasın püf noktası bu cümlede gizli…
Sonra Magazinci Rahmi’nin “Bir CHP’li Saray’a gitti” asparagası patladı…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Dersimli’ye “Ya ispat et, ya istifa et” çağrısına, o da “CHP’ye kumpas kuruluyor, her türlü iftira olabilir” cevabını verdi ve “istediğin yerde seninle her konuda tartışmaya hazırım” cevabıyla yine olayı saptırdı!
Sözcü’de Muharrem İnce’ye ince ince kurulan kumpas ellerinde patlayınca…
Magazinci ile başlayan olay, Tuncay Özkan’a kadar uzandı!
Acaba, bu kumpas, Bay Müdafa İngiltere’de iken İnce’yi saf dışı bırakıp, Dersimli Kemal’in devam etmesi ve Bay Müdafa’nın da Cumhurbaşkanı adayı olmasını sağlamak için mi tezgâhlandı?
O yazı, sahibi FETÖ’den firari olan ve Y-CHP yandaşı Sözcü’de yayınlanıyor, ilginç değil mi?
Magazinci Rahmi, “Bir CHP’li Erdoğan’la görüştü” dedi…
“Bir kaynak”, Rahmi’ye fısıldamıştı.
Sonra olay yavaş yavaş aydınlanmaya başladı:
“Saraya giden Muharrem İnce” dedi.
Sıkıştırınca “Bana bilgiyi Talat Attila verdi” dedi.
Talat Attila, “Kaynağım CHP’li” dedi, “Ben konuyu Kılıçdaroğlu’na doğrulattım” dedi.
O “kaynağın” sonunda Tuncay Özkan olduğu fısıldandı…
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun,“Cumhurbaşkanı’nın böyle bir görüşmesi olmamış, o tarihte Külliye’ye 06 SFG 4543 plakalı araçla giriş, 06 GHJ 1290 plakalı araçla çıkış yapılmamıştır, plakalar da gerçek değildir.” açıklaması yaptı.
Bir yalan ve sahte bir kaynak üzerine kurgulu kumpas!
*
Ve olayın kahramanı Muharrem İnce, Yalova’da hemşehrilerinin arasında bir basın toplantısı yaptı.
Söyledikleri yenilir yutulur gibi değil:
“24 Haziran akşamı sarhoş iftiraları ile başlattı genel merkezdeki çete bu komployu…”
“Genel merkezdeki bu çete yazın aynı teknede tatil yapanlardır”…
“CHP’de benim partililiğimi sorgulayacak bir tane adam yok”…
“Bugün bana kurulan bu komplo yarın Kılıçdaroğlu’na da kurulur…”
“Herşey orta yerde, bunun neresinde Saray var?”
“Ben CHP’nin yüzünü ağarttım, yüzde 30’u aştım…”
“Kötüden yönetici olmaz!”
“CHP, ‘temiz siyaset’ için önce kendini temizlemeli!”
“Komplo diyerek bu işin içinden çıkamazsın!”
İnce, bu kirli kumpası Dersimli’nin kucağına bırakıverdi:
“Bu yüzde 100 genel merkez kaynaklı bir komplodur… Bu çeteyi cezalandırmalı, partiden atmalıdır!”
*
Görülen odur ki Y-CHP, yeni oluşumlara gebedir…
“Muharrem İnce olayı”, ilk sancıdır…
Kongre sürecinde CHP’nin tabanı bu kirli oyunun oyuncularını temizleyecektir…
Delege seçimlerinde bazı isimlerin kaybetmesi olumlu işarettir…
Yoksa Y-CHP, gerçekten “Türkiye’nin millî meselesi”dir…
Y-CHP yönetiminin elleri kirli, dilleri zehirlidir…
Türkiye bu haliyle Y-CHP’den krizden ve husumetten başka bir şey beklememelidir!
Atatürk’ün partisinin gerçek sahipleri harekete geçmelidir!
*
Ve bir hakikat…
Bu olayla güvenilirliği zaten yerlerde sürünen “basın” ve “gazetecilik” intihar etti!
Mustafa Önder