Proje Deşifre Oldu

Proje Deşifre Oldu

Şimdi bütün taşlar yerine oturdu işte…

Proje parti İP’in Soros destekli DDA elemanı Hasan Seymen’in amacı anlaşıldı ve bu amaca yönelik Çerkes’leri ve de Çerkesliği konu mankeni olarak kullandığı net olarak deşifre oldu…

(Delilini de son paragraflarda açıklayacağım.)

Onun bu tavrının “haynape” olmaktan çıkıp, ihanet amacı taşıdığı da tescillenmiş oldu demek, doğru teşhiste bulunmak demektir.

Şöyle ki…

Seymen’in kendi hazırladığı videoda, anayasa değişikliği tekliflerinin bizzat kendisi tarafından hazırlanmış olmasını ifade ederken, özellikle anayasanın üçüncü maddesine vurgu yapmasının tesadüf değil, bilinçli bir çalışma ürünü olduğu ortaya serildi.

Nedir bu anayasanın üçüncü maddesi, bir bakalım…

• 3. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti

• Madde 3: Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.

Bu maddenin değiştirilmesi teklifi, daha HDP ortalıkta yokken, bölücü ihanet, BDP ile sürdürülüyorken, ASALA’nın devamı olan narko terör örgütü PKK’nın kurmayları tarafından diretiliyordu, hatırladığınız gibi…

Narko terör örgütü PKK’nın bu diretimine onayda bulunan, yine bu terör örgütünün televizyon kanalı olarak bilinen IMC TV’de yayına çıkan, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü de tartışabiliriz demek anlamına gelen, Kılıçdaroğlu’nun, “bu maddeyi de tartışabiliriz” ifadesi, bütün ülkede büyük yankılara neden olmuştu…

Akabinde ise Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli hemen bu konuda açıklama yapmış ve şöyle demişti…

• Türkiye’nin kimliği anayasa ile değil, kültürel ve tarihsel mirasla belirlenmiştir. Kimliğimiz Türk milletinin özlemlerini yansıtmaktadır. Türk kimliğinin dışlanması PKK talebidir ve MHP’nin buna çanak tutması düşünülemez. Anayasadan Türk’ün silinmesi milli bir izmihlaldir. Herkes ayağını denk alsın. İlk dört maddenin tartışılmasına tahammül ve müsamahamiz yoktur. Bizim görüşümüz nettir.

Daha sonra vuku bulan gelişmeleri biliyorsunuz.

Washington, Londra, Tel-Aviv ve Brüksel aynı anda düğmeye basmış, MHP’nin başından Dr. Devlet Bahçeli indirilmeye çalışılmış, Meral Akşener’in Genel Başkanlığındaki MHP’nin desteği ile anayasının ilk üç maddesinin değiştirilmesi tasarısı devreye sokulmuştu…

Atlantikçiler Akşener’li MHP’yi kullanıp, HDP ve CHP’ye payanda yapmak istemiş, ülkedeki “rejimi” değiştirmeye çalışmışlardı…

İP’in Genel Başkan Yardımcılığına getirilen Hasan Seymen’in iki gün önce Çerkes’lerin kültürel hakları temalı açıklamalarının altında yatan gerçek ise, bu kişinin Çerkes’leri, Çekeşçilik havucu ile kandırarak, aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bölünmez bütünlüğünün teminatı olan, anayasanın ilk üç maddesinin değiştirilmesi hususunda bölücü terör örgütü PKK’nın diretimine destekte bulunması için kışkırtmak olduğu anlaşıldı…

Tarihte vatan kaybetmenin ne demek olduğunu Çerkes’lerden daha iyi bilebilecek bir başka toplum yoktur. O nedenledir ki, nüfuslarının dörtte üçü soykırıma uğratılıp, atavatanlarından sürgün edilen Çerkesler, yaşadıkları her ülkenin vatanperverleri olmakla tanınırlar.

Vatan belledikleri topraklara sadakatları o derece ünlüdür ki, bunu bir örnek ile açıklamak gerekirse, Ürdün’ü gösterebiliriz.

Bildiğiniz gibi Ürdün, kraliyet ile yönetilir.

Halkın hemen hemen bütünü, siyasileri ile, bürokratları ile, ordusu ile Araptır. Ürdün gibi bir Arap ülkesinde tek bir kurum vardır ki, Araplar çalışamaz. O da, Ürdün kraliyet sarayını koruyan muhafız alayıdır. O sarayın, yani kraliyet ailesinin tüm muhafızları Çerkes kökenli olmak zorundadır. Arap veya bir başka kökene sahip Ürdün vatandaşları, Ürdün kraliyet ailesinin muhafız alayında göreve alınamazlar. Çerkes olunması şartı konmuştur, kral tarafından…

Bu demektir ki, Çerkesler Ürdün’de, birinci sınıf vatandaşların da üstünde bir güven edinmiş halk olarak kendilerini kabul ettirmişlerdir.

Hal böyle iken, Çerkes’lerin vatan hassasiyeti, güvenilirliği ve sadakatları beynelminel bir gerçek olarak kabul görmüş iken, İP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Seymen’in, atavatanlarından sürülüp, Türkiye’yi, anavatan belleyen Çerkes’leri, vatana ihanete teşvik etmeye çalışmak amacıyla kültürel haklar gibisinden demode olmuş ajitasyonlar ile kandırmaya çalışması, Çerkes’leri aptal yerine koymak anlamına gelmektedir.

Soros fonları ile beslenen DDA’ya 2011’den bu yana hizmet ediyor olması ile başlayan süreçle mi, yoksa, kendisini bildiği günden beri mi küresel emperyalizmin oturtmaya çalıştığı çağdaş kölelik sistemine özlem duymakta olduğu ise bilinmemektedir.

İngiltere’de başlayan evangelist yayılımcılığın, Joshua Projesi olarak kodlanan ülkelerde gösterdiği faaliyetleri, şahsının ve bağlı olduğu partisinin benimsiyor olması kişisel ve kurumsal tercih olabilir Hasan Seymen için fakat, Yeni Dünya Düzeni olarak betimlenen çağdaş kölelik sisteminde Çerkes’lerin, köleleştirilmeye çalışılması gibisinden sinsice bir tuzağa düşürülmeyecek kadar aptal olmadıklarını unutmamalıdır Hasan Seymen…

Hele de İstiklal Harbi ordu komutanı, Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanı, siyasi parti genel başkanı ve ülkenin en meşhur özel kuvvetler komutanı nami ile tanınan askerlerini bünyesinden çıkaran Çerkes’leri vatana ihanete sürüklemeye çalışmak, Hasan Seymen gibisinden ucuz ve küçük hesaplar peşinde koşan sığ siyaset şimsarları için politik malzeme olarak görülüyor olsa da, böylesi bir tutum, vatan kaybetmenin ne menem bir acı olduğu hala unutmamış Çerkesler için farklı bir tabirle tanımlanır.

Bu tanımlama ise açılmaz. Çerkes örf, adet ve geleneklerinin temelini teşkil eden “Adıge Khabze” ile yetiştirilmiş hiçbir Çerkes tarafından dile getirilmez ve konu yapılmaz. Bunu kendisi de çok iyi biliyor olduğu için halden vazife çıkartıyorsa eğer Hasan Seymen, işte orada oturup kendi Çerkes’ligini sorgulamalıdır.

Sergilediği mega haynape için Hasan Seymen’in tek bir açıklaması olabilir ki; o da, parti programına uyum sağlamak zorundalığı ile öylesine bir sığlıkta bulunmak zorunda kalmış olması ihtimalidir.

Bugün, sosyal medya sayfalarından Ömer Aytekin Kaya tarafından sunulan aşağıdaki bilgiye ulaştım. İP’in HDP’nin diretmi, CHP’nin desteklediği “yeni anayasa” konulu bilgiyi şimdi sizlerle paylaşıyorum.

Şöyle bir iddiada bulunuyor Ömer Aytekin Kaya Bey…

“İyi Parti hakkında bu kez medya ve propagandadan sorumlu eski Başkan Yardımcısı Adem Taşkaya konuştu.
Taşkaya, “CHP, İyi Parti ve HDP gizlice partililerden habersiz aylar önce bir heyet kurarak yeni bir anayasa için çalışma yaptılar ve herkesten gizlediler. HDP ile iş çeviren ve arka kapı diplomasisi güden İyi Parti’nin Genel Başkanı Meral Akşener bu isimleri kendisi açıklayamaz.
Fakat ben açıklıyorum: İyi Parti’den Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan, HDP’den Mithat Sancar ve CHP’den İbrahim Özden Kaboğlu” dedi.”

Şimdi çok net olarak anlaşılmıştır ki, Hasan Seymen’i görevlendiren İP kurmaylarının umurunda bile değildir Çerkesler…

Onların amacı, Çerkes’leri, kendilerinin uygulamaya sokmaya çalıştığı ihanet politikasına ve bölücülüğe ortak etmek istemek gibisinden sinsice bir tuzağın kamuflajıdır, bulundukları kültürel haklar söylemleri…

Çerkes kökenli bir ülkücü olarak, başta Hasan Seymen ve tüm İP’li, CHP’li ve HDP’li bölücüleri buradan uyarmak isterim ki, sakin ola böylesi bir ihanete tevessül etmeyin, aklınızdan bile geçirmeyin çünkü akıbetiniz, hayal bile edemeyeceğiniz kadar kötü olur.

Bir gece ansızın.. sizler, çevrenizdekiler ve hatta yaşamakta olduğunuz mahalleler bile haritadan silinebilir…

Bunu kendinize yaptırtmayın.

Guşan Yediç
(Bu isim de soyadı da Çerkescedir. Devlet, Çerkes’lerin aile isimlerini kullanmasına izin vermiyor iddiasi da yalandır)