Mesele Ezan sesinden rahatsız olunmasıdır
Mesele Ezan sesinden rahatsız olunmasıdır
Mesele Ezanın Türkçe okunmaması değil
Mesele Ezanının susturulmasıdır.
Mesele Ezan sesinden rahatsız olunmasıdır.
Mesele sabaha karşı yatan zihniyetin ezan sesiyle o tatlı uykusunun bozulmasıdır.
Mesele Ezan Arapça olduğu için anlamıyoruz meselesi değildir.
Türkçe okunsa ‘’Haydi namaza’’dense namazamı koşacak .Hiç sanmıyorum bu zihniyetin namaza koşacağını..
Mesele Arapça kelimeleri lügatımızdan çıkarma meselesi değil istismar etme meselesidir.
Bunlar yazıldı söylendi..
Konuya dil açısından bakmak isterim
İşte Dil gerçeği:
Ortalama 400 kelimeyle konuştuğumuz Türkçede kala kala ”Ezan Türkçe mi Arapça mı okunsun”u tartışıyoruz .400 kelimeyle konuşan bir millet için Türkçe okunsa ne çıkar.!..Meselemiz kelime dağarcığımızı geliştirmek olmalıdır.O da okumayla olur.
Hiçbir dil yoktur ki yabancı kelime karışmamış dile yerleşmemiş olsun .
Çünkü İnsanı diğer canlılardan ayıran iki önemli özellik vardır: dil ve farklı çevrelere uyum sağlayabilme becerisi.
İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli unsur olan dil, sözlü veya yazılı biçimiyle, herkes tarafından sürekli kullanılır.
İnsanlarla benzerliği kelimeler doğar büyür ( kullanılır ) zaman içinde ölür. Yani kullanılmaz dilden düşer.
Yabancı dillerden dilimize giren kelimeler zamanla Türkçeleşir.Kelimenin kökü eki aynı kalsa da söyleniş değişikliğine uğrar buna teleffuz deriz.
Türkçe son ekli diller gurubuna girer belli kuralları vardır.
Arapça ise kalıplardan ve ön eklerden oluşur.
Örnek Müşavir-danışman,Müşahit –şahit olan…Mümin –İman eden…gibi
Bir kelime, dağdaki çobandan Cumhurbaşkanı’na kadar herkes tarafından biliniyor ve kullanılıyorsa onu dilimizden atamayız.
Efendi kelimesini herkes kullanır. Yunanca’dan girdi. Türkçe’den çıkaramazsınız. Peygamber kelimesi de Farsça’dan gelmiş. Peygamberi dilimizden atamayız..
Yunanca’dan dilimize giren kiraz, anahtar, kilit, kundura, limon kelimelerini kullanıyoruz diye O zaman Yunancı mı oluyoruz.
Arı dilcilik çıkmaz bir sokaktır. Geçtiğimiz yıllarda . Bilgi Yayınevi yeni üretilen Öztürkçe bir sözlük yayımladı. 3 bin 175 kelime var.
Bu kadar kelimeyle bir dil nasıl güçlü olabilir. Yabancı kökenli Türkçeleşmiş kelimelerin reddedilmesi, millete kültüre edebi eserlere yapılan bir hainliktir…
Bizim dilimizde çok fazla yabancı dilden kelime var lafına itibar etmiyorum bulunduğumuz coğrafyada yüzlerce uygarlıkla ilişki kurduğumuzu ve Türkçe’nin dünyanın bir ucundaki ülkelerinden veya onların Türkçeden etkilenmemesi mümkün değildir.
İşte size dilimize girmiş çok kullandığımız kelimelerden birkaç örnek ( Ermenice ) misal diyeceğim onunda kökeni Arapça..
ARAPÇA: Cumhuriyet, halk, devlet, hukuk, hürriyet, adalet, milliyet, vatan, şehit, akıl, aile, ahlak
FRANSIZCA: Laik, sosyal, çevik, bürokrasi, televizyon, radyo, terör, abajur.
FARSÇA: Zengin, aferin, bahçe, bülbül, can, canan, abdest.
İTALYANCA: Politika, gazete, alaturka, banka, çapa, çimento, fabrika.
İNGİLİZCE: Bot, cips, futbol, hostes, e-mail, kariyer, lobi, linç.
RUMCA: Avlu, bezelye, domates, fener, zoka, çerez.
ALMANCA: Dekan, filinta, kuruş, otopark, şalter, vokal, panzer.
KORECE: Tekvando.
ARNAVUTÇA: Plaçka (ganimet)
Demek ki mesele istense de olması mümkün olmayan arı Türkçecilik değildir.
Şimdi dilimizde kaç kelime var ,yabancı dillerden dilimize girmiş kaç kelime var ona bakalım
Türk Dil Kurumu’nun (TDK) güncel Türkçe sözlüğünde 616.767 kelime bulunuyor.
Resmi sayfasında yer alan sözlük için TDK, Türk kültür ve edebiyat tarihinde Tanzimat’tan sonra gelişen Türk edebiyatının eserlerini, çalışmasında başlangıç noktası olarak alıyor. Yapılan taramalarda edebî eserlerimizde geçmiş Batı kökenli 5.321 yabancı kelime ve bunların yer aldığı 25.530 örnek cümle tesbit ediyor.
Türkçe sadece yabancı dillerden kelime almamış, o dillere katkısı da olmuş. İşte ispatı…
Resimdeki tablo gösteriyor ki milletlerarası yapılan dil alışverişinde Türkçe’nin toplamda diğer dillerden 15.389 kelime aldığı, diğer dillere ise 37.433 kelime hediye ettiği görülüyor.
Sırf öztürkçe değil diye başka dillerden gelen kelimelerin dilimizden atılmasına karşıyım
Kültürlerarası alışveriş son derece doğaldır. Çünkü kelime demek kavram demektir. Eğer bir kavramı başka bir millet oluşturup ortaya çıkarıyorsa , o kavramı adlandırıp insanın işine yarar hale getiriliyorsa o kelime artık kavramı bulanın değil insanlığın ortak malıdır. Tıpkı işimizi kolaylaştıran aletler gibi .
Sırf öztürkçe değil diye başka dillerden gelen kelimelerin dilimizden atılması yanlıştır medeniyet başka kültürlere kapanarak değil başka kültürleden alıp yeni bir şekil vererek gelişir.
Aynı şekilde gelişen dil de başka dillerden alıp kendine mal edinerek gelişir. Mesela mutfak kelimesi Arapça bir kelimedir. Bugün Araplara vermeye kalksak mutfak kelimesini almaya kalkmaz. Aynı şekilde ve tezgah kelimesi de farsça bir kelimedir. Farslılara vermeye kalksak onlar da geri almaz bu kelimeyi. Bu kelimeler ister fonetik değişikliğe uğrasın, uğramasın artık Türkçe bir kelimedir. Türkçe, şu anda her ne kadar bir takım zaaflara düşürülmeye çalışılsa da, Türkçe bir medeniyet dilidir. Bu medeniyet dilinde de tüm milletlerden, kültürlerden alınma, insanlığın sorunlarını çözen kelimeler kullanılmalıdır.
Türkçemiz bir imparatorluk dilidir
Bu sebeple Türkçe hüküm sürdüğü toprakların neresinde güzel bir ses bulmuşsa onu kendi bünyesine almıştır. Öz Türkçecilik adına halkın benimsediği bu tür kelimeleri değiştirmek yanlıştır.
Tarih boyunca işlene yontula güzelleşmiş halk şiirine, aile harimine, millî vicdana yerleşmiş kelimeleri sevmemiz, anlamamız ve korumamız tabiidir.Her halk kendi ikliminin lisanını söyler Türkçe’yi sevmenin ve anlamının önce Türk milletini sevmek ve milletimizin tarih boyunca emek verip meydana getirdiği her millî eseri sevmek, anlamak gereği ifade edilerek bir dilin imparatorluk dili olması için sahip olması gerekli şartlar aktarılır.
Gerçek Türkçecilik milletin zevkine ve sevgisine yedire yedire işlenen millî kelimeler ve söyleyişler anlayışıdır..
Demek ki Ne imiş …!
Mesele Ezanın Türkçe olmaması değilmiş…
İhsan Akan
Emekli Türkçe Edebiyat Öğretmeni