Dolar 34,5123
Euro 36,1724
Altın 2.972,62
BİST 9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 17°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
17°C
Parçalı Bulutlu
Cum 19°C
Cts 9°C
Paz 10°C
Pts 9°C

Bahçeli İnce’ye; Beyaz Türk-zenci Türk sözleriyle bölücülük yapıyor

Bahçeli İnce’ye; Beyaz Türk-zenci Türk sözleriyle bölücülük yapıyor
16/06/2018 22:28
A+
A-

Bahçeli İnce’ye; Beyaz Türk-zenci Türk sözleriyle bölücülük yapıyor

İnce işçilikle Türkiye’nin altını oyan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı, terörle mücadelede kahramanlık gösteren bir komutanımızın apoletlerini sökmeyi vaat ediyor.

Kandil, İmralı ve Pensilvanya’ya el sallıyor.

Sözde Kürt sorununu tanıyor.

Kırmızıçizgileri olmadığını anlatıp bisikletle yalan turu atıyor.

Beyaz Türk-zenci Türk sözleriyle bölücülük yapıyor.

Bu hadsiz ve seviyesiz sözler büyük bir bühtandır.

İncelip ahlaken kopan bu şahsa diyorum ki, Türk’ün beyazı-zencisi olmaz, tarih boyunca da olmamıştır.

Ya Türksün’dür, ya da değilsindir.

Ya adamsındır, ya da ar damarı çatlak bir bedbaht.

Neyin beyazı, neyin zencisi, her yeriniz simsiyah olmuş farkında değilsiniz.

Ne konuştuğunu bilmeyen, ağzından çıkanı kulağı duymayan İnce’nin freni patlamış, dengesi bozulmuştur.

İşte bu tablo karşısında Cumhur İttifakı Türkiye’nin gelecek umududur.

MHP Lideri Devlet Bahçeli bugün İstanbul’da ki teşkilatlarla ve ülküdaşları ile bayramlaştı. Devlet Bahçeli İstanbul’da yapmış olduğu konuşmada çok önemli mesajlar verdi. İşte konuşmanın ayrıntıları ve tamamı…

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Çok Değerli İstanbullu Kardeşlerim,

Saygıdeğer Hanımefendiler, Beyefendiler,

Geleceğimizin Teminatı Sevgili Bozkurtlar, Asenalar,

Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,

Konuşmanın hemen başında özellikle bilmenizi isterim ki, bugünkü görkemli coşku, şu anki göğüs kabartıcı heyecan şahsımı ziyadesiyle memnun ve mutlu etmiştir.

Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

İstanbul’da yaşayan her insanımıza şükranlarımı sunuyorum.

Ramazan Bayramı’nın ikinci gününde Sinan Erdem Spor Salonu’nu hınca hınç dolduran dava ve yol arkadaşlarımla övünüyorum.

Maşallah İstanbul kutlu bir sefere çıktığını gösteriyor.

Allah nazardan esirgesin, İstanbul kalıcı bir zafere adım adım yaklaşıyor.

İstanbul yedi tepesinden sel gibi akan, 39 ilçesinden dua ve sevda gibi yükselen milliyetçi iradeyle istikbale yürüyor.

Ne mutlu sizlere, her türlü zorluğa direniyor, ülkülerinizden taviz vermiyorsunuz.

Çok partili siyasi hayatımızın en önemli seçimine bir haftalık süre kala ümit saçıyorsunuz, heyecanımıza heyecan katıyorsunuz.

Bayram günlerinin yeni bir diriliş ruhuna vesile olmasını temenni ediyorum.

Umut ediyorum ki, bugün buradan yükselecek mücadele azmi İstanbul’a; ekranları başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarımız vasıtasıyla da bütün ülke sathına yayılacaktır.

Hepinizin bayramını ayrı ayrı tebrik ediyor, ailelerinize, sevdiklerinize ve aziz milletimize huzur, sağlık ve esenlik dolu yıllar diliyorum.

Bayrağımız bir, bayramımız birdir.

Dilimiz bir, dinimiz birdir.

Kıblemiz bir, kavlimiz birdir.

Kaderimiz bir, kararımız birdir.

Vatanımız bir, varlığımız birdir.

Ülkemiz bir, ülkümüz büyüktür.

Nitekim başarmaktan başka seçeneğimiz de yoktur.

Milliyetçi Hareket Partisi’ni zincire vurmaya çalışanlarla görülecek hesabımız pek çoktur ve bu nedenle 24 Haziran muhkem ve müstesna bir karar anıdır.

Niyazım odur ki, ihtiyacımız olan dirliğe, ümit ettiğimiz birliğe, sabırsızlıkla beklediğimiz istikrara bayram günleri vesilesiyle ulaşır, bu mana dolu zamanlar hatırına vasıl oluruz.

 

Değerli Arkadaşlarım,

Muhterem İstanbullu Kardeşlerim,

Türkiye çetin süreçlere göğüs geriyor, vahim darboğazları aşmak için kıyasıya, kıran kırana mücadele veriyor.

Önümüzü kesmek için pusuya yatanlar var.

Ömrümüzü kısaltmak için fırsat kollayanlar var.

İç ve dış karanlık odaklar boş durmuyor.

Türk ve Türkiye hasımları geri adım atmıyor.

Devamlı üzerimize geliyorlar.

Devamlı etrafımızda tuzak kuruyorlar.

Türkiye’nin yıkımı için ittifak içindeler.

İhanet ve ihtilaf çukurunda buluşuyorlar.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin aleyhine senaryo kurguluyorlar.

Aslında hesap ve hedef Türklüğün derin yara alması.

Aslında plan ve proje milli bekanın ağır hasar görmesi.

Kara kampanyaların sebebi budur.

Kötüleme, kötü gösterme ve kara çalma girişimlerinin asıl ve esas gayesi de buna hizmettir.

Milliyetçi Hareket Partisi nice badireleri aşmıştır, yine aşmayı başaracaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi nice komplo ve kumpası ayaklarının altına almıştır, emin olunuz yine almayı bilecektir.

Davamız hak ve hakikat davasıdır.

Davamız millet ve memleket sevdasıdır.

Derdimiz Türkiye, dileğimiz kutludur.

Hamd olsun bugüne kadar hiç mahcup olmadık.

Hiçbir zaman mağlup edilemedik.

Milletimize güvendik, Allah’a inandık.

Bir hilal uğruna şehit düşen kahramanlarımızın mücadelesini yarım bırakmadık.

Onların ruhlarını muazzep etmedik.

49 yılın şerefli hatıralarını onurla, gururla taşıdık.

İftiralara dayandık, saldırılara direndik, sabotajlara karşı devleştik.

Şunu unutmayınız, kim Türk milletinin düşmanıysa elbette ki Milliyetçi Hareketi de düşman belleyecektir.

Kim,  milli birliğimize, milli varlığımıza hasımsa elbette ki önce milliyetçileri, önce ülkücüleri hedef alacaktır.

Bir gün bizimle uğraşan alçaklar şayet artık çevremizde dolaşmıyorlarsa,

Ülkücülük ve ülkücüler üzerinde yürütülen fitne ve fesat eğer son bulmuşsa;

İşte o zaman ihanetin bile ciddiye almadığı sıradan bir topluluğa dönüşmüşüz demektir.

İşte o zaman ülkemizin yıkılmadık hiçbir değeri, ayakta duran hiçbir temeli kalmamış demektir.

İşte o zaman, Türkiye bölünmüş, Türk milleti dağılmış, hain emeller amaçlarına ulaşmış demektir.

Çok şükür, milletin güvencesi olarak hala ayaktayız.

Çok şükür, ayakta kalmış son kale olarak hala varız.

Ve tıpkı kutlu ceddimize yakışır şekilde şer odaklarına hala korku salıyoruz.

Sancıları budur.

Sıkıntıları bundandır.

Yarım asırdır üç hilali solduramadılar ya, tahammülsüzlükleri de bu yüzdendir.

Yapamayacaklar, başaramayacaklar, Ulubatlı Hasan’ın surlara diktiği Üç Hilali İstanbul’un gönlünden, milletin gövdesinden asla silemeyecekler.

Varsın olsun, şirret dedikodularına yenilerini eklesinler.

Durmasınlar, yüzde 5-6’ya düştüğümüzü şerefsizce iddia etsinler.

Bunlara aldırış etmeyiniz.

Bunları asla ciddiye ve dikkate almayınız.

MHP’nin inişi ve iflası için el ovuşturan maya ve meşrebi haramla dolanlar 24 Haziran’da ya şok olacaklar, ya da yok olacaklardır.

Milliyetçi Hareket Partisi anketle kurulmadı, anketle kundaklanamaz.

Milliyetçi Hareket Partisi icazetle kurulmadı, ihanetle yıkılamaz.

Her yerdeyiz, her gönüldeyiz, her ömürdeyiz.

49 yıldır dildeyiz, duadayız, sarsılmaz duruştayız.

Yarım asırdır varız, gelecek asırlarda da Üç Hilal sancağı Al Bayrağımızın yanında mutlaka yerini alacaktır.

İstikbal bizimdir.

Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’dir, Türk milletinin ta kendisidir.

Buna hiçbir kokuşmuş engel olamayacaktır.

Bunun önüne hiçbir gafil geçemeyecek, hiçbir köhne anketçi, hiçbir müflis ve müfteri zihniyet ket vuramayacaktır.

Dip dalga diyorlar ya, işte o dalga milletimizin tertemiz iradesidir, Milliyetçi Hareket Partisi’ni hak ettiği, layık olduğu zirveye inşallah çıkaracaktır.

Bizimle uğraşmalarının sebebi bellidir, çünkü Türkiye’nin sırtını yere getirmek istiyorlar.

Bize soğuk ve şaşı bakmaları boşuna değildir, çünkü haçlı hevesleriyle örtüşen bölücülük damarı aziz vatanımızı zehirleme gayesindedir.

Şimdi siz söyleyiniz, şu sorularıma yüksek sesle cevap veriniz:

Vatana, millete, bayrağa sahip çıkacak mısınız? (Evet)

Mukaddesatımıza saldıran hıyanet yuvalarını dağıtacak mısınız? (Evet)

Birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi çekemeyenlerin kafasına balyoz gibi inecek misiniz? (Evet)

Bu evetler kudretli duruşun, bu evetler imanlı seslenişin, bu evetler taviz vermeyen Milliyetçi-Ülkücü İradenin cümle aleme mesajıdır.

Tekrar soruyorum; Tuzla’dan Üsküdar’a, Adalar’dan Şile’ye 14 ilçemizden oluşan İstanbul 1.Bölge 24 Haziran’da zafere hazır mı? (Evet)

Bayrampaşa’dan Esenler’e, Fatih’ten Zeytinburnu’na 12 ilçemizden oluşan İstanbul 2.Bölge 24 Haziran’da sandığa mührünü vuracak mı? (Evet)

Arnavutköy’den Avcılar’a, Bakırköy’den Silivri’ye 13 ilçemizden oluşan İstanbul 3.Bölge 24 Haziran’da zalimleri tir tir titretecek mi? (Evet)

İnanç bizde, ahlak bizde, sadakat bizde, sevda bizde, cesaret bizde, adamlık bizde, o zaman zafer de bizim olacaktır.

İstanbul diri teşkilat yapısıyla, çalışkan, donanımlı, davasına bağlı ve uyumlu milletvekili adaylarıyla beklentileri boşa çıkarmayacaktır.

Sizler inanırsanız, yaparsınız. Tıpkı gemileri karadan yürüten Fatih gibi Bizans planlarını darmadağın edersiniz.

Sizler iddialı olursanız, ideallerinize sarılırsanız başarırsınız. Tıpkı 40 çadırlık Türkmen obasından yükselen cihan devleti gibi büyüdükçe büyür, İstanbul’u alırsınız.

Yılgınlık yok.

Bezginlik yok.

Karamsarlık asla yok.

Haklıyız, Türk milleti hakkımızı Allah’ın izniyle teslim edecektir.

Haysiyetliyiz, Türkiye’nin gelecek ümidi olmak için 24 Haziran’da tarih yazmaya talibiz.

Diyorum ki, Cumhur İttifakı Millet Aklı, Milli Bekanın Teminatı.

Cumhur İttifakı Millet Aklı, her zaman İstanbul’un Teminatı.

Kardeşlikle geçen, muazzam bir kucaklaşma numunesi olan Türk asırlarının devamı için Milliyetçi Hareket Partisi TBMM’de çok güçlü şekilde temsil edilmelidir.

Milli beka ve güvenlik için Milliyetçi Hareket Partisi görevdedir.

Aş için, iş için, huzur için, umut için, istikrar için, normalleşme ve demokratik ilerleme için Milliyetçi Hareket Partisi gücüne güç katarak TBMM’de varlığını sürdürmelidir.

Merak buyurmayınız, Türkiye’nin geleceğinde pay sahibi olacağız.

Önümüzdeki dönemde sözümüz yere düşmeyecek, irademiz görmezden gelinmeyecektir.

Ülkücü her zaman olduğu gibi başı dik gezecektir.

Hedeflerimiz birer birer, sabır ve akılla gerçekleşecektir.

Hayallerimiz gerçekle buluşacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben diyecek, elini taşın altına koymaktan dün olduğu gibi yine çekinmeyecektir.

Zaman Türk milletinin, zemin Türkiye’nindir, sıra Milliyetçi Ülkücü Hareketi’ndir.

Hizmetse edeceğiz, hakikatse söyleyeceğiz, hedefse mutlaka ulaşacağız.

Türkiye’nin yeni hükümet yapısı altında inşa ve imar faaliyetinde biz de olacağız.

Geri durmayacağız.

Uzaktan izlemeyeceğiz.

Tribünden bakmayacağız.

Gelişmelere kapalı durmayacağız.

Mücadelemizi son nefes, son nefer, Turan’a kadar sürdüreceğiz.

Cumhur İttifakı’nın itibar ve iffetine gölge düşürmeyeceğiz.

Zira Türkiye’nin geleceği Cumhur İttifakı’dır.

Türkiye’nin parlak yarınları Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle tesis ve temin edilecektir.

Gazetelerde yazılan asılsız ve uyduruk haberleri atın bir kenara.

Ucuz ve köhne yorumcuların televizyonlarda söylediklerini fırlatın boşluğa.

Biz varız, Türkiye için hazırız.

Biz güçlüyüz, Türk milleti için dava ve demokrasi nöbetindeyiz.

Kızılelma ülkümüzdür.

İlay-ı Kelimetullah övüncümüzdür.

Türk-İslam Ülküsü ebediyete kadar yaşayacak fikir ve inancımızdır.

24 Haziran için el ovuşturanlar varmış.

Bizden görünüp kaynağımızı kurutmaya niyetlenenlere, ganimet avcılığından medet ve menfaat umanlara 24 Haziran’da hüsran yaşatmaksak, bunları hezimetle buluşturup tamamen gündemimizden çıkarmazsak, diyorum ki, bu can bu bedene haram olsun.

 

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Değerli Kardeşlerim,

Bizi ayırmak isteyenlere en güçlü ve kalıcı cevap bayramın manevi hikmetlerle dolu anlamında saklıdır.

Bizi biz yapan, bizi köklerimize ve kimliğimize sımsıkı bağlayan bağlardan birisi de böylesi anlamlı gün ve dönemlerdir.

Parti olarak, sorunlarından arınmış, yüklerinden kurtulmuş, kilitlerinden sıyrılmış bir Türkiye için dua ediyoruz, elimizden gelen, üstümüze düşen çabayı gösteriyoruz.

Kaybolan ahenk ve dengenin tekrar kurulmasını istiyoruz.

Altın çağını yaşayan ihanetin, zincirlerinden boşalan kötü niyetin hak ettiği karşılığı almasını inanç ve kararlıkla temenni ediyor, bu yolda her şeyi göze alıyoruz.

Bozulan ahlakın düzelmesini, yıpranan kardeşliğin sağlamlaşmasını, yozlaştırılan milli kimliğimizi yeniden ayağa kaldırmayı amaçlıyoruz.

Tehdit edilen güvenliğimizin, sarsılan muhabbetimizin korunmasını arzu ediyor, bunu bekliyoruz.

Kimsenin şüphesi olmasın ki, biz Türk milletinin sözünü, değerlerini ve hedeflerini heyecanla taşıyoruz.

Biz Türk milletinin varlığını, bağımsızlığını ve bin yıllık kardeşlik hukukunu cesaretle savunuyoruz.

Son yurdumuza gözümüz gibi bakıyoruz.

Biz ne yaptığımızı, neye sahip olduğumuzu, nereye varmak istediğimizi biliyor ve bunu yüreklice müdafaa ediyoruz.

Bu vatan sahipsiz değildir; sahip olacak bizleriz.

Bu millet yetim değildir; kol kanat gerecek bizleriz.

Bu devlet öksüz değildir; koruyacak ve yaşatacak da bizleriz.

Türklük ve İslam kötülenecek suçlu değildir; ayağa kaldıracak, can pahasına müdafaa edecek Ülkücü nesillerdir.

Ümit biterse hayat söner.

Yaşama azmi biterse istikbal elden gider.

Bu nedenle Türkiye’yi tekrar istikrara, tekrar esenliğe kavuşturmak durumundayız.

Kim ne derse desin, kim nasıl suçlarsa suçlasın; dünden bugüne bir kutsal bir emanet gibi taşıdığımız ülkülerimiz vardır.

Şerefle bağrımıza bastığımız bir bağımsızlığımız, namus gibi benimsediğimiz inançlarımız, ilkelerimiz ve tarihi haklarımız vardır.

Hiç kimse boşuna uğraşmasın, boşuna vakit harcamasın; vatandan vazgeçmeyiz.

Devleti yıktırmayız, Müslüman Türk olmaktan ayrılmayız.

Çünkü biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz.

Siyasetimizin merkezinde millet vardır.

Bizler;

Bin yılları aşıp kardeşlikle buluşan,

Hayatın zorluklarıyla savaşan,

Alın teriyle, göz nuruyla rızkını arayan,

Helal kazançta bereket bulan büyük Türk milletinin sevdalılarıyız.

Partimiz, gücünü milletinden alan siyasal düşüncenin savunucusudur.

Onun için de adımız Milliyetçi Hareket’tir.

Milliyetçi Hareket Partisi, yalnızca ülkemizin bir döneminde bir toplumsal ihtiyaca cevap veren herhangi bir siyasi kurum değildir.

Partimiz demokrasinin imkanlarını kullanarak Türk milletinin yönetimine talip olan büyük bir siyasal hareketin ve milli mücadelenin  adıdır.

Ve elbette ki bu siyasal hareket, Türk milletinin binlerce yıllık var oluşunu sağlayan muazzam değerler manzumesinden beslenerek duruşunu oluşturmuş, olgunlaştırmıştır.

Türklüğün ve İslam’ın başarısı olan büyük devletlerimiz tarafından ispatlanmış eşsiz hazine,

Acı ve tatlı hatıralarla dolu ecdat tarihinin bizlere verdiği dersler,

Zaferler veya yenilgilerden çıkarttığımız ibret tabloları,

Türk milliyetçiliğinin siyasi anlamda doğduğu bir asırlık dönemin emsalsiz birikimi,

Partimizin milletimiz adına verdiği 49 yıllık muhteşem mücadele,

Vefakâr, cefakâr, kahraman dava arkadaşlarımızın emek, alın teri ve can vererek taşıdıkları muhteşem emanetler,

Üzerinde titrediğimiz, varlık nedenimiz olan büyük milletimizin bekasına yönelik kaygılarımız bizim yol haritamızı oluşturan, kararlarımızı şekillendiren temel dayanaklardır.

Bilinmelidir ki, bunların hiçbirisi günlük siyasetin abartılı teşhisleri değildir.

Yaşanan hayatın içinden çıkartılmış ve tarihin imbiğinden süzülmüş gerçekleridir.

Şayet uyarılarımız hayali, öngörülerimiz anlamsızsa, sorarım sizlere;

Kim, ülkemizde ağır beka sorunu olmadığını iddia edebilir?

Kim, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün tehdit altında olmadığını söyleyebilir?

Kim, emperyalizm caniliğinin Türkiye’yi teslim alarak tasfiye etmek istemediğini ifade edebilir?

Kim, her şeyin güllük gülistanlık olduğunu ileri sürebilir?

 

Bu sorularımıza,

Akıl ve vicdan tutulması yaşamayan,

İçinde millet sevgisinin kırıntısı kalmış,

Varlığını menfaat çeteleri ile ilişkilere mahkum etmemiş,

Kirli siyaset, kirli ticaret ağına düşmemiş,

Milletin birliğine, kardeşliğine inanan,

Yalanlara, istismarlara kulağını kapamış her vatandaşımızın vereceği cevap bellidir.

Ülkemiz ve milletimiz için paylaştığımız her düşünce, öngördüğümüz bütün tespitler, dile getirdiğimiz ısrarlı uyarılar geçmişten bugüne kazandığımız tecrübenin sonucudur.

Sıradan, günü birlik, öylesine söylenmiş, durumu kurtarmak için uydurulmuş sözler değildir.

İlhamımız ise şanlı fetihtir.

İstanbul’un fethi, her şeyden önce, Ertuğrul Gazi ile yüzyıllar öncesinden başlayan stratejik bir büyüme ve yurt edinme ülküsünün zirvesidir.

Milletimiz, yüzlerce yıl boyunca başka milletlerle olan ilişkilerinde kuralı koyan ve uygulatan güç olmuştur.

 Atilla’ya “Tanrının Kırbacı” dedirten kudret bu güçtür.

 Kanuni’ye, bir mektupla aman dedirten sır bu güçtür.

 Bu güç, milletimizi üç kıt’ada hükümran yapmıştır.

 Bu güç, yıkıldıktan sonra onlarca devlet çıkarmış coğrafyayı ayakta tutmuştur.

 Bu güç, yüzyıllarca süren bir çözülme ve çöküşe dirençle dayanabilmiştir.

 Ve bu güç Türk milliyetçileri ile Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Bugün karşımıza çıkan küresel tuzaklar ve oyunların başlangıcı 1453 yılında İstanbul’un Türkler tarafından fethi ile başlayan süreçle yakından ilgilidir.

Bu tarih, öç ve intikam duyguları, korku ve nefretle karışarak Türk ve İslam medeniyetine yüzyıllar sürecek bir husumetin de başlangıcıdır.

Fetih, elbette bizler için muazzam bir dönemi ifade etmektedir.

Ancak, İstanbul’un Türklere geçişi yabancılar için asla unutamadıkları bir sarsıntı ve kaybın da nirengi noktasıdır.

Bu tarihten sonra Avrupa merkezli Türk ve İslam düşmanlığı dalga dalga yayılmıştır.

Türkleri önce İstanbul’dan, sonra Anadolu’dan atabilmek için asırlardır bir mücadele sürmektedir.

Daha önceleri de ısrarla belirttiğim gibi bu tarihi Şark Meselesi’nden başka bir şey değildir.

Fetih ile birlikte kin ve intikam duyguları ile beslenen haçlı hayalleri, bu güzel kenti ve aziz yurdumuzu elimizden almak için fırsat aramaktadır.

Nitekim Anadolu’dan Türklüğü atmak üzere Mondros ile yola çıkan işgalciler, 1920’de işgal ettikleri İstanbul’umuzu, 1923’de terk ettiklerinde yarım kalmış emellerini vicdanlarında hep saklı tutmuşlardır.

Şimdi hepinize sormak ve sesinizi tüm cihana duyurmak istiyorum:

Türk milletinin bir ve bütün olması için her fedakârlığı yapacak mısınız?(Evet)

24 Haziran’da Zillet İttifakına ve Türk düşmanlarına şamarı indirecek misiniz? (Evet)

Eşkıyanın hükümdar olmaması ve Türkiye’nin bölünmemesi için var gücünüzle çalışacak mısınız? (Evet)

İşte Milliyetçi Hareket Partisi bu.

İşte Türk milliyetçilerinin sesi bu kadar gür.

Varlığınız Üç Hilal’in yolunu aydınlatıyor, sesiniz zalime korku veriyor.

Hepinizle gurur duyuyorum, hepinizi kucaklıyorum.

 

Değerli Dava Arkadaşlarım,

İstanbul, bir küresel devletin kurulması için gerekli fikriyata, kültüre, inanca ve kurumlara sahip Türkler için yönetim kabiliyetlerini, vicdani hasletlerini gösterebilecekleri bir stratejik merkezdir.

Yeter ki görmesini bilelim.

Fetihten sonra dünyanın medeniyet kaynağı olan İstanbul, farklı etnik ve inanıştaki insanların bir arada huzur ve barış içinde yaşadıkları örnek alınacak bir uzlaşma kültürünün de beşiği olmuştur.

Fetihle beraber Türklüğün ufku genişlemiş, asırlarca adım adım ilerleyeceği hükümranlık havzaları, imparatorluk coğrafyasında daha sonraki dönemlerde birer birer belirmeye başlamıştır.

Bugün yaşadığımız an, yüzyıllar boyunca sürmüş mücadelelerin, heyecanla ve bedel ödeyerek çizilmiş olan haritaların, yeni bir geleceğe açılan da eşiğidir.

Bu itibarla, tarih sadece keşfolunan, yalnızca seyredilen kuru olaylar resmigeçidi değil, aynı zamanda önümüze konan ve bir bakıma hala tekemmül etmemiş yaşayan bir hayattır.

Bizi köksüzlükten kurtarıp, ebediyete akıp giden coşkun bir nehre dönüştüren, aynı kaderi paylaşan diğer milletler arasında bize varlığımızı duyuran sahip olduğumuz tarih şuurudur.

İstikbali, istiklalimizden zerre kadar taviz vermeden planlayıp hayata geçirmemiz için de tarih şuuruna çok ihtiyacımız vardır.

İşte tarihin kalbinin attığı yer ve gururumuz olan İstanbul’dayız.

Asırlarca tarihe şahitlik yapan bu büyük Türk şehri, aziz milletimizin acılarını, sevinçlerini, kahramanlıklarını ve hayal kırıklarını tek tek yaşadı.

Türk milletinin geleceğine yön vermekten korkanların geçmişi tahrip etmeye çalışmaları, milletimizi küçük ve dar bir alana hapseden Sevr zihniyetinin tekrar güçlenmesine neden oldu.

Geçtiğimiz yüzyılın başlarında, Balkanlarda yaşanılan acı ve talihsiz olaylar, bugün içinde bulunduğumuz dönemle büyük benzerlikler gösteriyor.

Osmanlı’nın topraklarını parçalamaya çalışan güçler; girişimlerini meşru göstermek için, tıpkı bugünkü gibi insan hakları, medeniyet, reform, barış gibi sözcükleri dillerinden düşürmemişlerdi.

Bugüne benzer biçimde, 20’nci yüzyıl başında bu defa da Balkanlar’daki ayrılıkçı terör örgütleri vatanı bölmek, ayrıştırmak için yoğun faaliyet göstermişlerdi.

Aynısına şimdilerde tesadüf edilmiyor mu?

Bekamız üzerinde kumar oynanmıyor mu?

15 Temmuz 2016’da son iki asrın en dehşet verici işgal girişimiyle karşılaşmadık mı?

Az daha vatanımızdan oluyorduk.

Az kalsın iç savaş şartlarına giriyorduk.

Söyleyiniz bana, vatanımız elimizden kayıp gitseydi ne yapacaktık, nereye gidecektik, ecdada ne diyecektik?

İstanbul’da müstevlilerin bayrakları asılsaydı bunu tarihe, bunu şehitlerimize nasıl anlatacaktık?

FETÖ’yle PKK bir ve aynıdır.

İkisi de Türk, Türkiye ve din düşmanıdır.

HDP, FETÖ’nün yükselen yıldızıdır.

Allah korusun, 15 Temmuz başarılı olsaydı, PKK doğudan, FETÖ batıdan Türkiye’yi istila etmeyecek miydi?

Esaret altına girmeyecek miydik?

Suriyeli mültecilerin durumuna düşmeyecek miydik?

Anadolu karanlığa gömülmeyecek miydi?

Ne çabuk unutuldu o meşum ve melanet gece?

FETÖ’cüler Avrupa ülkelerinde, ABD’de el üstünde, rahat ve lüks hayatın içindedir.

Hainler villalara yerleşmişler, ihanetleri ödüllendirilmiştir.

Meselenin püf noktası FETÖ ve PKK’nın tez ve hedeflerine müzahir hareket eden siyaset defolarının bugün meydanlara yüzsüzce çıkmaları, milletimizi kandırmaya tevessül etmeleridir.

CHP’ye bakınız bunu görürsünüz.

İP’e dikkat ediniz aynısına şahit olursunuz.

HDP zaten sicili belli terör aparatıdır.

Bunların Cumhurbaşkanı adayları ise adeta hilkat garibesi, felaket tellalı, hıyanet çığırtkanı, Pensilvanya acenteleridir.

Türkiye’nin maruz kaldığı açmaz yüreklerimizi sızlatmaktadır.

HDP tutuklu bir PKK’lıyı Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkarmış, hiç kimseyi şaşırtmamıştır.

İnce işçilikle Türkiye’nin altını oyan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı, terörle mücadelede kahramanlık gösteren bir komutanımızın apoletlerini sökmeyi vaat ediyor.

Kandil, İmralı ve Pensilvanya’ya el sallıyor.

Sözde Kürt sorununu tanıyor.

Kırmızıçizgileri olmadığını anlatıp bisikletle yalan turu atıyor.

Beyaz Türk-zenci Türk sözleriyle bölücülük yapıyor.

Bu hadsiz ve seviyesiz sözler büyük bir bühtandır.

İncelip ahlaken kopan bu şahsa diyorum ki, Türk’ün beyazı-zencisi olmaz, tarih boyunca da olmamıştır.

Ya Türksün’dür, ya da değilsindir.

Ya adamsındır, ya da ar damarı çatlak bir bedbaht.

Neyin beyazı, neyin zencisi, her yeriniz simsiyah olmuş farkında değilsiniz.

Ne konuştuğunu bilmeyen, ağzından çıkanı kulağı duymayan İnce’nin freni patlamış, dengesi bozulmuştur.

İşte bu tablo karşısında Cumhur İttifakı Türkiye’nin gelecek umududur.

15 Temmuz’dan sonra yeni bir hükümet sistemine geçilmesi zorunluydu.

Türkiye’nin rahat bir nefes alması, güvenlik ve beka tehditlerine karşı güç birliği yapılması kaçınılmaz bir ihtiyaçtı.

7 Ağustos Yenikapı ruhuyla bu birlikteliğin temeli atılmıştır.

16 Nisan Halkoylaması’yla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne milletimiz evet demiştir.

Terörizme karşı ortak bir refleks gösterilmiştir.

Siyasi ve ekonomik saldırılarına karşı Cumhur İttifakı doğmuştur.

CHP’de umut yoktur.

İP’de hayır yoktur.

HDP ve diğerlerinde gelecek ve huzur yoktur.

Her birisi Türkiye karşıtlarıyla aynı kümede toplanmışlardır.

FETÖ’ye olur vermişlerdir.

PKK’ya sessiz ve tepkisiz kalmışlardır.

Afrin Zeytin Dalı Harekâtına karşı çıkan bu sefillerdir.

Beka mücadelemizi sulandırmaya çalışan bu densizlerdir.

Türkiye’yi geri götürmeye heves eden bu omurgasızlardır.

Bunlar karşısında Türk milletinin ve Türkiye’nin tarihi haklarını savunacak irade ise Cumhur İttifakı’yla tecelli etmiştir.

Ve Cumhur İttifakı devam edecek, yıpratılmasına izin verilmeyecektir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye’nin varlığını teyit edecektir.

Kuvvetler ayrımı net olarak sağlanacaktır.

Yasama daha güçlü, yürütme daha aktif ve etkin, yargı ise daha bağımsız ve tarafsız çalışacaktır.

Teröre karşı cumhur iradeyle ve ittifakla direnç göstermektedir.

Afrin’de bayrak dikilmiştir.

Allah’ın izniyle sıra Kandil’e gelmiştir.

Al Bayrağımız eninde sonunda, en kısa sürede Kandil’deki hainlerin tepelerine dikilecektir.

Türkiye’yi durdurmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.

Zillet ittifakı bozguna uğrayacaktır.

Cumhur İttifakı Türkiye, Türkiye ise Cumhur İttifakı’dır.

24 Haziran’da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi tam olarak uygulamaya geçecek, Cumhuriyet taçlanacaktır.

Türk milleti, 16 Nisan’daki kararını daha üst bir seviyede sahiplenip tescil ettirecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi de TBMM’de çok güçlü bir şekilde varlığını muhafaza edecektir.

Gazi Meclis’in denge ve denetleme görevini en iyi şekilde icra ve ifa edeceğiz.

Seçim Beyannamemizde milletimizle paylaştığımız söz ve vaatlerimizi mutlaka hayata geçireceğiz.

Yasal tüm vasıtaları kullanacağız.

İman varsa ihanetin kökü kazınacaktır.

İmkan varsa irade varlığını kesinlikle gösterecektir.

Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Sonuna kadar karar ve duruşumuzdan ödün vermeyeceğiz.

Milliyetçi-Ülkücü Hareket İstanbul’un dinamizmiyle, Anadolu’nun diriliş ve yükseliş ruhuyla 24 Haziran’da büyük bir başarıya ulaşacaktır.

MHP, Türkiye’nin eğilmez başıdır.

MHP, Türklüğün kesilmez nefesidir.

Çare biziz, çözüm biziz, huzur ve umut bizleriz.

MHP, geleceğin mimarı, geçmişin muhafızı, bugünün müşahit ve müteyakkız kudretidir.

İkazla söylüyorum, sandıklara sahip çıkınız.

Sandıkları asla boş bırakmayınız.

Vatandaşlarımdan ricam oylarını mutlaka kullanmaları, Türkiye’nin geleceğine sahip çıkmalarıdır.

Son bir haftada muhtemel hiçbir tahrik ve oyuna gelmeyiniz.

Hiçbir tezvirata aldırmayınız.

Milliyetçi Hareket Partisi kazanacak, Türk milleti kazançlı çıkacaktır.

Millet aklıyla bezenmiş Cumhur İttifakı 24 Haziran’da alının akıyla sonuca ulaşacaktır.

Son olarak, 14 Haziran Perşembe günü, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde, seçim çalışmalarını yaptığı esnada Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekili Adayı Sayın İbrahim Halil Yıldız ve beraberindeki partili arkadaşlarına yönelik hunhar suikastı şiddet ve nefretle lanetliyorum.

Bu alçak terör saldırısı sonucunda dört kişi hayatını kaybetmiş, sekiz kişi de yaralanmıştır. Kanlı ve kahpe saldırı aynı zamanda demokrasimizi, aynı zamanda Türkiye’nin birlik ve beraberliğini hedef almıştır.

Ancak teröristler kazdıkları kuyuya kendileri düşecekler, milli birlik ve kardeşliğimizi asla yıkamayacaklardır.

Her şeyden önce Kürt kökenli kardeşlerimiz tuzakları bozacak, terör figüranlarını yerle yeksan edeceklerdir.

Suruç’ta teröristlerin açtıkları ateş sonucunda hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifalar diliyorum.

Bunun yanı sıra, ailelerine, Adalet ve Kalkınma Partisi camiasına, Şanlıurfalı kardeşlerime sabır ve başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

Şimdi anlaşıldı mı, Cumhur İttifakı niye önemli, neden hayati ve vazgeçilmez değerde?

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.

Milletvekili adaylarımızı tam kadro TBMM’de görmek istiyorum.

24 Haziran Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimi’nin ülkemiz, partimiz, milletimiz ve demokrasimiz için hayırlı neticelere vesile olmasını diliyorum.

Hepinizi Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum.

Yolunuz, bahtınız, alnınız açık olsun.

Sağ olun, var olun.

Ne Mutlu Türküm Diyene.

ETİKETLER: ,