MİLLETİM ÜLKÜCÜLERİ BEKLİYOR!

Bir Milliyetçi ve Ülkücü sebep, sonuç ve araçları doğru olarak değerlendirmeli, bu değerlendirme yaptıktan sonra hareket tarzını tespit etmelidir. 

Son yılarda ve özelliklede son zamanlarda Ne Ülkücünün liderini,Ne Teşkilatların Ülkücüyü,Nede Ülkücünün Ülkücüyü tanıdığını söyleyemeyeceğim.

Bu nerede çıktı diye hemen saldırı geçme gönüldaşım!sabır…

Sokakta,Kahvede hatta Teşkilatlarda özelliklede Avrupa’da şu dillendiriliyor,Genel Başkan bırakmalı!Genel Başkana bir şey demiyoruz ama Şevkat Çetin,İsmet Büyük Ataman ve Semih Yalçın gitmeli partiyi bitirdirler!

Teşkilatlar ölü gençlik yok,Kadın Kolları aktif değil,Toplumunda uzak bir siyaset var diye eleştiri ve hakaretler yapılıyor.

Şimdi Bakıyoruz bu eleştiriyi yapanların bir çoğu  ya Teşkilatların kapısını bile bilmiyor veya girse bile öylesine aktif bir faaliyette bulunmamış,gel şu işi yapalım deyince bin bir türlü bahanelerle kaçamak yapan ama yapılan işleri beğenmeyen tipler.

Diğer tarafta yıllarca görev yapmış görevde iken sadakat ve bağlılık nutukları atmış ama görev süreleri bitince yıllarca görevde kaldığını ve sözlerini unutmuş Genel Başkan koltuk sevdalısı koltuğu bırakmıyor nutukları atıyorlar hatta yukarıda saydığım Genel Başkan yardimcıları hakkında en ağır hakaretler!!!

Şevkat Çetin;

1971 yılından Ülkücü ocaklarında,1978 yılında ise Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapmış ve üst kademelerde görev yapmış!

İsmet Büyükataman;

Ülkü Ocakları Bursa İl Genel Başkanlığı,Ülkücü Öğretmenler Ülkü-Bir Başkanlığı,Milliyetçi İşciler Sendikasında görevler Bursa İl Başkanlığı MYK ve Genel Sekreterlik!

Semih Yalçın;

1975-1978 Gaziantep Ülkü Ocakları il sekreterliğ ile aktiff davanın içinde bulunmuş 57.Hükümet döneminde Sağlık bakanlığında Müsteşar yardımcılıgı yapmış ve Siyasete atildıktan sonra ise MHP’de devam etmiştir.

Hepsi Ocaklı,Hepsi uzun yıllar MHP’de olan ve Partinin en öneli noktasındaki  bu kişilere saldırı aslında direk MHP’ye saldırıdır.

Genel Merkez yöneticileri ve yerel yöneticiler ise budurumda çok ilmi davranmalı ve davaya hakaret ve saldırı yapan ile onları dinleyerek bilmeden davaya fayda sağlayacağım derken zarar verenleri iyi seçmeli ve herkese hain damgası vurmamalıdır.

Ülküdaşım bu laçkalığa son verelim ve Ülkücü gibi davranalım.

Ülkücüler herhangi bir harekete girişmeden önce, bu hareketin Milliyetçiliğe getireceğini veya Türk milliyetçiliğinden ne götüreceğini hassasiyetle düşünülmelidir. Davaya zararı nedir bunu çok ama çok düşünmeldir.

Asil ideallerin yılmaz savaşçıları olan tüm Milletçi ve Ülkücü gençlik, merkezi otoritesinin disiplinine bağlı olarak, Türk Milletine karşı ne pahasına ve ne şartlar altında olursa olsun görevini yaptığı takdirde sancağımız burçlara dikilecektir.Ülkümüzün zaferi gerçekleşecektir.

Ülkücüler görevlerini yaptığı sürece Milletimizin beklentisine cevap verecektir çünkü Milletim Ülkücüleri bekliyor.

Ocak terbiyesi almış olan Türk Gencinin hal ve hareketleri İslamiyete ve Türk Örf ve Adetlerine uygun bir şekildedir. Ülkücü terbiyesi almış olan arkadaşlarımız ocak içinde ve dışında ne şekilde davranacanı bilir. Türk töresinin gereği büyüklerine saygı, küçüklerine sevgi göstermektir.Bu şekilde davamıza samimiyet sahibi olduğumuzu göstermiş oluruz. İnsanları bize yaklaştıracak ve bizim sözlerimizi dinlettirecek olan bizlerin yaşantısı olacaktır. Nasıl ki sigara içen bir insan bir başka tiryakiye uzun uzun sigaranın zararlarından bahsedip o sigarayı bırakmasını istemesi etkili olmayacaksa, bizlerinde davayı nefislerimizde nefislerimizde yaşamadan başkalarına anlatmamız etkili olmayacaktır. Hayatımızın her aşamasında edep ve adaba riayet etmeliyiz. İslamında Davamızında emri budur. 

Ülkü yolundaki dava erine Başkan’ı bir şey emrettiği zaman anında verilen emrin yerine getirilmesi gerekir. Ocak içerisinde bu hiyerarşik yapının korunması Teşkilatımız ve Türk gençliğinin geleceği açısından yerine getirilmesi gereken bir zorunluluktur. Ülkü Ocaklarında Başkan konumunda bulunan kişinin yaşı ve diğer özellikleri verilen emrin yerine getirilmesinde bir önem taşımaz. Önemli olan bulunduğu makamdır. O makamdan gelen emir yerine getirilmelidir. Bazı durumlarda meydana gelen şahsi sorunlar bu adap dairesi içerisinde kesinlikle unutulmamalıdır. Ataların dediği gibi Emir demiri keser. Yani alınan emirin yerine getirilmesi konusunda azami gayretin yerine getirilmesi şarttır. 

Yanlış yapmamalı, yanlış yaptırmamalıyız. Nasıl ki toplumun bozulması, çekirdek olan aileden gelirse; Teşkilatlardaki disiplinsizlik fertlerde başlar. Bu konuya gereken önemi göstermek her ülküdaşımızın görevidir. 

Bunlara harfiyen uyan her Ülkücü Tartışılmazımız olan Lider,Doktrin ve Teşkilat  tartışılmaz ilkesine mutlaka riayet etmelidir.

Allah İslamı, adabı, edebi  ile yaşamamızı nasip eylesin.Davamızı yaşama konusunda Rabbim hepimizin yar ve yardımcısı olsun.

İSA GÜNEYLİ