Dolar 34,6355
Euro 36,5804
Altın 2.934,69
BİST 9.639,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 13°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
13°C
Hafif Yağmurlu
Per 14°C
Cum 16°C
Cts 13°C
Paz 13°C

“TÜRK ORDUSU FETO’NUN ORDUSU HALİNE GELMİŞ! BUNU DİYEN ADALET BAKANI”

“TÜRK ORDUSU FETO’NUN ORDUSU HALİNE GELMİŞ! BUNU DİYEN ADALET BAKANI”
28/07/2016 16:28
A+
A-

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Ordumuzu, Fetullah Gülen’in ordusu olmaktan çıkarmamız gerekiyor. Bizim ordumuz kimin ordusu? Türk Silahlı Kuvvetleri, ne diyoruz, ‘Türk ordusu’ diyoruz. Ama FETÖ’nün ordusu haline gelmiş. Şimdi bizim ordumuzu FETÖ’nün ordusu olmaktan çıkarıp aziz Türk milletinin ordusu haline getirecek adımları kararlılıkla atmamız lazım. Onun için de bu konuda hükümetimiz de komuta kademesi de kararlıdır ve gereken ne ise yapılacaktır.” dedi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, FETÖ’nün darbe girişiminin başarılı olması halinde terör örgütü ele başı Fetullah Gülen’in Türkiye’ye gelme ihtimaline ilişkin, “Benim kanaatim, gelirdi. Çünkü darbeyi yapan Fetullah Gülen, 40 yıldır bu darbe için hazırlanıyor. Devletin kılcal damarlarına kadar sızdıran ve bunların hepsini vakti için hazırlayan bir beyin o.” değerlendirmesinde bulundu.

Bozdağ, Habertürk televizyonunda katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

“Darbe girişimi gerçeğe dönüşseydi Fetullah Gülen, örgüt lideri olarak Türkiye’ye gelecek miydi?” sorusuna Bozdağ, şu karşılığı verdi:

“Benim kanaatim gelirdi. Çünkü darbeyi yapan Fetullah Gülen, 40 yıldır bu darbe için hazırlanıyor. Devletin kılcal damarlarına kadar sızdıran ve bunların hepsini vakti için hazırlayan bir beyin o. Orduya, ülkeye, yargıya, devletin her kademesine sızacaksınız, gün geldiği zaman devleti kilitleyeceksiniz ve darbe yapılacak ve yeni bir dünya kurulacak. Onların hedefi bambaşka. Ben daha önce söyledim. Humeyni Paris’te nasıl döndüyse, Fetullah Gülen de Türkiye’ye öyle dönecekti ve Türkiye’de sadece anayasa rafa kaldırılmış olmayacaktı, bana göre rejim de değişecekti.”

Bu örgütün Türkiye’de okullarda, dershanelerde, üniversitelerde yetiştirdiği kişilerin Türkiye için “tehlike, tehdit ve ölüm makinesine” dönüştüğüne dikkati çeken Bozdağ, örgütün yabancı ülkelerde yetiştirdiği kişiler için de durumun farklı olmadığını belirtti.

Bozdağ, “Yarın Amerika’da bir iktidar kavgasında kendi istikametinde bir yapı oluşturmak için kendi yetiştirdiği elemanlarla Amerika’nın içinde de Türkiye’de yaptığını yapabilir. Başka ülkelerde de yapabilir.” dedi.

Bugüne kadar Fetullahçı Terör Örgütü’ne dair pek çok şeyin kendilerine söylendiğini, anlatıldığını ifade eden Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

“CHP’si anlattı, başkası anlattı. Biz bunlara inanmadık. Hatta ‘alnı secdeye gelen insanlardan zarar gelmez.’ dedik, bunlara farklı bir gözle baktık, biz reddettik. 17 Aralık’tan sonra da biz anlattık dilimiz döndüğü kadar, yüksek sesle herkese anlattık. Bu sefer de ‘AK Parti kendine operasyon yapıyor, bunlar o yüzden canı yandığı için bunu söylüyor.’ dedi ve bizi abartmakla, paranoyaya kapılmakla suçladılar. Bu sefer 17 Aralık’a kadar bize bu işi anlatanlar inanmadı. Ama 15 Temmuz’dan sonra herkes bu işe inandı. Artık diyoruz ki, ‘bizim hep beraber birbirimizi itham etmek, dün senin şu kadar taksiratın vardı, benim bu kadar taksiratım vardı, siz bunu yaptınız, biz bunu yaptık.’ Kim yaptıysa yaptı, sonuçta bu ülke için büyük bir tehlike, tehdit, kötülük, vahşet ortaya çıktı. Bizim yapacağımız şey, bu tehlikeyi, tehdidi bundan sonrası için bertaraf etmektir. Kim bu bertaraf etme sürecinde hükümetle beraber olursa millet ona büyük değer verecektir. Benim ondan hiç şüphem yok.”

– “Taksirata girildiğinde, hepimizin taksiratı var”

“Geçmişte birtakım hatalar yapıldığını mı anlamamız gerekiyor?” sorusuna Bozdağ, “Tabii şimdi bunlar nasıl devletin içinde örgütlendi? Mesela taksirata girildiğinde, hepimizin taksiratı var. Bu tuğgeneraller, korgeneraller, orgeneral düzeyinde olanlar AK Parti iktidarı döneminde mi orduya girdiler? Terfi sistemine baktığınızda bunların çok eskiden beri orada olduğu ve bizden önceki pek çok hükümetlerde daha.. Bizim taksiratımız yok mu, bizim de çok, hepimizin var. Onun için diyorum ki, amel defterini açıp ‘Bunlar sizin dönemde buraya, bizim dönemde buraya girdi, siz bunları göz yumdunuz, şöyle oldu böyle oldu.’ Buna girdiğimiz zaman biz bu işle etkin mücadele edemeyiz. Burada hepimizin taksiratı var. Çünkü geçmişte pek çok iktidar döneminde bunlar devlette kümelendi, imkan sahibi oldu. Bizim dönemimizde de öyle ama biz bir şeyi gördük.” yanıtını verdi.

Devletin içinde görev yapan herkesin anayasasına, yasalarına, meşru iktidara sadık olmasının önemine değinen Bozdağ, “Başka görüşten olabilir, bir yere mensup olabilir, onlara hiç kimse bir şey demez. Ama devlete hakim olmak, ‘bu devlet sadece bize ait, bizim dışımızda kimse olmayacak’ dediği zaman, o bir terör örgütü gibi devlet için tehlikedir. Onun için devlette herkes olsun, her gruptan insan olsun ama herkesin vazifesi bu devlete, millete hizmet olsun, devlete sızmak olmasın.” diye konuştu.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bundan sonra devlet aygıtı içinde görev yapacaklarla ilgili Türkiye’nin daha farklı bir yöntemi takip edeceğini, devletine sızmak isteyen bir kişinin bu devlette görev alamayacağını kaydetti.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Ordumuzu, Fetullah Gülen’in ordusu olmaktan çıkarmamız gerekiyor. Bizim ordumuz kimin ordusu? Türk Silahlı Kuvvetleri, ne diyoruz, ‘Türk ordusu’ diyoruz. Ama FETÖ’nün ordusu haline gelmiş. Şimdi bizim ordumuzu FETÖ’nün ordusu olmaktan çıkarıp aziz Türk milletinin ordusu haline getirecek adımları kararlılıkla atmamız lazım. Onun için de bu konuda hükümetimiz de komuta kademesi de kararlıdır ve gereken ne ise yapılacaktır.” dedi.

Bozdağ, Habertürk televizyonunda katıldığı programda, FETÖ’nün darbe girişimine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, soruları yanıtladı.

Darbe girişimi sırasında çok vahşice planlama yapıldığını anımsatan Bozdağ, milletin meydanlara inmesiyle olaya el koyduğunu, darbeyi yapanlara en büyük darbeyi vatandaşın vurduğunu aktardı.

Bozdağ, 15 Temmuz gecesinde vatandaşın her şeyi demokrasi için yaptığını ve ölmeyi göze aldığını bildirerek bunun da Türkiye açısından bir değişim noktası olduğunu bildirdi.

Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısının kararlarının bugün açıklanıp açıklanmayacağının sorulması üzerine Bozdağ, Başbakan Binali Yıldırım’ın kararların toplantının yapıldığı aynı gün açıklanacağını söylediğini hatırlatarak, toplantının bugün yapılacağını ve sonuçların da bugün açıklanacağını ifade etti.

Son çıkan kanun hükmünde kararname gereği YAŞ toplantısında alınan kararların derhal uygulanacağını, devir teslim törenleri için 30 Ağustos’un beklenmeyeceğine işaret eden Bozdağ, Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından yürürlüğe gireceğini aktardı.

Bozdağ, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde FETÖ ve bu örgütten olmayıp destek veren gruplarla ilgili Türkiye genelinde soruşturmalar sürdüğünü bildirdi. Bozdağ, yeni yeni delillerin ortaya çıktığına işaret ederek, “Şu anda elde edilmiş deliller, henüz deşifre edilmiş, tasnif edilmiş, analizi yapılmış değil. İfadeler var, bazı ortaya çıkan şeyler…Bu ifadeler arasında çok ciddi çelişkiler var. Darbede fiilen görev almış kişi, ‘Ben bu işte yokum’ diyor.” dedi.

– “Fetullah Gülen’in ordusunun yaptığı darbe teşebbüsü olduğu çok açık”

Kamera, telefon, mesaj kayıtlarının pek çok şeyi ortaya dökebileceğini belirten Bozdağ, şöyle devam etti:

“Akıncı Üssü’nde, başka üste neler oldu, bunların hepsi bir bir ortaya çıkacak. Elde edilmiş bütün bu delillerin tasnifi, deşifresi, sonra ortaya çıkanların analizi bize büyük fotoğrafı gösterme, karanlıkta kalan pek çok konuyu aydınlatma konusunda büyük bir yardım sağlayacaktır. Bunlar zaman alacaktır. Olay daha taze, henüz ifadeler bitmedi, gözaltılar var. Bu ifadeler bittikçe, ortaya çıktıkça, yeni şeyler çıkıyor. Bunlar elbette değerlendirilecek. Bu işin nereye gideceğini şimdiden kestirme imkanı elbette yok. Ortada bir ‘Yurtta Sulh Konseyi’ var. Kim bu ‘Yurtta Sulh Konseyi’, bunun ortaya çıkması gerekiyor. Şimdi Yurtta Sulh Konseyinin üyeleri kim? Fetullah Gülen’in emir ve talimatıyla bu işler yapılıyor. Onda kimsenin tereddüdü yok. Bunu ispat edecek yeteri kadar delil var. Bana göre, sana göre de eminim 79 milyon milletimize göre, hatta bu Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarına göre, herkese göre, bu işi Fetullah Gülen’in emir komutası altındaki, Türk ordusunun değil Fetullah Gülen ordusunun yaptığı ve diğer bazılarının ona katıldığı bir darbe teşebbüsü olduğu çok açık.”

“Yurtta Sulh Konseyi yönetime el koymuştur diye bunu TRT’de okutanlar, Yurtta Sulh Konseyi’nin kimler olduğunu bilmiyor mu? Bal gibi biliyor” diyen Bozdağ, darbe girişimine ilişkin bir numaranın kim olduğunun sorulması üzerine, ortaya çıkmış bir şey olmadığını bildirdi.

Bozdağ, Türkiye’nin her gün darbe korkusuyla geleceğe güçlü şekilde yürüyemeyeceğini ve bu noktada da gerekenlerin yapıldığına değinerek, söz konusu korkuların ortadan kaldırılması için gereken adımları kararlı şekilde atacaklarını aktardı.

Bazı ifadelerde yalan beyanlar olduğunu vurgulayan Bozdağ, gerçeklerin çapraz sorgularla, yan delillerle ortaya çıkacağını dile getirdi.

Darbe girişiminin başarılı olacağını düşünen FETÖ mensuplarının bazı mesaj kayıtlarını yok edemediğinin, kamera kayıtlarının ortada olduğunun altını çizen Bozdağ, şüphe uyandıran bütün soruların cevabının şüpheye yer bırakmayacak şekilde bulunması gerektiğine dikkati çekti.

– “Ordumuzu FETÖ’nün ordusu olmaktan çıkarmamız lazım”

Bakan Bozdağ, akıllara takılan bütün soruların yanıtlarının yargı yoluyla bulunacağını belirtti. Bozdağ, bir soru üzerine, dün yayımlanan kararnamedeki ihraçların son derece önemli olduğuna vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki bu yapılanmanın gücü artık herkes tarafından ifade ediliyor ve bu gücün kırılması da isteniyor. Darbeye bu gücün katıldığı da çok açık. Bunlar tespit edildikçe gereği de yapılacaktır. Devam eden soruşturmalar içerisinde tespit edilenler var, edilememiş olanlar var, bunların hepsi çıkacaktır. Türk ordusu içerisinde darbeye karışanlarla ilgili tereddütsüz adımlar atılacaktır. Burada olmayabilir ama darbeye karışmışsa, bu işe tevessül etmişse, bunlarla ilgili adımları atmamız gerekir. Çünkü ordumuzu, Fetullah Gülen’in ordusu olmaktan çıkarmamız gerekiyor. Bizim ordumuz kimin ordusu? Türk Silahlı Kuvvetleri, ne diyoruz, ‘Türk ordusu’ diyoruz. Ama FETÖ’nün ordusu haline gelmiş. Şimdi bizim ordumuzu FETÖ’nün ordusu olmaktan çıkarıp aziz Türk milletinin ordusu haline getirecek adımları kararlılıkla atmamız lazım. Onun için de bu konuda hükümetimiz de komuta kademesi de kararlıdır ve gereken ne ise yapılacaktır.”

Bozdağ, Fetullah Gülen’in iade süreciyle ilgili soru üzerine, ABD’ye gidecekleri günü henüz tespit etmediklerini, ABD’ye gidip bu konudaki Türkiye’nin isteklerini, bilgi ve bulguları doğrudan muhataplarına ileteceklerini söyledi.

Türkiye’de darbe girişimi gerçekleştiren birinin Amerika’da muhafaza edilmesinin Amerikan halkının yönetime bakışını da olumsuz etkileyeceğinin altını çizen Bozdağ, Türkiye’nin, Gülen’in iadesini ABD’den istemesinin hakkı olduğuna işaret etti.

ABD’ye iade için dört dosyanın ve acil tutuklama talebinin iletildiğinin hatırlatılması üzerine Bozdağ, şunları kaydetti:

“Biz acilen yakalanması ve tutuklanması talebinde bulunduk. Amerika Birleşik Devletlerindeki yetkililer, bize, ‘bu aciliyet nereden kaynaklanıyor’ şeklinde bir soru sordular bakanlığa. Bu kadar olup bitenden sonra bu soruyu sordular. Biz buna rağmen Amerikan yetkililerine, bu aciliyetin nereden kaynaklandığını ifade ettik. Türkiye’de bir darbe teşebbüsü var ve bu darbe teşebbüsünü gerçekleştiren kişi bu darbeyi Amerika’dan sevk ve idare etti.”

Bozdağ, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in kaçabileceği ülkelere dair istihbaratların geldiğini sözlerine ekledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Anayasal sistemi değiştirmek, seçilen bir hükümeti darbe ile devre dışı bırakmak yasalarımıza göre suçtur, dolayısıyla bunların Silahlı Kuvvetler’de bulunması doğru değildir, ihraçları olağandır.” dedi.

Kılıçdaroğlu, CNN Türk Televizyonu’nun canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunarak, soruları yanıtladı.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) ihraç edilen askerlere dair bir soru üzerine CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, darbeyle ilişkili olanların ordudan ihraç edilmesinden daha doğal bir şey olamayacağını belirtti.

Kılıçdaroğlu, “Anayasal sistemi değiştirmek, seçilen bir hükümeti darbe ile devre dışı bırakmak, yasalarımıza göre suçtur, dolayısıyla bunların Silahlı Kuvvetler’de bulunması doğru değildir, ihraçları olağandır.” ifadesini kullandı.

Bu tür işlemler yapılırken, “Kurunun yanında yaşın da yanmaması” için dikkatli olunması gerektiğini hatırlatan Kemal Kılıçdaroğlu, bu konuyu liderler zirvesinde de dile getirdiğini, darbe sonrası hükümetin bazı kararları almasının olağan olduğunu kaydetti.

Önlemler alınırken, bir “Sürek, cadı avı” başlatılmaması gerektiğini tekrarlayan Kılıçdaroğlu, “Devlet dediğiniz kurum, kin ve öfke ile yönetilmez. Devlet hukuk içinde kalmalı. Savcıların bu süre içinde hukukun gereğine göre hareket etmeleri gerekiyor. Hukuku yanlış çalıştırır, kamuoyunda kuşkular yaratacak izlenim doğururlarsa veya yaptıkları tutuklamalarla soru işareti yaratırlarsa, bu Türkiye Cumhuriyeti’nin darbeyle mücadelesine gölge düşürür.” değerlendirmesinde bulundu.

– “Siyasi partiler öz eleştiri yapmalı”

Daha önce yaptığı açıklamalarda, tüm siyasi partilerin bu kalkışma sonrası oturup, bir öz eleştiri yapması gerektiğini söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, “Hepimiz oturmalıyız, bir öz eleştiri yapmalıyız. ‘Ülke bu hale nasıl geldi’ diye. Öz eleştiriyi yapabilirsek, en azından birbirimizi daha iyi anlamış oluruz.” diye konuştu.

Türkiye’nin, iktidarın her dediğinin doğru, muhalefetin de her dediğinin yanlış kabul edildiği bir atmosfere sürüklendiğini kaydeden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Oysa birbirimizi dinlemeliyiz. Bizim her dediğimiz doğru olmayabilir, iktidarın da her dediği yanlış olmayabilir. Demokrasinin aslında bir uzlaşma kültürü olduğunu unuttuk. Demokrasi bir uzlaşma kültürüdür, bir dayatma kültürü değildir, darbeciler dayatır. Şimdi biz bu süre içinde uzlaşmayı unuttuk, ‘benim dediğim doğrudur, her şeyi ben istediğim gibi yaparım.’ Bu bizi farklı noktaya taşıdı. Şimdi bunun doğru olmadığını artık kabul ediyoruz. Bir masanın etrafında oturup, neyi neden yanlış yaptık bunu konuşuyoruz. Bu konuşmayı sadece sözlerimizle değil, yüreğimizle de yapmamız lazım. Buna inanarak yapmamız lazım.”

– “Hesabının sorulması lazım”

Sınav sorularının çalınmasıyla ilgili bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, bu durumu önceden de bildiklerini ve defalarca dile getirdiklerini vurguladı.

Bu dosyaların büyük bir kısmının kapatıldığını anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Şimdi sınav sorularının çalındığı söyleniyor, ne zamandan beri? Harp okullarında 1988’den beri. Anne babalar boğazlarından kesiyor, çocukları daha iyi bir yere gelmesi için dünyanın parasını ödüyorlar, sonra sınav soruları çalınıyor, belli bir gruba dağıtılıyor ve onlar sınavda başarılı oluyor, emeğini veren, alın terini döken insanlar sınavın dışında kalıyorlar. Bunlar doğru değil. Doğru değil ama bunun da üzerine gitmemiz lazım. Bunların mutlaka hesabının sorulması lazım.”

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, “Biz zamanında muhalefeti dinlemedik, sonra muhalefet de bizi dinlemedi” sözünün sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, konunun Meclis’teki özel oturumun ardından, Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın makam odasındaki davet sırasında gündeme geldiğini aktardı.

Siyasi parti genel başkanları, Genelkurmay Başkanı ve Diyanet İşleri Başkanının da bulunduğu odada, “Biz bunu defalarca dile getirdik, ‘Siz Yargıtaya 160 tane militan atadınız’ diye ben bunu defalarca söyledim. Bize yapmadığınız kalmadı” dediğini belirten Kılıçdaroğlu, Bakan Bozdağ’ın bunun üzerine espriyle karışık bu cümleyi kullandığını bildirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, “Sonuçta demek ki bir öz eleştiri ihtiyacımız var ve bunu yapmalıyız. Dün mesela Hayati Bey’in parlamentoda yaptığı konuşma da güzel bir konuşma. Demek ki uzlaşma kültürünün demokrasinin vazgeçilmez kuralı olduğunu bir şekliyle fark ettik. Bu güzel bir şey. Önemli olan normalleşen bir Türkiye’de de aynı kuralın geçerli olması lazım.” diye konuştu.

– Külliye’ye gitmesi

“Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gitmeye nasıl karar verdiniz, ne hissettiniz, ne düşündünüz?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, darbe sonrası yaşananların malum olduğunu belirtti.

Ertesi gün Ankara’ya döndüğünü ve parlamentodaki özel oturuma katıldığını işaret eden Kılıçdaroğlu, şu bilgileri paylaştı:

“Ertesi gün Sayın Cumhurbaşkanı aradı, darbeye karşı tavrımız dolayısıyla artı televizyonlara darbe karşıtı açıklamalarım nedeniyle teşekkür etti. Ben de kendisine teşekkür ettim. Daha sonra Cumhurbaşkanlığı Özel Kalemi, benim Özel Kalemi arayarak, Sayın Cumhurbaşkanının böyle bir daveti olduğunu ve benim katılmamın kendisinde memnuniyet yaratacağını ifade etmiş. Biz tabi arkadaşlarımızla konuştuk. Ben daha önceki konuşmalarımda ‘Olağanüstü bir durum olmadığı takdirde gitmeyeceğim’ demiştim. Ama olağanüstü bir durum olduğu ortada. Bir devlet krizi yaşadığımızda malum, böyle bir ortamda çocuklar gibi ‘ben geçmişte bunu demiştim, asla gitmeyeceğim’ demedik. Olağanüstü bir durum vardı, gittik. Dört siyasi parti liderinin orada olmasını isterdim, bunu da ifade ettim. Samimi olarak görüşlerimizi ifade ettik, notlar alındı bir ortak memnuniyetle toplantı sona erdi.”

Kılıçdaroğlu, bütün siyasi partilerin darbeye karşı ortak tavır ortaya koyduğunu ve bunun Türkiye’nin demokrasi tarihi açısından bir ilk olduğuna vurgu yaparak, bunun iyi değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.

– “Türkiye Cumhuriyeti’nin parlamentosu bombalandı”

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, demokratik parlamenter sisteme karşı bir darbe girişimi yaşandığını ifade ederek, “İlk kez Türkiye Cumhuriyeti’nin parlamentosu bombalandı. Böyle bir tabloyu biz hiçbir zaman yaşamadık.” dedi.

Darbe girişimi görüntülerinin ayrıntılarının ortaya çıktığı hatırlatılarak, “Neler hissettiniz?” diye sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Darbe dönemlerinde insan hayatının hiçbir değeri yoktur. Onlar için bir talimatla binlerce insan öldürülebilir. İnsan rahatlıkla darağaçlarına götürülebilirler, özel mahkemeler kurulur darbeciler döneminde. Türkiye en büyük mağduriyetleri hep darbe sonrasında yaşamıştır. Bu ülkede başbakanlar asıldı. Gencecik fidan gibi gibi çocuklar asıldı. Şimdi kendimizi affettirmek için asılanların adlarını okullara, parklara veriyoruz. İyi de niye astık o zaman? O dönem onların tamamı hain olarak görülüyordu. Dolayısıyla siyaset sokağa teslim olmadı. Siyaset daha farklı daha sağduyulu davranarak, devletin saygınlığını koruyarak, hukukun üstünlüğü çerçevesinde hareket etmek zorundadır. Çünkü bu sıcak atmosfer bir süre sonra yerini olağan sürece bırakacaktır ve biz olağan süreç içinde de bugün söylediklerimizi eğer devam ettirebilirsek, o zaman gerçekten de ‘evet biz bu olaydan ders çıkardık’ diyebileceğiz. Bizim en büyük arzumuz bu olaydan hep beraber ders çıkarılım.”

– Yeni anayasa

Zirvede “Mini anayasa paketinin” görüşüldüğü ve bu pakette neler olacağının sorulması üzerine Kamal Kılıçdaroğlu, orada yargı konusunu dile getirdiğini bildirdi.

Yargı cephesinden HSYK’ya üye seçilirken, olayın aşırı siyasallaştığı noktasında şikayetler aldıklarını söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şu bilgileri verdi:

“Yargının tarafsızlığının ve bağımsızlığının demokrasi için çok önemli olduğunu, çünkü sonuçta bir denetim organı olarak yargının ortaya çıktığını ve adalet dağıttığını, bu konuda hepimizin çok dikkatli bir dil kullanması gerektiğin ifade ettim. Yargı konusunda bir düzenleme gereği Sayın Binali Yıldırım tarafından da dile getirildi. Sonra zaten Sayın Yıldırım bunu açıkladı. ‘Yargıyla ilgili anayasada bir düzenleme yapabiliriz’ diye. Sayın Bahçeli de buna katıldı. Önümüzdeki süreçte grup başkanvekilleri bir araya gelebilirler, bir ön mutabakat sağlayabilirler. 60 madde de gündeme geldi ama 60 maddenin daha uzun bir süreli zamanda ele alınıp, değerlendirilebileceği ifade edildi.”

Kılıçdaroğlu, “Mini anayasada sadece yargı ile ilgili düzenlemeler olacak.” dedi.

AA